Dalgaların sesi bir yandan rüzgarın sesi bir yandan, ama ben hiç rahatsız değilim. Zaman öyle yavaş akıyor ki burada, tüm koşuşturmaları geride bırakmış, ağır akan zamanın içinde karamela kıvamında gevşemişim.Havayı içime çekiyorum çam kokusu burnumda, deniz bazen öyle azıyor ki, dalgaların taşlara vurmasıyla sıçrayan su damlacıkları bizi ıslatıyor.Şu anda içimde hiç susmayan, durmadan konuşan küçük canavarlarım bile susmuş. Yorgun düşüyorum sessizlikten, tatlı bir uyku bastırıyor, rüzgar ürpertiyor tenimi, uçuşan pareomu üzerime örtüyorum, tatlı bir uykuya teslim olacağım az sonra, çocukken gözlerimi güneşe diker ve kapatıp açarak renklerin oyununu izlemeye bayılırdım, kırmızı kıpkırmızı olurdu önce gözlerimi kapadığımda, açtığımda da o hayal renginin sürmesini dilerdim, ama yok olurdu renkler. Şimdi yine kapatıyorum gözlerimi güneşe dikerek, arada açıyorum renk oyunları için.. Islanmak istiyorum denize girmek, ama çok dalga var, şakası yok karadenizin…Çillim dolaşıp duruyor sahilde, kendi kendine şarkı söylüyor, arada kırıtıyor. Üstüme elbisemi geçirip yanına gidiyorum, yürüyoruz beraber çakıl taşlarının üstünde. Elimi tutuyor ve beni yavaş yavaş denize çekiyor, hiç itiraz etmiyorum, oyun oynamak istiyor canım.O sırada gelen kocaman bir dalga yarı belime kadar ıslanmamıza sebep oluyor, birden ürperiveriyorum, kocaman çığlıklar atıyoruz ikimizde… Oyun hoşuna gitti hasbamın, beni daha çok çekiyor dalgalara, dur diyorum üzerimdekini çıkarayım, taşların üzerine atıp elbisemi yanına gidiyorum. Dalgalara kafa tutuyoruz, bizi görünce azıyor deniz sanki daha çok. Gel diyorum yat yanıma, yatıyoruz taşların üzerine, bekle diyorum, arkamıza dönüp bakıyoruz, gelen kocaman dalgaya çığlık atıyoruz ama kıpırdamıyoruz, üzerimizden geçip gidiyor, bir sonraki daha şiddetli bizi ters çeviriyor, toparlanmamıza fırsat vermiyor hain dalga.. Olsun çillim çok eğleniyor, neşemiz bir anda etrafı sarıveriyor, bizi görenler yanımıza geliyor, oyunumuza katılıyor, içimiz minik çakıl taşları ile doluyor, bir o tarafa bir bu tarafa savrulup duruyoruz.Çillim yorulmak bilmiyor, bense dalgalarda dayak yiye yiye serseme dönmüşüm, akıtıyorum içimde kalan son zehri de , tüm hırslarımı, tüm insanca kötü huylarımı sahile, çocuk oluyorum tekrar, karnımın acıkması tek sorunum, yada dizimi taşa sürttüğüm için oluşan yara tek acıyan parçam.
yorumlar
”karamela kıvamında gevşemişim.”inanılmaz bişe..
Resimler nasıl, benim objektifimden:)
”ya da dizimi taşa sürttüğüm için oluşan yara tek acıyan parçam.”Ruhun yaralansa geçmez, dizini unut gitsin..
Fotoğrafları sen mi çektin, şahaneler Linet’im en güzel annem. Hakikaten beğendim
ben de zonguldak ve akcakoca da sık sık o oyunun icinde yer aldım.karadenizin dalgası tutar savurur bazen seni, kıyıya carpar. sonra mayondan kum cakıl temizlersin. genelde derindir 3 adımda boyu gecersin. dibi taş, kaya oldugu icin dalması da zevklidir.
Evet ben çektim:)) Başkaları da var, başka yazılarımı süsleyecekler…
mayodan çakıl temizlemek mi, ne diyorsun sen
küçük taşlar işte..çakıl dedigim. aklına ne getirdik kimbilir..;)
yuh yani, mayoya koca çakıl nasıl girer, hiç duymadım..
Ben de onu şeyettim, bizim de/da gözünden kaçmaz da çakıl nerelere kaçıyormuş bak sen:)
minicik kum gibi taşlar, mayonu çıkartıyorsun pıtır pıtır yere dökülüyorlar, annen gelip banyonun halini görünce saçını başını yoluyor:))
karadenizde girer de kaçar da kardesim. gotune balık kaçmadıysa şanslısın..
Fotoğraftaki kumlara oturmak istiyorum. Üstüm başım, her yanım sırılsıklam rüzgara meydan okumak, kimseler duymuyormuşçasına şarkı söylemek istiyorum..
ne güzel yazmışsın. sanki biz de oradaydık.
Kimse duymuyor zaten deja gördüğün gibi kimsecikler yok:))Pati teşekkür ederim:)
yazı linet kokuyor zaten:) etiketler bile, onun sadeliğinde, sağol linetcim,resimler de güzelmiş…
mak çok çok teşekkür ederim, bir tarzım olduğunu duymak hoşuma gidiyor..