simdi ilginç olduuna inandiim bi durumum var benim ve onlarin…

blur’ün vokalisti damien’i bilirsiniz, ya da Godzilaaz’in.. herneyse… cem Yilmaz zaten malum..

Simdi ben ilk kez Damien’i televizyonda gördüümde alacakaranlik kusagi ray bradbury tadinda bi hisse vukuu buldum… bi anda Damien’in benim çok iyi bi dostum olduunu ve uzun zamandir görmediim için de ne kadar özlediimi, neden hiç onu arayip sormadiimi düsündüm.. sanki bu damien’la ben bizim mahallede okulun bahçesinde kukali saklambaç oynayip, öölen vakti annelerimizin yaptii ekmek peyniri paylasmistik… gerçi ingiltere ve ankara hava bakimindan pek bi sevisirler ama yine de bu his biraz fazla diil miydi? ya da korkutucu anlamda saçma? Hayir diildi.. çünkü bundan kisa bi süre sonra (bu diye kastettigim: yeni dostluumun gerçeklik hissi)bu kez de çilginlarcasina Cem Yilmaz rüyalari görmeye basladim, densiz yorumlara mahal vermemek için belirtmek isterim ki bu rüyalar inanilmaz bi fairplay dostluk ortaminda seyretmekteydi.. biz Cem’le bir gül, bir, eglen.. yani anlatilcak gibi diil.. (sanilmasin ki asosyal bi durumum var… gayet sosyal ve arkadaslari, dostlari olan bi insanim, bunu da açiklamamin sebebi bu asosyalsin de ondan bööle delirmisin..açiklamasini elimine etmek için) simdi ertesi gün uyaninca ben bi özlüyorum ki Cem’i sormayin gitsin.. yani resmen tanidiim ve mecburen ayri düstüüm bi dostu nasil özlersem, öyle özlüyorum bu ikisini.. gerçi bu ara damien’a biraz bozugum.. nedenini sormayin hiçbi fikrim yok.. bi de Michael Jackson durumu var ki.. o adamin ölmesi gerek benim raat nefes almam için.. çünkü o bi komplo teorisinin parçasi.. hangi parçasi bilmiyorum.. sadece çok korkuyorum.. o gitmeli..