Türkiyenin gündeminde uzunca bir süredir ‘çete‘ olarak adlandırılan yapılanmalar var. Nedir bu çeteler? Köşe yazarları çok ‘gizli’ birşeylerden bahsediyormuş havasında iken acaba nelerden bahsediyorlar? Polat Alemdar özentisi dengesizleşmiş gruplar mı; eski ülkücü tayfası mı, yada klasikleşmiş mayfa mı?
Hiçbiri. Her defasında olaylara yenileri ekleniyor, ama sessizce hakkında konuşulan tek kurum ‘ordu‘.
Danıştay saldırısında gene gördük; dinci denen biri, zamanla -medyamız sağolsun- eski asker birisinin adamı çıktı (medya tarafından ‘çıkartıldı’ yada). O adam da kalbinden bıçaklandı (yada kendisi yapmış olabilir?). Etraf daha çok karıştı hemen..Şemdinli‘yi hatırlayalım..
Olayın gerçekleştiği anda Başbakan “o kadar kısa sürede nereden öğrenmişti” de bu olayın İkinci Susurluk vakası olduğunu yumurtlayıvermişti?
Aradan bir saat dahi geçmeden..Daha sonrasında ise bir savcı eliyle gelecek Genelkurmay başkanına “çeteci” suçlaması..Hepsi ilginç gelişmeler bunların.
Asıl ilginç olan, Şemdinli iddianamesi sıralarındayken Emniyet İstihbarat Müdürü Sabri Beyin sözleriydi..Oyak gibi bir ekonomik kuruluşun askerin elinde bulunmasından duyduğu rahatsızlığı anlatıyordu.”Gerek MİT Gerek Asker, Parlamentonun emrinde bulunmalıdır” diyordu ve ekonomik bağımsızlığı olan bir TSKyı sindiremiyordu.Bunlardan başka, gelecek Genelkurmay Başkanı hakkında “Sabatayist” iddiaları başlatıldı. O da fazla etkili olamadı..
MİTçiler herşeye ve herkese -bilhassa olaylara- biraz küçümser gözle bakarlar. Ama söz konusu Ordu olunca ciddileşip “askerden korkarım arkadaş” derler. Şahit olunan bir olaydır.Acaba MİTçilerin biraz da korktukları bu kuruma karşı herhangi bir uygulaması olmuş mudur?Olmuşsa nasıl şeylerdir bunlar?Daha da ince olan nokta; bu asker aleyhtarı eylemlerde MİT’in bir rolü-parmağı var mıdır?
yorumlar
bence bu işlerin ardında cia,mossad,mi6 gibi geyikler var.babalarının malıymış gibi at koşturuyorlar memlekette. elbet bunların hesabını soracak biri çıkar. böyle katakulli işlere hiç bir kurum kurumsal kimliğiyle girmez. tahminim 1-2 ayrık otu bulup onları kullanmışlardır. bir de şu vatanı kurtarmaya çalışanların arasından ikide bir emekli ve muvazzaf askerler çıkmasa!
Son aylarda TSK üzerine oynanan oyunlarda bir artış eğilimi var. Belki bunda, komuta kademesinin önümüzdeki dönemde değişecek olması önemli bir etkendir. Hatta İran’a beklenen olası müdahalenin tarihinde bile bu YAŞ’ın sonuçları bekelniyor olabilir. Gerçi TSK’daki teamüüler çok sağlamdır, ama Aytaç Yalman’ın nasıl KKK’ya atandığını biliyoruz.TSK mensubu olup tasvip edilmesi mümkün olmayan fiilleri ve beyanatları olan kişiler vardır. Bu kişiler siviller içinde de var. Bu kişiler TSK’yı bir kurum olarak bir şer yuvası, yada her ulusal problemin en büyük müsebbibi yapmaz.TSK, bir ABD düşünce kuruluşunun belirlediği “7 serseri” güçten biridir. Enteresan olan diğer “serseri güçler” devlet yada uluslararası platformlarda meşru kabul edilmeyen örgütlerken sadece TSK ülke genelinin dışında zikredilmiş düzenli bir meşru örgüt olmasıdır. Ayrıca Türkiye değil de TSK olarak anılması da sivil örgütlerimizizin; maalesef meclis ve cumhurbaşkanlığı da dahil, ABD açısından “serseri güç olarak” anılmamasıdır.TSK, bugün ABD’nin ortadoğu’da neticeye ulaşmasında “katalizör” olabilecek en önemli güç olarak algılanmaktadır, ama “serseri” bir güç olarak algılanmaktadır. TSK her ne kadar dışarıdan yekpare bir kale gibi görünse de, onlar da bizim gibi kafa karışıklığı yaşamakta ve farklı eğilimler gösterebilen gruplaşmalar sergileyebilmekte. Çevik Bir ile Hüseyin Kıvrıkoğlu arasındaki olayları hatırlayın.Diğer bir konu ise halk nazarındaki TSK’nın itibardır. Halkı nazarında göreceli bu kadar muteber bir kurum olması birçok hesapçının hesabına gelmiyor. Her türlü soruna karşın TSK bugün Türkiye’nin halk nazarında en güvenilir ve muteber kurumudur.Bence sizlerin sıraladığı tüm olaylar TSK yıpratmayı da hedefleyen oyunların bir parçasıdır. Haberlerde geçen TSK ilişkili kişiler gerçekten bu eylemlerin içinde yer alabilir. Ama bu durum yine de TSK’yı kurum ve mefhum olarak suçlu yapmaz.Bu hesabı olanlar her kimse, TSK’yı halkın nazarında sorunlu bir örgüt gibi lanse etmeye çalıyor ve halk ile TSK’nın arasını açmaya çalışıyor. TSK inşallah doğruların peşine düşer ve halkan kopmamak için elinden geleni yapar ve halkımız da biraz uyanık davranır. Bu tip yanıltmacalara prim vermez.
Birgün birisi beni susturmayı başarana kadar aylardır yadığım aynı paragrafları yazmaya devam edeceğim. Arkadaşlar teşhisler doğru ancak neden hala olayların tetikçileri ile uğraşıyoruz. Değil tetikçileri ve hatta onları komuta edenleri en tepede ki ne dur denmediği sürece bu oyunlar sürüp gidecektir. Ve herseferinde bir çoğumuz tetikçiler ve onların sahipleri ile uğraşırken perde arkasını görmeyecek onun bize başka yeni oyunlar hazırlamasına engel olamayacaktır.
ordu kendi içindeki çürük elmaları temizlemeye devam ederse daha güçlü olacağına inanıyorum. yoksa bu her yakalanan çeteden asker çıkmaya devam ederse erozyonda devam ediyor demektir.
ordu nun içinde erozyon olduğna inanmıyorum. Bence toplumumuzun orduya olan inancında erozyon oluşturulmaya çalışılıyor. Ama bunu yazdım diye hemen Türkiye den birilerini suçladığımı zannetmeyin benim için her zaman söylediğim gibi tek suçlu var diğerleri sadece piyon
sbaskentli, bu yazını da, şu yazını da, hatta bunu da ısrarla okuduk, çok önemli birşey yazmışsın gibi her cümlenin içine kurukafalar isimli yazını linklemen şart mıdır? yeter mi ben de bir kez daha link vereyim mi?anlaşılmadığını düşündüğün için günde üç kere yemeklerden sonra linklediğini tahmin edebiliyorum ancak, bu çok özel diye düşündüğün yazı ve fikirlerin maalesef çok sığ, sıradan, bize yeni fikirler, açılımlar sunmayan cümlelerle dolu, ayrıca türkçe imlan ve ifaden de bir o kadar zayıf.başka anlayamadıkların da var maalesef, kendini diğer ırkçılardan ayıran özelliklerin, üstün görüşlerin olduğunu düşünüyorsun. bu çok doğal çünkü her ırkçı kendini zaten üstün görür. sana ırkçı demesek de en azından aşırı milliyetçi diyebilir miyiz müsadenle, zira en azından “bu toprakların efendisi benim milletimdir” gibi bir motto sahibisin. oysa atatürk bu milletin efendisinin köylü olduğunu söyler, köylü ırkından mısın, atatürk yanlış mı söylemiş? karar ver?kafanı karıştırmak istemem ama gerçekten şunları da merak ediyorum, seninle eşit şartlarda olmak ne demek? sen bu toprakların efendisiyken, seni bir başka millete mahsup ama türkiye cumhuriyeti kanunlarıyla seninle eşit şartlarda olan biri yönetirse, yani bu devletin cumhurbaşkanı, başbakanı olursa buna katlanabilir misin? katlanırsan efendilik nereye gider? efendi efendi yönetilmek diye bir kavram var mıdır? efendilik inanışının olduğu bir toprak parçasında nasıl bir kardeşlikten bahsediyorsun?buyrun efendim! dinliyorum…
o lingi her seferinde veriyorum çünkü ne zaman buralarda suclulardan bahsetmeye kalksak kimisi bunu kürtler olarak algılıyor , kimisi irtica olarak bir başkası sağcılar daha başkaları ise solcular olarak algılamaya devam ediyor. Her seferinde aynı konuların acıklaması ile uğraşıyoruz.Türkçe ifadem ve imlam da haklı olabilirsin.Belki mazaret değil ama yazarken kullandığım zaman dilimleri çok kısıtlı bu yüzden çoğu zaman okuyamadan gönderiyorum. Kimbilir imla dersleri almam da gerekli olabilir. Tabi eğer bu seni rahatlatacaksa memnuniyetle alırım.Yeni fikirlerden yeni açılımlardan bahsetmemi istemişsin. Ülke üzerinde son 200 yıldır yaşanan sorun aynı iken ve bunun zikredilmesi dahi suç haline getirilmiş iken hangi yeni fikirlerden bahsetmemi istersin. O yazının link verildiği konuların tamamı ülke içerisinde oluşturulmaya çalışılan karışıklıklar ve bunların organizasyonu ile ilgilidir. Ayrıca o fikirlerin çok özel ve sadece bana ait olduğu gibi çok kesin bir iddam yok. Ancak sığ dediğin fikirlerin ayrıntılarında bir adım daha ilerisini anlatmak dahi bir çok kişinin , kafalarında ki kalıplaşmış IRKÇILIK , MİLLİYETÇİLİK vs terimlerden dolayı otomatik tepkiler vermelerine sebep oluyor.Yani senin anlayacağın orda senin dahi sığ ve bildik fikir dediklerini ezberlenen kalıplara sokuluyor. Aynen senin yaptığın gibi…”Bu toprakların efendisi benim milletimdir.”” Bu milletin efendisi köylüdür.”O çok engin Türkçe bilginle bu iki cümleyi dikkatli okuyacak olursan bir biri ile tezat oluşturmadıklarını aksine tamamlayıcı bir bütün oluşturduklarını göreceksin.Ve köylere gelince köylerimiz kültürümüzün en güzel örnekleriyle yaşatıldıkları yegane yerlerdir diyeceğim ama sen şimd güzellikleri ve kültürü bir yana bırakır kan davasını , başlık parasını söylersin bana , eh ne de olsa bakış açısı…Efendilik mevzuna gelince ;Aynı sorunun burada da tekerrür ettiğini görüyoruz. Sanırım TDK yayınlarını inceleyip ifadelerimi anlatmak için yeni terimler bulmalı ya da en iyisi TDK ya müracat edip yeni terimler bulunmasını istemeliyim.Asırlar süren OSMANLI İmparatorluğunun hoşgörüsü altında nasıl onlarca millet birarada yaşamış ise ve efendi TÜRKLER ise ,Şimdi bunun söylenmesinden neden bu kadar yüksünüyorsunuz anlamıyorum. Atatürk Ne Mutlu Türküm Diyene derken farklı bir şeyden mi bahsediyordu yoksa…Burada ki efendilik kavramı üstünlük taslama amacı ile kullanılmamıştır. Ancak şu ince noktayı iyi yakalamak gerekmektedir.Fransa nasıl fransızların ise , İngiltere nasıl ingilizlerin ise , Alnamya nasıl almanların ise bu ülke de Türklerin dir.Ve aynı zamanda Türkler nasıl Almanya da , Fransa da , İngiltere de eşit hak ve özgürlüklerde yaşıyor , ticaret yapıyorlarsa bu ülke de aynı hatta ve hatta daha iyi şartlarda isteyen herkes yaşama hakkına sahiptir.Efendilik kavramının başladığı noktaya gelince kendisine eşit haklar sağlanmış herhangi bir topluluk daha fazlası diye açık ya da gizli oyunlara kalkışırsa , bu toprakların aleyhinde çalışmaya başlarsa o noktada efendilik kavramı başlar hangi konumda , hangi zenginlikte , hangi makamda olduğuklarına bakmadan bu topraklardan söker atar.Sadede gelince eğer kurukafalar gibi sacma sapan başlık ile kimden bahsettiğimi anlamış isen sadede falan gelmeme gerek yok ,Anlamamış isen dünya tarihini savaşların perde arkalarını ve günümüzün en büyük silahı paranın kimler için kullanıldığını inceleyecek olursan aynı noktaya ulaşacağından şüphem yoktur.Onlar dışında sahnede sergilenen herşey kendi küçük amaçları için mücadele eden ya da ettiğini zanneden bilinçli ya da bilinçsiz piyonlardır.Kurukafaları anlayacak ve bu konuda gerçekten tartışacak birilerini bulursam daha ayrıntılara girip o sığlıkdan daha derinlere inmeyi herkesden çok ben isterim.
bak sbaskentlim, bak güzel kardeşim, buralarda kendi özgün fikirlerin olduğunu -linkine de bakamayacağım artık- ve hatta takipçilerin olduğunu filan yazdın. senin türkçenden anlayabilen bu takipçilerle anlaşmam zaten mümkün değil, türkçen gerçekten bir facia! hiçbir soruma cevap da vermiş değilsin, yine maalesef sen onları cevap sanıyorsun, elin değerse soru-cevap şeklinde düşünerek yanıtla, vazgeçme.eşitliği ticaret, demokrasiyi efendilik olarak algılayan bir adama ırkçı dememi de sakın yanlış anlama, ben de böyle bir adamım işte, bana göre ırkçısın.iyi haberlerim de var elbet, sığlıktan derinliğe inme şansın var tabii ama önce damarlarındaki kana bakmaktan vazgeçip beyin hücrelerine özen göstermen lazım! sakın hakaret olarak algılama söylediklerimi, ben bir köpeğin bile efendisi olunmaması gerektiğini düşünüyorum, en fazla birlikte yaşanılabilir, ben de böyle hasta ruhlu bir ırkdaşınım işte.son olarak müthiş buluşun olan “piyon” kelimesi gerçekten hiç düşünmediğim bir konu, sadece şunu merak ettim o piyon tahtanın sonuna çıkınca vezir olabiliyor mu?
Artık bu tarz yorumlarına cevap yazmayacağım senide yorulmakdan kurtarmış olurum. Ne de olsa sen anlamak maksadıyla değil bazı arkadaşların yaptığı gibi mutlaka bir takım kalıplara sokmak maksadıyla okuyorsun yazdıklarımı. Önemli değil o kadar da istediğin kalıba sokabilirsin .Ancak insanları zorunluymuşuz gibi elimizde standartları tarih tarafından belirlenmiş kalıplara sığdırmaya çalışırsak senin bahsettiğin yeni ufukların eskisinden hiç bir farkı kalmaz.Sana içine girdğin kısır döngüde mutluluklar dilerim.Piyonlar vezirde olur şahda hedef piyonlarla , vezirlerle , şahlarla oyalanıp vakit kaybetmek değil tüm bunları önümüze süren oyunun başındakini masadan kaldırmak. çünkü o oyunu hiçbr şekilde insanlıkla ve mertlikle alakası olmayan kendi ideolojik sapkın kuralları ile oynuyor. Böyle bir varlık karşısında o çok sevdiğmiz barış , kardeşlik, eşitlik vs kavramlarla hiç bir şey elde edilemeyeceği gibi zarar gören o (bak gene link vermedim kıymetini bil ) nun dışında ki tüm unsurlar olacaktır.
sbaşkentli ve numb, izliyorum sizi gerçekten çok iyi bir ikilisiniz, yakında eküriyiz diye bir basın açıklaması bekliyorum.numb, arında gel…
Mahir Kaynak’ın “hem hükümeti hem de orduyu yıpratma sürecine sokan saldırılar” şeklindeki yorumu.
bu kurtlar eskide kalmadı adamlar bence faal ama amaçlar değişti gibi yani idealizm yerini kapitalizme bıraktı. olaylar danışıklı dövüş gibi geliyor bana, bence varlığı resmen kabul edilmemiş Jitem bunun en büyük oyuncusu yani ASKER. adamlar kendilerini devletten, hükümetten üstün görüyor, halbuki askerin görevi dış tehditlere karşı vatanı savunmaktır. ama bizim asker bazen kendini siyasetçi gibi bazen kamusal alan denetçisi bazen spor takipçisi bazen polis gibi görüyor. bende ahmet altan gibi düşünüyorumpolis jop kullanır asker dipçik ve mermi,askeri göreve çağıranlar hazırlasınlar kendini
Bu ülke, siyasetçileri işgalci düşmanlarla güle oynayayken ASKER TARAFINDAN KURULMUŞTUR. O siyasetçilerinin kafalarına silah dayatılarak, zorla kurulmuştur.Kimin Cumhuriyetinde yaşadığınıza dikkat ediniz. Bu ülke Askerindir. Başka ülkelere benzemez.Anadoluda ilk kurulan Türk devlet/çikleri de aynı mantıktadır. Türk halkı, ordu-millet anlayışına göre dizayn edilmiştir-ediliyor. Bunda, savaşçı bir kültüre sahip olmak kadar, Osmanlı son döneminde İttihat ve Terakki iktidarının Prusya yapılanmasını örnek almasının da payı bulunmaktadır. Daha da sayamayacağımız sebepler zinciri..Siz, demokrat olabilirsiniz. Yahut da sosyalist. Yada meclisi daha önde tutuyor olabilirsiniz. Bunlar sizin seçiminiz. Ama unutmamanız gereken, Türkiyenin önceliğinin, ne tam demokrat bir devlet olmak, ne meclisi güçlü kılmak, ne de sosyal bir toplum yaratmak olduğudur. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN AMACI, ASKERİ OLARAK SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEKİLDE GÜÇLÜ OLMAKTIR.Bunu, Türkiyeyi Asker yönetiyor olarak da anlayabilirsiniz.Biz memnunuz, sizin tercihiniz sizindir.
elend, sözlerin her ne kadar doğruluğu su götürmez tümcelerle örülmüş olsa da, cümlelerinde sadi’nin gülistan’ında bahsettiği kölesine aşık efendinin şaşkınlığı var.Türk Devletleri, hem de 17’si birden, askeri güce sahip topluluklar tarafından kurulmuştur. asker değil, askeri güce sahip topluluklar. bu yönüyle gerçekten de Türk Milleti bir ayrıcalığa sahiptir. Bu ayrıcalığı gözetmeksizin yapılan her diplomatik, her siyasal, sosyal ve sosyo-ekonomik düzenleme ve fiil bir çok sorun taşıyacaktır. Zaten öyle de olmuştur.kolonilerden devletleşme yolunda yürüyen ve bayrağını bile ısmarlama ressamlara çizidiren bir zeki-vahşiler topluluğunun kendi askeri gücüne “memur” muamelesi yapması doğaldır.İstisnaları dışında tarih boyunca asilzade, kilise, aristokrasi ve burjuva arasında devletleşme eğilimi gösteren diğer grubun da askeri gücüne “araçsallık” ilkesine göre yaklaşması yine doğal karşılanmalı.Doğal olmayan Türkiye’nin yaklaşımı. Türkiye deyince bunu sadece Cumhuriyet ile sınırladığımı düşünmeyin. Özellikle nizamı ceditle başlayan süreç burada çok önemli.Bugün TSK devlet içinde devlet gibidir. Hem kaynak tahsisinde hem de kendi imkan ve tesislerinde, düzenleme, icra ve yargılama yetkisinde devlet içinde devlet gibidir. Bence bu hatanın en büyük müsebibi siyasi insiyatiftir. Ama bu konunun farklı boyutları var. Bu nedenle bu konuyu burada keseyim.Osmanlı’yı kuran da, Anadolu Beylikleri’ni ve Selçuklu’yu kuran da askeri güce sahip topluluklardır. Bu neden Türk Toplumunun kendi devlet işleyişinde askeri gücü siyasal ve sosyal süreçlerin dışına bırakması, batılılaşma adına da olsa modernleşme adına da olsa hatadır.Belki Batı için bu doğrudur. Onlar için asker bir memur yada hüviyeti araçsallıktan öteye geçmeyen bir unsurdur. Ama Türkiye için bu böyle değil.Ben, MGK’nın sivilleşmesine karşıyım dediğim de, arkadaşlarım patlamış gözlerle sen çıldırdım mı, ne saçlamıyorsun demişlerdi. Ama doğrusu buydu. Ben hala MGK’nın en azında Batı modelli sivilleşmesine karşıyım. Bence asker, Türk Milleti’ni meydana getiren dört temel unsurdan biridir.Ama Türk Halkı’nın efendisi de putu da değildir. Kesinlikle bir parçasıdır. Ama bu bir legonun parçaları arasındsaki ilişki gibi değil, beden ile ruh arasındaki ilişki gibi.Binlerce yıldır devletler kurmuş, milletine hizmet etmiş bir güce “hadi biz batılı olmaya karar verdik sende artık bir memursun” demek en hafif ifadesiyle kendi ayağına kurşun sıkmaktır.Lütfen özellikle göreceli olarak daha sağlıklı malumata sahip olduğumuzdan Osmanlı Beyliği’nin Söğüt’teki devletleşme sürecini iyice inceleyin orada göreceklerimiz bugün Millet, TSK, Devlet arasında yaşanan sorunları nasıl çözebileceğimize dair bize yardımcı olacak işaretlerle dolu.elend, bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket değerlerini ve kutsallarının putlaştırmasıdır. Hem büyük bir güçten mahrum olurlar hem de en kötüsünden bir efendiye sahip olurlar. Halbuki onları tam yerine oturtmak kendimiz ve onlar için yapabileceğimiz en iyi hareket olacaktır.Bugün ruh ve beden ayrı ayrı mecralarda meczup birer hayalet gibi dolaşıyor. Biz de buna “Atamzın bize çizdiği muasırlaşma yolu” diyoruz. Batılı olmak için kendimiz olmaktan vazgeçiyoruz. Her yerde: evde, sokakta, okulda, mescidde, meclisde, tabiki kışlada da,…
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran yapı, askeri güce sahip topluluklar mıdır, yoksa düpedüz asker mi? Kurucuların mesleği nedir? Abdülhamit’i alaşağı edenler halk mıdır, asker mi?Türkiyedeki devrimler için “işe yaramaz” derler. Çünkü “kanlı bir halk mücadelesi sonucunda kazanılmamış”tırlar. “Yukarıdan zorla dayatılmış devrimler”dir bunlar bir mantığa göre.Kim dayatmıştır?Aslında, Türkiyedeki hiçbir değişiklikte halk yoktur. Hep asker vardır.Hiçbir Osmanlı padişahının askere sahip çıkamadığı -sık sık boğazlandıkları- düşünülünce, İttihat ve Terakki iktidarı sonrasında “tam bir totaliterizm”in nasıl oluşabildiğini daha iyi anlarız.İttihat ve Terakki’yi Araplar arasında Nazilere benzetenler çoktur. Arabistana yollanan Cemal Paşa zaten tam bir cellatlık yapmıştır. Bu doğru. Şimdi bizim iki tanesiyle uğraşamadığımız(Talabani-Barzani) yabancılarla temastaki 12 kabile reisi ,Emir ve şeyhi aynı gün astırmış biridir.Teşkilatı Mahsusa, ve keza devamı MİT askerlerden teşekküldür. Şuan liderinin sivil olması farkettirmez. Alt seviye personelinin askeriye hakkında düşündükleri de farkettirmez. Üst seviye yöneticiliğine, yıllar yılı verdikleri bir hizmetleri olmadan getirilen asker kökenliler bunun kanıtıdır.Mustafa Kemal’in gücü de İttihat ve Terakkinin lider kadrosundan az değildi. (zaten cumhuriyetin kadroları, gene İttihat-Terakkidir. -Türkiye Cumhuriyeti de, böylece, yeni bir devlet değil, Osmanlı Devletinin “resmen” devamı oluyor, çünkü devlet kadroları aynen devamıdır. Sadece rejim değişikliği yapılmıştır.- Lider sıkıntısı içinde, istenmeyen adam Mustafa Kemal mecburen kabul edilmiştir -Mustafa Kemal İ.T.nin 4 numarasıdır-) Mustafa Kemal dahi, “Askere dokunmayın-karışmayın” anlamında emirler vermiştir askerin uygulamalarından şikayetçi olanlara. Fevzi Paşa’ya -kendisi dahil- kimse karışamamıştır.Yada göçebe yaşam tarzını ele alırsak, Anadoluda kurulan ilk Türk beyliklerinin “askeri güce sahip topluluklar” olduklarını mı, yoksa Avrupayı karıştıran Kavimler Göçündeki Barbar kavimleri ile mi benzeştiklerini söyleyebiliriz? (Roma’ya saldıran Barbar kavimleri, tam da Türkmen boyları gibi “tüm sülale” olarak askerdirler.)Dadaloğlunun yaşam felsefesi, Türk ordusuna hakimdir.Evet, asker devlet içinde devlettir. Çünkü konjonktür devletin düpedüz kendisi olmasını elvermiyor. Militarist bir yapı var, evet, ama bunu düpedüz söyleyemiyoruz. İşte bu yüzden, Türkiyede “en işe yarar rejim görüntüsü” kullanılmaktadır.Bayağı bütünlükten uzak yazdığım için özür dilerim, anlatmaya çalıştığım, “belki de toplumu efendi etme çabası zaten yoktu ve olmayacak?”Ama bize, “medeniyet”i ve “çağdaşlık”ı tanımlarken özneliği Batı’ya vermiş olmaları, bizim kendi sistemimizi yanlış bulmamıza sebep olmuştur. Bu konuda haklısınız. Sanki sistem özellikle “hadi benim yanlış olduğuma inan, böyle düşün” mantığında bir eğitim veriyor. Tamamen saçmalık. Gerçi kopyacılığın sonucudur bu.