Cesaret, güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güvendir. O işi yapabilme azmidir.Cesaretin en hası, her şeyini kaybetmeyi göze alabilmektir. Her şeyini kaybetme riski olan bir durumda yapmak istediğin ya da yapmak zorunda olduğun şeyi, her şeye rağmen yapmaktır.Tam tarif olarak cesaret; yapmak istemediğin, ya da olmasını istemediğin bir şeyin gerçekleşmesi ihtimali uğruna, yapmak istediğini yapma iradesinde; ısrar etmektir.Kişiyi cesarete sevk eden çeşitli hisler vardır. Bunların en başında geleni sevgidir.Bir annenin, evlat sevgisi uğruna, yuvasına saldırmak üzere yaklaşan bir güce saldırmaya cesaret etmesi,Bir misyonerin, Allah sevgisi uğruna, ailesini, mutlu yaşantısını, memleketini arkasında bırakarak, uzak Afrika diyarlarına giderek din eğitimi vermeye çalışması,Bir aşığın, sevgilisine kavuşmak özlemi uğruna, kellesinin gitme korkusu taşımasına rağmen padişahın kızını istemesi,Askerin, vatan sevgisi uğruna, canı pahasına siperden çıkarak düşmana ateş açması,Kocanın, karşısına saldıran kişiler güçlü ve sayıca çok olsalar da canı pahasına karısını korumaya gayret etmesi; sevgiye karşılık cesaret etmeye misaldir.Cesaret etmeye deyecek şeyler; kişiye, topluma, karaktere, örfe, dine, sevgi anlayışına ve sair çeşitli duyguların anlamlarına göre değişecektir. Kimi için hanımının namusu önemli değildir, o halde onun için canını feda etmeye gerek görmez. Kimi için vatanı mühim değildir, bir şeylerini feda etmeye lüzum yoktur. Kimi sevgisini önemsemez. Padişaha asi olmaya cesaret edemez.Tabi ki cesarete sebep olan tek duygu, sevgi ve bağlılık değildir. Bazı insanlar için verdikleri söz önemlidir. Bir söz verdiği zaman, onu yerine getirmeye mani haller, ne olursa olsun icabına bakmak için her şeyi kaybetmeyi göze alır. Kimi de yalan söylememek üzerine kendini kayıtlamıştır. Yalan söylemektense her şeyini kaybetmeye razı gelecektir. İtibar kimi için önemlidir. Para bazısı için. Bazısı içinse partisi önemlidir.Bazen de bu cesarete sevk eden duygu hırstır. Kaybedeceği muhtemel bir parti başkanın, itibarı uğruna, seçimden önce olmaz şeyler söylemeye cesaret etmesi ya da tüm mal varlığını ipotek ettirerek kazanma ihtimali düşük bir işe yatırım yapan iş adamı buna örnek olabilir.Kısaca cesaret, birebir önemseme ile ilgilidir. Duygularını önemsediğin derecede cesaretlisindir. Eğer duygularını önemsemiyorsan, cesaretin eksiktir.Cahilliğin cesarette payı işte bu önemseme duygusu ile ilgilidir. Burada cahil neyi önemseyeceğini iyi tahlil edemeyen kişidir. Böylece cahil, neyin neye mal olacağını bilmeden, ya da önemsememesi gerekeni fazlaca önemseyerek, sonucunu gördüğünde aslında razı olmayacağı şeyi yapmaya cesaret eder.Yapılan iş hakkında yorum yapan kişi ile işi yapmaya cesaret eden kişinin önemseme yargıları birbirinden farklıysa, o işi yapma cüretinin adı da değişken olacaktır. Uğruna bir şeyler feda edilen şeyi önemsemeyen olaya cehalet olarak bakarken, önemseyen kişi ise cesaret olarak bakacaktır. Misal, din eğitimi vermeyi son derece önemseyen genç bir imam, ailesini arkadaşlarını ve mutat hayatını bir kenara bırakarak Afrika’ya gidiyorsa bu onun için cesaret olacaktır. Ancak din eğitimini o kadar da önemsemeyen kişilerce bu işe verilecek isim cahil cesareti olacaktır.Keza, sevdiğini her şeyden çok önemseyen genç, sevdiği için her şeyi göze alıyor ve uğrunda bazı şeyleri feda edebileceğini ilan ediyorsa, bu o genç için cesurca bir davranış iken, ona bakan kimi görmüş geçirmiş ve sevginin anlamını unutmuş kişiler tarafından cahilce bir davranış olacaktır.Muhakkak cesaretin sonucu hep kötü değildir. Her cesaret, aynı zamanda bir risk almaktır. Alınan riskin bedeli kadar bu riskin oranı da mühimdir. Yüzde bir ihtimalle gerçekleşecek bir istenmeyen şey için, başarma ihtimali %50 olan bir işe cesaret edilebilir. Ya da başarma ihtimali çok düşük olsa, kaybettiğinde başına gelebilecek şeylerin olma riski çok yüksek olsa bile, bazen bazı şeylere cesaret edilebilir.İşte cesurluk bu oranların dengesini, bir şey yapma azmi tarafında çok olma durumudur. Cesur kimse olayların sonuçlarından, risk oranlarından ve önem değerlerinden, cahil değilse, cesurdur. Bunlardan habersiz cesaret cahillik olarak görülebilir.Kişi her ne kadar cahil de olsa, bir şeye cesaret etmiş ve başarmışsa, sonuca göre yorum yapan umum halk, yine de cehaleti gündeme getirmez, daha çok cesarete hayranlık beslerler. Örneğin Anadolu’dan gelmiş iş usul bilmeyen birisinin müteahhitlik yapmaya başlaması, kimi zaman ciddi hatalar da yaparak sonuçta zengin olması durumunda cesaretine hayran olunur. Yaptığı inşaatlardan birinin çökmesi durumunda ise cesaretin bir cehalet olduğunu ve cehaletinin nelere yol açtığı gündeme getirilerek, cahil ilan edilir.Kim ne derse desin, başarılması zor işler her zaman cesur kişiler tarafından başarılmıştır.Cesaret edemeyenlere gelince, onlar oldukları şeyden öteye asla gidemezler. Gitmeye çalışanlara “yapamazsın”, “şöyle kötü bir durum olur”, “böyle cahillik etme” gibi vaazlarda bulunurlarken, esasen kendi pısırıklıklarını angaje etmeye çalışırlar. Böylece, aslında haset ediyor olmasalar bile kendilerinin başaramadıkları şeyleri başkasının da başarmasına mani olmuş olurlar. Yani ne yaparlar ne de yaptırırlar.Eğer birisi size, cahil diyor, yapmak istediğiniz şeyin zorluklarını anlatıyorsa, elbette zorluklarını dinleyin. Cesaret edeceğiniz şeyin risklerini ve sonuçlarını iyice öğrenin. Ancak bununla beraber bunu diyen kişinin cesaretine de bakın. Önemseme değerleriniz aynı değilse, kendi önemseme değerlerinize göre karar verin.Bir an, cesaret etmeniz gereken şeye cesaret edemiyorsanız ve bunun karşılığını ömür boyu görecekseniz, razı olacağınız şeyle, riskinizi kıyaslayın. Bence kazanabilecek olan tarafta, cesaret tarafında yer alın.Cesaret edemeyenler ise, durumlarına razı olmaya hazır olsunlar.