KARAKTERLER

Çentik
Çentik

Çentik: Orta yaşlara üç-beş kalmış duygusal olduğunu iddia eden ancak ar çatlakları dolayısıyla vicdani değerleri ve ruhunda kalanlar da kişiliğinden sızmış hatta sıza sıza kalmamış abla. Başka şehirlere özlem duyan, bulunduğu şehri sevmemesine rağmen nimetlerinden faydalanan, bunun aynı şeklini bir de hayatına giren erkeklerden memnun olmayıp hayatına girmiş eskileri yad ederek ancak mütemadiyen yenilerini alarak uygulayan hatun kişi. Annesi, o doğduğunda hayatında sanki ona hep denecek şeyi sezercesine ‘Çentik’ demiş. Dört kardeşi daha var. Kendisi ve üçü dikey, en büyük ağabey çapraz.

Umumi
Umumi

Umumi: Yalnızca annesi var. Hayatına yön verecek bir umumi helada doğmuş; anası temizlik yaparken. Zaten babaları da kurnazlık edip, anne eğilmişken bir babalar sentezi oluşturduklarından, doğuştan gelen bir zeka küpü bu Umumi. Ne yazık ki kafası yalnızca boktan şeylere çalışmakta her nedense! Tanrı’nın ona verdiği uzuvları herkesle paylaşmayı kendisine misyon edinmiş, ancak bu paylaştığı şeyin herkesle paylaşılacak kadar büyük olmadığını fark edememiş zat.

Devekuşu
Devekuşu

Devekuşu: Gelişi yumurtasından belli, dana kıvamlı dişi. Doğduğunda babası “Oha deve” demiş. Ancak anne kırılmasın diye bunu devekuşu olarak değiştirmiş. Devekuşunun ne olduğunu bilmeyen anneye, bunu olağanüstü bir kuş türü olarak yutturmuş. Yalnız bu Devekuşu pek utangaç olup, götü saklayacak yer olmadığını fark ederek en azından kafayı saklamayı akıl etmiş ilk gençlik yıllarında. Ne yazık ki, kafayı sokuşturduğu yerler hep küçük alanlar olduğu için kafası da beyni de pek gelişmemiş. Bir herkese ‘vur bana’ gibi duran poposu büyümüş ve kalbi ile midesi gelişmiş.

Sendeler
Sendeler

Sendeler: İsmi 5 yaşındayken aile eşrafınca aksak yürüyüşü dolayısıyla değiştirilmiş, bu aksama dolayısıyla müzik kulağı gelişmiş ‘cağız’. Kendisini yazıyla ifade etmeye çalışırken, onu pavyon piyasasına sokanlara küsmüş. Uygun bir yerde duygularını da aldırmış orta yaşlarına yakın bir vakitte. Hayatının tüm bölümlerinde sivri zekasıyla pek çok şeyin üstesinden gelmiş olmasına rağmen, alnına yazılmış sendeleme kaderi, onu tepeye layıkken hep yerin dibine sokmuş. Yüreğinden tüm iyilikleri aldırdığını sanmasına rağmen, doktorun hatalı operasyonu yüzünden birtakım partiküller içinde kalmış.

Çakıltaşı
Çakıl

Çakıl: Son karakter olmasıyla birlikte kısaca göz atılabilir. Kendisi ufalanan kayalardan kalma, aklı ve bedeni gelişkin ama edep ve adabını sorgulatır bir hatunmuş. Bulunduğu ortamlarda uslu uslu oturan kimselerin mabetlerine batmak suretiyle rahatsız edici olmakla birlikte, çok ciddi bir zararı da yokmuş.ASIL HİKAYE
Devekuşu, bir sokak köpeği tarafından sağlam biçimde parçalandığı bir dönemin ardından, evinin altından geçerken mırıldanan bir adam duymuş. Kafasını, yatağın yanında özel olarak yaptırdığı kara kutudan çıkarıp, adama seslenmiş:“Epey utangacım ama bakın adım attım, cevap verir misiniz bana?”
Sendeler aniden durduğu için sendelemiş ve:“Ne istediğinize bağlı”
“Benim biraz egom kaldı, mırıldandığınız parçadaki gibi ‘egomda küçük kırmızı benekler’ yaratmayacaksanız size aşık olabilir miyim?”
Sendeler: “Fena fikir değil ama beni bulaştırmayın. Evim şurada, ara sıra gelir seversiniz. Ben de ara sıra gelirim yine seversiniz.” demiş.
Hep ben mi seveceğim?” diye sormuş Devekuşu.
Ben hep ani aşkları denedim, bir de böylesini deneyelim, ilk önce dost olalım, kendiliğinden gelişsin” demiş.
Gel zaman git zaman aradan bir sene geçmiş. Gidiş gelişler bu sene zarfında zaman zaman artmış, bazen kesilmiş, sonra yine artmış. Devekuşu, sokak köpeğinden kalma yaraların iyileştiğini hissetmiş. Kafasını biraz dikmeye çalışmış, aldığı havayla mutlu olmuş. Babası bile “sen mutlusun, hayırdır” diye sormaya başlamış. Ancak tıbbın çaresini bulamadığı kalp ve popo büyümesi durmamış.
Sendeler’in, ağır sendelemelerini aşıp seker hale geldiği bir dönemde bir gariplik hissetmiş ve sormuş Devekuşu ona:“Hayatında başkası var mı?
Var” demiş Sendeler.
Peki ya ben” diyecek olmuş Devekuşu,
Hadi oradan deve!” demiş Sendeler.
Sendeleye sendeleye gitmiş. Devekuşu, bir daha onun koynunda uyuyamayacağını bilerek, kafasını bir süre kutusuna yerleştirmiş.Bu arada Çentik, bahar aylarının gelmesiyle birlikte, kendisini çiziksiz, yazılmamış bir karatahta gibi hissetmekteymiş. “Beni çentin, beni çentin” diye ortalıklarda dolanmaktaymış.
Arkadaş sohbetleri esnasında ünü yayılmış olan Çentik’ten haberi olmuş Umumi’nin. Çentik’i sormuş bir iki kişiye. Aradan bir-iki gün geçmeden, Taksim Meydanı’nda “Beni çentin” diye bağırırken, gidip çentivermiş gerçekten de…
Buna inanılmaz mutlu olan Çentik, Umumi’ye “gel benim hayatım ol” demiş. Umumi karşı çıkmış: “Ben amme hizmeti yapıyorum, bunu herkesle paylaşmam gerek” demiş kalafatını tutarak. “Neyi” demiş Çentik. “E z.kimi, görmüyor musun?” demiş Umumi. “Haaa, ay pardon, elbette gördüm” demiş Çentik ve eklemiş: “Olsun, herkesle yap ama benimle de yap. Benim skor tablolarına eklenmem gerek, karalarda beyaz beyaz sırıtmam gerek” lafına Umumi de “Eyvallah bacım” demiş.
Bu arada Devekuşu, bir gece kendisini o eski paralayan sokak köpeği ve ardında dolaştırdığı gruptan korumaya çalışırken, Umumi ile rastlaşmış. Umumi, genel hizmeti öncesi cesaret gösterisini yaparak Devekuşu’nu kurtarmış sokak köpeklerinden. Devekuşu ona Sendeler’in hikayesini anlatmış. Ne de güzel dinlemiş Umumi. Hatta gel güçlü kollarımda uyu, bir şey yapmayacağım demiş ancak Devekuşu kafasını gömüp götü dışarıda kalınca dayanamamış Umumi, kısaca bir hizmetten sonra vazgeçmiş. Aklı Çentik’te imiş… Ve Ayşe’de, Aysel’de, Aysun’da, Beril’de, Buket’de, Betül’de, Canan’da, Çiğdem’de, Duru’da, Duygu’da, Ebru’da, Eyşan’da, Füsun’da, Feza’da, Gözde’de, Görkem’de, Hande’de, Hümeyra’da, Işık’da, İpek’de, Jale’de, Jülide’de, Kıvılcım’da, Kübra’da, Lale’de, Linet’de, Melike’de, Mercan’da, Nadide’de, Nazan’da, Oylum’da, Orkide’de, Pelin’de, Pınar’da, Rabia’da, Reyhan’da, Selda’da, Selin’de, Şükriye’de, Tülay’da, Tuğçe’de, Umay’da, Ülkü’de, Vildan’da, Yağmur’da, Yasemin’de, Zeliha ve Zülal’de kalmış aklı… (burada bir teşekkür etmem gerek isimler için)Zaten Devekuşu da pişman olmuş. O hala gereksiz biçimde Sendeler’e ağıt yakmaktaymış.Yine bu arada, Devekuşu’nun sürekli gittiği marketten Çentik ile Çakıl da alışveriş yapmaktaymış. Çakıl’a uyuz olan Devekuşu ile Çentik burada tanışmışlar. Pek hoş sohbet etmişler. Derken arkadaşlıkları gelişmiş. Devekuşu, Sendeler ve Umumi ile yaşadıklarını anlatmış. Çentik hiçbir şey olmamış gibi dinlemiş hep Devekuşu’nu. “Bunun beyni kuş kadar ayol söylesem n’olacak ki, oynamayayım Umumi’nin ekmeğiyle” demiş. Devekuşu da o yavşak gagasını tutamayıp her şeyi Çentik’le paylaşmış.
Birgün rastlaştıkları bir yerde Umumi Devekuşu’na, Çakıl’a da hizmet ettiğini söylemiş. Devekuşu’nun başından aşağı tam kaynar olmamakla birlikte epey sıcak sular dökülmüş. Bunu koşa koşa dostu Çentik’e anlatmış.Çentik’in geceyi nasıl geçirdiği bilinmez, ertesi gün tek tek anlatmış Umumi ile neler yaptıklarını. “Ohoo, sen yol tüylerini, beni çentiyordu o hep” demiş.
Devekuşu’nun küçük başı darbe emici özelliğe sahip olduğundan Umumi’nin yaptığı ağır gelmemiş (Umumi herif, umumidir ennihayetinde demiş) ama Çentik’e çok içerlemiş. Gitmiş kafasını sokabileceği her yere sokmuş. Sokmuş ama yeterince kaçamamış hiçbir şeyden. Egosunda, Sendeler’in yarattığı büyük kırmızı beneklere küçük ve yenileri eklenmiş. Kafası karışmış, şişmiş, kimseye bir şey diyememiş. İçin için Sendeler’den özür dilemiş. Niye dilediğini de anlamamış. En azından deve gibi davranıyordu bana demiş ‘ayı idi mayı idi gene benim gocam idi’ mantalitesinde… Ama pek geçmiş, çok geçmiş. O da bildiklerini Çakıl’a anlatmış kendisi gibi aptal yerine koyulması diyerek. Gel gör ki Çakıl kendisine iftira atıldığını, böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını söylemiş. Bir yerden tut da elinde kalması değil mi adam? Umumi olmuş bir de yalancı!
Hikayenin sonunda ne mi olmuş? Herkes kendisine geçtiğiyle kalmış.Devekuşu bu benekli haliyle sirkte çalışmaya karar vermiş. Sendeler’in izini bulmuş ama onu da kafasını gömdüğü deliklere gömmeye karar vermiş.Sendeler, saygın biçimde sendeleyerek konudan da ortamdan da uzaklaşmış.Çakıl’dan haber alınamamış.Umumi, diğerleriyle birlikte (Ayşe, Aysel, Aysun, Beril, Buket, Betül, Canan, Çiğdem, Duru, Duygu, Ebru, Eyşan, Füsun, Feza, Gözde, Görkem, Hande, Hümeyra, Işık, İpek, Jale, Jülide, Kıvılcım, Kübra, Lale, Linet, Melike, Mercan, Nadide, Nazan, Oylum, Orkide, Pelin, Pınar, Rabia, Reyhan, Selda, Selin, Şükriye, Tülay, Tuğçe, Umay, Ülkü, Vildan, Yağmur, Yasemin, Zeliha ve Zülal) Çentik’i Taksim’in tüm sokaklarında bağırta bağırta çentmeye devam etmiş…