NEO UÇAR DA KARA MURAT UÇAMAZ MI?
TRT’deki sinema programlarından birinde Matrix filmi, Neo ile Trinity arasındaki bir aşk hikâyesi olarak sunulup, “love story” tadında bir hikâye haline getirilmişti. Bundan sonra da Cüneyt Arkın ağabeyimin “Benim filmlerime laf atanlar, Neo’nun ne uçmasına ne de kaçmasına ses çıkarmadılar. Bu adalet mi?” tarzı soruları o zamanlar konuya tuz biber ekmişti. Ben hep bu konuda yazmak istemiştim. Nasip bugüneymiş.400 kadar film çevirdiği söylenen Cüneyt ağabeyimizin, filmin çıkış noktasını görmeyip veya göz ardı edip böyle bir sitemde bulunmasına şaşırmadım desem yalan olur.Matrix filminde, insanların bir tür rüyada oldukları fikri işleniyor. Ve rüyalarda gerçek dünyada yapılamayan her şeyi yapıyormuş hissine kapılabileceğimizi ve böyle görebileceğimizi hepimiz biliyoruz. Filmin başlarında yer alan kovalama sahnelerini gözünüzün önüne getirin: Oradaki polisler, Mr. Smith’in, adamlarının ve Trinity’in nasıl olup da o kadar uzağa zıplayabildiklerine şaşırmışlardı. Tıpkı Cüneyt ağabeyimiz gibi.Filmdeki polisler, aslında bir küvözde uyuduklarını ve rüya gördüklerini farkında değillerdi. Sanırım Cüneyt Ağabeyimiz de Matrix filminin, “gerçeklik” kavramını sorgulayan ve sinema dilini bilgisayar mantığıyla harmanlayan bir film olduğunu farkında değildi.Ben Kara Murat’ı da saygıyla seyrediyorum. O filmlerdeki abartılı ama samimî hava hoşuma gidiyor. “Kara Murat, bir yumrukta nasıl oluyor da bu kadar adamı deviriyor?” diye de sormuyorum. Yönetmenin ve senaristin bana sunduğu gerçeklik buysa ve hoşuma giderse o filmi seyrederim.Matrix filmini kimisi aşk hikâyesi, kimisi aksiyon filmi olarak algıladı. Bana göre felsefenin en eski sorularından birisi olan “hayat bir sanrı mı?” sorusunu çok güzel bir şekilde irdeleyen bir filmdir.Aslında beş duyu organımızın bilgiyi beynimize elektrik sinyallerine dönüştürerek taşıdıklarını hatırlarsak, gerçekten de hiçbir şeyin kendisini görmediğimizi farkına varırız. Bütün dönüşümlerde, transferlerde ve form değişikliklerinde, mesajın ve içeriğin az çok değiştiğini de biliyoruz. Öyleyse, elektrik sinyallerine çevrilerek beynimize taşınan bir bilginin aslına ne kadar sadık olduğunu, sözgelimi beynimizde canlanan bir kedi resminin gerçekte kediye ne kadar benzediğini ve bir kedinin gerçekten nasıl bir şey olduğunu sorgulayabiliriz.Beyinle beden arasına saplama yapılarak-tap edilerek, aslında bir insana “samanı” “biftek” diye yedirebiliriz.Bir adam uyurken, yüzüne birkaç damla su serpmişler, uyandığında berbat bir rüya gördüğünü, denizde günlerce azgın dalgalarla boğuştuğunu söylemiş. Yani su damlaları, adamın beynine yanlış sinyaller vermiş.Öyleyse, neymiş? Matrix filminde küvözlerde uyuyan insanların bir kısmı başkalarının onlar için seçtiği rüyaları görüyorlardı. Bazı insanlar da aslında rüya gördüklerini farkındalardı ve rüyalarını istedikleri gibi görüyorlardı.Bir insanın kendisini eğiterek, istediği rüyaları görebileceğini ortaya koyan araştırmalar da okumuştum. Yani zaman içinde, rüyalarınızın senaryolarını siz yazabilirsiniz. Fakat rüyalarınızı gerçekleştirmek isterseniz, uyanmanız lazım, o başka!————www.radyocu.com
yorumlar
Selamlar,amanın bu yazıya hiç yorum yok. İnanmıyorum, en favori yazılarımdandı. :(Saygılar
sanırım daha önce de birileri rahatsız olmuştu. her yazıya yorum isteyen yorum yazmak ayıp olmuyor mu? son ahkamlarda gereksiz yere önlere geçip hak yemiş hissetmiyor musun kendini? biraz saygı lütfen…
Selamlar,haksızlık nedir? Kendi yazılarıma yorum yapmak mı? Yorum istemek mi? Bana yorum yazan insanlara teşekkür etmek mi? Ya da bana yorum yapanlara cevap yazmak mı?Sistemin engellemediği veya uyarmadığı bir şeyleri yapmak mı?Ben de aynı zamanda ziyaretçi değil miyim? Bu sitede her yazar aynı zamanda, sitenin hitini artıran birer tüketici değil mi?Aşağıda “yorum ekle ey radyocu!” yazmıyor mu?Saygılar
evet aşağıda “yazı yaz, sonra gel kendi yazılarının hepsine hani yorumlar, hani yorumlar diye de yorum yaz” yazıyor… haklısın.
Selamlar Numb,yaptığımı yasaklayan bir durum da yok. Yani “bugün çok yazdın kardeşim, yeter!” diyen bir uyarı da yok.Siz ve ben bu sitenin işleyişine hizmet ediyoruz.Olay budur. Ben yazmışım siz yazmışsınız, fark yapmaz.Bir şekilde sisteme hizmet ediyoruz.Bu arada sizin yazılara da bakıyorum. Ben de size takılayım biraz.Ben de “giydireyim” size! Neden olmasın?Saygılar
otobüslerde “kadınlara arkadan yaslanmayın” da yazmıyor, yaslanıyor musun? genel toplumsal anlayışlar vardır. burayı bir topluluk olarak görüyorsan herkes konuşurken sen araya “benim yazdığıma ne diyorsunuz, benim yazdığım hakkında konuşun” diye fırlayıp duruyorsun. beni de muhabbet esnasında her yeri kurcalayan, laflara devamlı atlayan çocuğa “etme evladım, yapma evladım” diyen adam rolüne sokuyorsun.samimiyetle söylüyorum kendi yazılarına “hani yorum hani yorum” yazmandansa bana giydirmene çok sevinirim, bir de öyle dene…
radyocu numb doğru söylüyor. demek istediği şu bir yazıya yorum geldiğinde o yazı listede başa geçiyor. yorum gelmezse olduğu yerde kalıp yeni gelen yazıların ardında yerini koruyor. ve sen kendi yazına kimse bir yoruım getirmeden kendikendine yorum yazdığında bir bakıma ona haksızca listenin başına geçme fırsatı sunuyorsun. ayrıca başka bir durum daha var düşünebileceğin, o da şudur ki her iyi yazıya mutlaka yorum gelir diye bir mantık kurulamaz gibi geliyor bana. öyle bir şey yazarsın ki okuyan okur ve zaten söyleyecek bir şeyi yoktur kalmamıştır. okuyan onu okumak ile yeterince tatmin olmuştur belki de. neden hiç bu açıdan bakmıyorsun. aslında gayet iyi yazılmış anlatmak istediğini anlatan başı sonu belli bir yazının yorumsuz kalması gayet muhtemel.hayatında yeteri kadar paylaşım duygusu hissedemiyorsun ve hafife birşeyler yazıp tepki almak sana hayatında eksikliğini hissetemeye başladığın bir tatmin duygusu mu yaşatmaya başladı acaba diye düşünmeye başladım tabi umuyorum ki iş bu boyuta varmamıştır. bütün bunları geçelim ben de zamanında hepimiz ermeniyiz sloganıyla ilgili burada birileri birbirlerine girmişken hepimiz biziz hepimiz insanız başlıklı bir yazı yazmıştım itiraf ediyorum ki az da olsa bir iki kişiden destek beklemiştim ama çıt çıkmamıştı. ki konuları ele aldığımızda cüneyt arkının matrix cahilliği bir tarafa hepimizin insan olması çok daha üstünde durulması gereken bir noktaydı ama napalım sonuç ortada.
Numb,eyle bir giydirmişsin ki yani.Güzel insan, burdada mı sosyal baskılar, burda da mı sınırlar? “Ya radyocu az zamanda çok katkın oldu, bir de yorum yaz be güzel insan” gibi suhuletli iyorumlar yerine, yine lobi faaliyeti, yine yargılamalar.Be Goodie,tatmin olmamın, hayatıma bir renk katmamın mahsuru var mı? Hafif.org taki yorumlarla keyiflenmemin sence mahzuru var mı? neden kendisi anarşist olanlar, başkalarına diktatörlük yaparlar, anlamam ki.Yani benim yazılarıma yorum yapmam, otobüste bir kadına arkadan yaslanmak gibi bir şey mi?Durun ya, bir kendime geleyim. Yaparım yorum.İlginiz için teşekkürler.Saygılarımla
radyocu bence istediğin gibi takıl. rahatsız olanlar yorum yazmaz. istersen kendi kendine sayfalar dolusu yorum yaz… hafifte gezinip her yazıya bir yorum yazacağım diye zorlamıyorum kendimi… hoşuma giden yazılara takılıyorum… bazen bir kaç gün nete girmiyorum bazı yazıları da gözden kaçırıyorum… sonuçta burada birşeyleri birbirimize sunmak için yazıyoruz. dikkatten kaçtıysa “heeeyyy ben de buradayım bunu da okuyun demek suç mu?” aksini düşünen varsa reklamları izlemesin…
Lorienn, ben katılmıyorum yazdığına. Şimdi burada 200 yazı yazan arkadaşlar var. Bir yorum eklediklerini düşün, halimiz nice olur.Ki! Onların, senin, benim, herkesin hakkıdır, “beni okuyun, burdayım” demek. Bu tarzın hafifte benimsendiğini ve yapıldığını düşün.Anam anam diyem ben sana!!!
ben birkaç gün ara verdiğim vakit;kaçırdığım yazıları önceki sayfalardan ve tüm kaçırdığım yorumları da son ahkamlardan gayet rahat yakalayabiliyorum.hafif.org’un kullanım kolaylıkları mevcut. yani yazılarının okunmadığından endişe edenlerin, paniğe kapılmalarına gerek yok. yorum yapılmaması hususu ise ayrı bir konu. bu durumu etkileyen bir çok detay olabilir.
off radyocu yaa koskoca adamsın ama yeri geldiğinde 6 yaşındaki kız çocukları gibi düşünüyorsun ya. hala o suç mu bu suç mu kaşlarını birleştirerek bir de; benim babam yok amca size baba diyebilirmiyim demediğin kalmış yani. bu yukarıda sana senin yaptığının kötü kokmasının sebepleri açıklanmış yani ne birinin estetik kaygılarından bahsediliyor ne de renkler ve zevklerden durum ortada biz sana laf anlatıyoruz sen burda gelmiş o suç mu bu suç mu ya bağlamışsın ve anlamak istemek yerine hala kendi kendini sömürmektesin. bu da yeni adet biri birine yolun gidişatı ile ilgili bir şey söylesin hemen dikta yakıştırması geliyor aman aman ne kadar zekice yani. ben numbın suratını bile görmedim bilmem etmem tek kelime ne özelden konuştuğumuz vardır ne de başka bir yoldan yolda yanımdan geçse ne o beni tanır ne de ben onu. seni adam bildik laf anlatıyoruz neden yapıyoruz acaba hiç düşündün mü? hayır sen sadece kendini mazur göstermeye çalışmaktan şekilden şekile girmekten bunu düşünecek fırsat bulamadın. sen bilirsin abi evet suç değil evet kendi yazına hiç bir tepki gelmeden kendin yorum yazarsan kapın çalınıp buyrun merkeze gidiyoruz diye alıp seni götürmezler. bu kadarı sana yeterse ki anladığım kadarıyla yetiyor buyrunuz bir adres verirseniz ben size bir kum havuzu ile plastik kova kürek ördek falan da yollayalım. lorienin de tek diyebildiği aynı paralel sorugulamalar o suç mu bu suç mu hay allahım ya suç ve ceza sendromlu hayatlarınıza renk gelsin biraz herşey suç veya serbest mi sizin hayatınızda yaaa? ya serbest yada suç yani herşeye bu parantezde mi bakıyorsunuz? kolay gelsin
her kelimeye takılmayın ya… suç mu demişim?. ne var bunda? suç deyince aklınıza hemen yüz kızartıcı suçlar mı geliyor ya da neyse işte .. konuşma dilimiz bu… ne olmuş yani… arkadaşıma destek oldum… şimdi gidip kendi yazılarımı tutacağım… bu arada hiiiççç yorum yapılmamış -0 -sayfalar var. onlarda öööööyyllle kendi halinde duruyor. başlığı dikkatini çekerse gider bakarsın.. seni açmıyorsa yazmazsın. birileri 20 tane ahkam kesti diye hemen gidip onu açtığım söylenemez…. bırakın istediğimiz gibi takılalım derim canım arkadaşlarım…
ben de bu hani bana tavrından rahatsızımaçıkçası yazıları okuyorum ardında hani torum aaa diye bir giriş çok antipatik oluyor ve yorum yazmıyorum.paylaşmaksa amaç zaten yorum yap diye diretmeye gerek yok ki.bence sn radyocu vazgeçin her yazınızın altına hadi youm yazın diye belirtmekten. çocukça bir davranış.
Huriki,ben çocuk ruhluyum ve hayatla böyle baş ediyorum. Bundan sonra biraz daha dikkatli, olurum teşekkürlerSaygılarımla
Selamlar,whyhionewhy, yorumunu girememeiş benden rica etti:whyhionewhy: Fikret Kızılok diyorum, başka bir şey demiyorum sevgili @radyocu bu cevabı 2 gündür girmeye çalışıyorum ama malesef Pilli izin vermiyor. Salak bir 500 le muhattap ediyor ki, hiz hazetmem. Umarım bu sefer kısmet olur mesajınız onaylanmıştır…” yazısını görmek… (sizden rica etsem bunu yorum olarak yayımlar mısınız ? 2 gündür 500 hatası ile halvet halindeyim.
Etkileşim!Okulda, öğretmenlerimiz ders sonunda bize sorular sorar.Amaç, dersin anlaşılıp anlaşılmadığını gözlemlemek.Konuşurken, karşıdakinin bizi dinlediğinihissettiren mimikler sergilemesini bekleriz.Bunun aksi, bizim ciddiye alınmadığımızı,dinlenmediğimizi, umursanmadığımızı hissettirir bize.İnternetteki forum ortamlarında da geri dönüş görmek isteriz.Özellikle de, ziyaretçiye bir şeyler vermeyi hedeflediysek.Yorum yazılmadığında, yazımız tutulmadığında”okunmamış, değer verilmemiş” sayıyoruzyazımızı- emeğimizi.Kör olası forumların bir kötü özelliği ise:yazının “tazeliğini” yitirdikten sonra,okunabilirlik oranının düşüyor olması.Öyle ya, bugünün gazetesini okuruz da,-hiç göz atmamış olsak bile- dünün gazetesinebakmayız bile.Dünün gazetesi çoktan bayatlamıştır.Tıpkı,yemek masasında ısrarla taze ekmek aramamız gibi.Bir günlük ekmeğin kime zararı var!İlle de taze olacak!Kadın bile tazeyken “canım cicim”dir.Bir gün sonra “ı ıh” olmaya başlar.İşte böyle “tazeci” bir zihne sahip olduğumuz içinüzerinden biraz zaman geçen şey için tasalanırız biraz.Çöpe mi gidecek,beğenilmeyecek mi,sevilmeyecek mi,okunmayacak mı?————————–Bir gazetede,Matrix’le ilgili okuduğum ilk yorumda şöyle diyordu.(Sanırım Cumhuriyet olacak)”Yerçekimsiz ortamda bir aksiyon filmi.”Bir keresinde de,Kelebek Etkisi adlı filmden,”bankaları eleştiren bir film”diye bahsedildi kine alaka diyorum, başka bir şey demiyorum.Dipnot: “son ahkamlar” imkanını sinsicekullanmışlığım çoktur.Fakat bazen de bu tür yollara başvurmayıdaha uygun görüyorum.Bir yazımda bahsettiğim kitabın indirilme adresiniana yazıdan vermeyip, kendi eklediğim yorumda ekledim.Neden?Rapidshare bağlantılarıbir süre sonra geçerliliğini yitiriyor.Ana yazıda kırık bir bağlantı vermeyi doğru bulmuyorum.——————————–Yorumuma agresif birkaç satır daha ekleyecektim,ama daha sonra…
@Radyocu yazını yeni okuyabildim, çok güzel düşünmüşsün ama Cüneyt abimizi kafana takma sen. Ben onu bir televizyon programında üniversiteli gençlere “titanik’te ne gördünüz yine zengin kız fakir oğlan vardı!” diye bağırırken duymuştum:) İşin kötüsü sonra kameraman Cüneyt abiyi alkışlayan üniversiteli gençleri göstermişti ve eğitimden soğumuştum. Dediğin gibi “rüyaları gerçekleştirmenin tek yolu uyanmak.”Bu yazıyı tuttum:=)