E hadi şerefine kardeşim!
(çinnnn* çtok)
E hadi ama artık yaa, sıyrıl şu psikolojiden. Kendini suçlu hissetmne hiç gerek yok, vallahi bak, çok samimiyim. Hem bizim ilişkimiz bitmişti zaten, böyle olması gayet doğal…Peynir de al len, kuru kuru içme, dokunur bu meret valla hehe!İyi kızdır Aylin, severim çok. Her zaman sevdim. Biz bir yerden sonra böyle birbirimizden sıkılmaktan korktuk herhalde. Aslında ayrılmak denemez yaptığımıza; “Ara verdik” demek daha doğru olur. Hem düşünsene abi, onca yılın alışkanlığı var üzerimizde, öyle “ha!” diyince atamıyorsun haliyle. Benim de oldu sevgililerim Aylin’le ayrıyken, ama ne yalan söyleyeyim, hiç birisi onun kadar mutlu edemedi beni.Kısa süre de olsa edemedi… Evet…Kısa süre de olsa….Herneyse;Abi, Aylinle beni bi yana bırak, sen de bilirsin; hani bir “seks yapmak” vardır, bir de “sevişmek”. Seks yaparken çok önemli değildir. Sadece o anki mutluluğa bakarsın. Sonrasını düşünmezsin genelde. Haa; ten uyumu falan olursa, canın bir daha isterse tekrar yaparsın, o da sorun değil. Tamamen fiziksel birşey bu. İhtiyaçlar, arzlar, talepler sözkonusu. Ne bileyim, terli terli seks yapmazsın mesela, utanırsın şimdi “kokuyosun, git yıkan da gel” falan denmesinden. Ya da başka şeylerden mahçup olmaktan korkarsın. “Tam işin en civcivli zamanında sukoyuverir belki” diye düşünürsün. Ayıp olur o zaman; kızcağız işini gücünü bırakmış, belki geceyi daha tercih edilesi bir şekilde noktalama ihtimalini yoketmiş, senle gelmiştir.Onu da geç; ilk intiba her zaman, her alanda önemlidir. Kadınını tatmin edememek iğrenç bir ilk intiba uyandırır. Sonra sana bakıp gülüşen her kız grubunu gördüğünde “acaba bunlar biliyo mu lan?! Tüh! rezil olduk” diye düşünürsün. Kısmetin de kapanır sonra, kısmetin gücüne gider, bir daha açılmaz ehe hehehe!Ama sevişmek öyle değildir. Sevişmek başka birşeydir. Karşındakini seversin, onun da seni sevdiğini bilirsin. Dölünü ağzına akıtınca hiç tereddüt etmeden, yüzünü ekşitmeden yutacağını, sonra da sana mutlu mutlu bakıp erkekliğine öpücükler kondururken “canım benim” falan gibi birşey diyeceğini bilirsin. Basketbol oynadıktan hemen sonra, sabah kalkınca traş olmadan, tuvaletten çıkınca vakit geçirmeyi beklemeden hemen sevişebilirsin. Yatakta senin kokun vardır zaten, her zaman. Bir de onun kokusu. Rahat rahat, melekler gibi uyursun. ‘Seven Kadın’ muhteşem birşeydir azizim. İlah gibidir. Seni içine alır, sever, saçlarını okşar, dizinde uyutur. Uyurken bilirsin ki bir ara kalkıp seni seyredecektir. Hatta hissedersin öyle olduğu zaman, uykunda gülümsersin.Bazen fırçalanammış dişler ve yoğunlaşmış salya kokusuyla uyanırsın, ama iğrenmezsin. sadece “daha kalkmamış” diye düşünürsün. Ondan habersiz ince bir hamleyle içine girdiğinde uyur taklidi yapacaktır hala, ama bilirsin ki onaylamadığından değildir. Uyanınca, tüyleri diken diken olmuş koluyla enseni kavrayıp, gözleri hala kapalı olduğu halde “uyandın mı sevgilim” demesi, bunu onaylayacaktır.Sen onun erkeğisindir.Boru mu beee “errrkek“!
Erkek dediğin 3 gün sonra mağaraya mamut buduyla gelir. Kadınını, yavrularını besler. Dışardan gelen tehditlere karşı korur, gerekirse canını verir. Doğaya bedenini hibe eder; doysun da soyuna dokunmasın diye. Kadın da bilir bunu, erkeğine güvenir. Her şekilde kendisini güvende hiseder. Yolda birisi laf attığı zaman korkarak adımlarını hızlandırmaz, bilir ki erkeği o üçünü de dümdüz etmeye muktedirdir. Otobüste, dolmuşta saatini ters çevirmez, ya da kandırmaca için alyans takmaz. “Amaaa-aağaan” der. “Yerse gelip görsünler”. Arkadaşlarının yanında da başı dimdik olur. Saçma sapan muhabbetlere girmez, bilir ki evde yapacak daha iyi işleri vardır, ama sorarlarsa da iki-üç vurucu kelimeyle havasını atar tabii. Yüzüne kan gelmiştir. İş arasında tatlı tatlı dalıp kalemi ağzında tebessüm eder. Oturuşuna, kalkışına ‘kadınlık’ gelir, hafif de cello olur. Görünen köy kılavuz istemez.Doğasının kendisinden beklediği en önemli dürtüsü harekete geçmiştir. Gözleri, bütün bunlara asıl sebebin kendisi olduğunun bilincinde, hafifçe kısılır. Başkalarıyla konuşurken kaşları yukarı kalkar. Kollarını göğsünde daha az kavuşturur olur, bacaklarını da daha az çapraz koyar. Evdeki o şeyin; erkeğinin sığınağıdır. Bilir ki kendisi olmadan o kocaman hayvan çocuk gibi çaresiz olacaktır.Hatta bak lan, bizim folklorümüzde de vardır bu. kadınlar hep dışarda halka oluştururlar, erkekler içerde dönerler. Neden? Kadın “kapsayan”dır, “içine alan”dır…Nerden nereye geldik yahu… Kardeşim çeksene sen de yaa, o-hoooo, ağır gidiyosun ha, çarpar dedikse o kadar da demedik.
Eeee??? Hep ben konuştum, sen de anlatsana bişiler, çekinme yahu… Nerde tanıştınız mesela?
Tuhaf biraz aslında Aylin’in benden sonra senle birşeyler paylaşmış olması. Yani, alınma ama ne bileyim, bayağı bir farklısın sen benden. Mesela konuşmuyosun hiç, ketumsun herhalde biraz. Biz kavga da etsek hoşuma giderdi. Tatlı tatlı bağırırdı, sonra da kendini affettirirdi bir şekilde. Özür dilemezdi ama üzülürdü bilirim. Ben de öyleyimdir. Zamanla giderek bana benzedi zaten, hep öyle olur ya… hehehe…Bu da tuhaf lan aslında, şimdiye kadar hiç çük kardeşimle oturup özellikle içmemiştim. Bayaa da zevkli oluyomuş aslında…Ama bak şööyle iri kıyım bişi olsaydın, biraz çekinebilirdim. O zaman içmezdim hatta herhalde, ne bileyim “yalakalığa girer” falan diye düşünürsün derdim kendi kendime. Ama şimdi rahatım bak. Neden biliyo musun? Tamam, söyleyeyim; Çünkü birazdan seni parça parça edip şu camın önündeki saksılara gömücem. Aylinle aranızda olanları da hiç yaşanmamış sayıp unutucam.Ya da unutmaya çalışıcam diyelim.

Ama kolay olacaktır unutmak, çünkü bir daha etrafta görmeyeceğim seni. Aylinle de karşılaşma ihtimaliniz olmadığını bilicem. Ama gene de içini rahatlatacaksa söyleleyim, seni hiç unutmiycam…Hadi şerefine, çük kardeşim…