Çocukların gülüşlerini çaldılar! Büyüttüler onları hırpalayarak… Küçücük bedenlerine bakmadan yordular ruhlarını. Omuzları çökmüş, ölümü özleyen ihtiyarlara dönüştürdüler. Özleyecekleri başka tek birşey olmayan bir dünyaya mahkum ettiler onları.Taşıyamayacakları yükler bindirdiler sırtlarına… “İlle de taşıyacaksın!” dediler. Çocuklar, onların kocaman bedenlerine bakıp ‘büyük’ olduklarını sandıklarından, “Bir bildikleri vardır elbet!” diyerek, vücutlarının tüm isyanına rağmen, taşıyabileceklerine inandılar o yükleri. Onların altında ezildikçe ezildiler.Ama büyük bedenli adamların bakışları onlardan bile daha ağırdı. Hiç değilse bu ağırlıktan kurtulabilmek için, yüklerinden hiç şikayet etmemeyi öğrendiler. Susturdular isyanlarını… Bedenlerinin büyüyeceği günlere bıraktılar.’Baba’, ‘Anne’, ‘Kardeş’ kelimeleri onların da hayatlarında vardı, gülüşü çalınmamış çocuklar gibi… Ama onlar için bu kelimeler sevgisizlik demekti. Omuzlarını çökerten yükler… Evde, küçücük ellerinden ekmek bekleyenler… Çaresizce susturulan isyanlar… demekti.
Diğer çocuklar gülerken… Onlar sabırla beklediler sıralarının gelmesini, gülmek için. Sandılar ki, beklemekle geri alabilirler kendilerinden çalınan gülüşlerini… Yüklerini atabilirler sırtlarından… Diğer çocuklar gibi büyüyebilirler.Ama olmadı! Bedenleri büyüdüyse de kendileri büyümedi hiç! Hep o aynı sevgisiz, isyankar ve çaresiz küçük çocuk olarak kaldılar. Babaları ve anneleri gibi… Ve onlar gibi sıralarının gelmesini beklediler: Bir çocuğun gülüşünü çalmak için… Ancak böyle susturabilirlerdi isyanlarını çünkü. Bunun sadece kendi kaderleri olmadığına ancak böyle inanabilirlerdi.
yorumlar
bu tespit çok hoşuma gitti,ellerine sağlık…
Teşekkürler…
bir de kadınlarımız vardır.
Kadınlar da başlıbaşına ayrı bir hikaye konusu… Toplumun her kesiminden, ararsak fazlasıyla bulabiliriz acı çeken, taşıyamayacağı yükler altında ezilen insanlar. Kadın, erkek, çocuk fark etmiyor bu açıdan.
elbette
çocuk anlamaz isyandan üzülürse ağlar sevinirse gülersadece büyükler isyan eder
çocukta isyaan eder
Çocuklar oyun oynar. Sırtlarında küfe taşımaz, mendil satmaz, eve para götürmeyi hiç mi hiç dert edinmezler kendilerine. Evet, onlar isyan nedir, bilmezler. Zaten isyan edecek herhangi birşey de yoktur hayatlarında. Kimse onlardan, altından kalkamayacakları yükümlülükleri yerine getirmesini beklemez çünkü.Yazıda sözünü ettiğim çocuklar ise, çocuk olmayla ilgili herşeyde olduğu gibi isyan konusunda da farklıdırlar diğer çocuklardan bence. Onların yaşamlarında diğer çocuklarınkinden çok farklı kurallar işler çünkü. İsyan edecek o kadar çok şey vardır ki hayatlarında. Ama isyan edemezler yine de. Bu yüzden de isyanlarını sustururlar.Tabii, benimki sadece dışarıdan bir bakış. Yanılıyor da olabilirim.
Evet, kendi içinde tartışır ancak bu çocuklar isyanlarıyla. Küçük dünyalarındaki büyük hayallerine taşıyamaz oldukları üzüntüyle sarılı sessiz isyanları.Ellerine sağlık demeliyim.
onlar artık çocuk değil çocuklukları elinden alınmış küçük adamlar tıpki bunlar gibi
eline sağlık mavilikler, az ve öz anlatmışsın ama sıkıntı sırtta kalmaz derler onlar da bır şekilde hayatın tepesıne çıkabılırler insan gıbı insan olmayı (iyi insan olmayi) başarabilirlerse tabiya da halini kabullenme dayanma gücü kazanırlar bir şekilde
Haklısın Suiza. Yazıyı çok karamsar görülebilecek bir yargıyla bitirmemin nedeni, o çocukların dramını olabildiğince derinden hissettirebilmekti. Yoksa, kesinlikle o çocukların ille de acımasız, yürekleri nasırlaşmış yetişkinler olacağına inanmıyorum. Sadece onların ne kadar sevgisiz bir ortamda yetiştiklerini anlatmaya çalıştım.Ama öyle de insanlar var ki, en olumsuz koşullarda yetiştikleri halde insanlıklarını kaybetmeyip çok güzel bir yaşam sürebiliyorlar. Ebeveynlerinden ne kadar zulüm görürlerse görsünler, aynı zulmü kesinlikle göstermiyorlar çocuklarına, sevgi nedir biliyorlar.
O çocukların dramını Y.Kemallerden Fakir Baykurtlara kadar niceleri dile getirdi. Yazdı çizdi.Bugünü irdelemek bugünlerin dramını yazmak tartışmak gerekir;“Şu anda 12-15 yaş grubundaki çocuklar, çocuk ağır ceza mahkemelerinde yargılanıyor. Ancak 15-18 yaş arasındaki çocuklar, özel yetkili ağır ceza mahkemesinde yargılanıyorlar.. Biraz da anayasa değişikliği denilen komedi ile ilgilenmek gerekir.Sizin yazdıklarınızı Kemalettin Tuğcu da ancak bu kadar anlatabilmişti.
İvandenisoviç, nick’ine son derece uygun bir şekilde çok güzel savunuyorsun sol görüşleri. Haktan hukuktan güzel söz ediyorsun da… Senin sözünü ettiğin haksız yargılamalar; mendil satan, tarlalarda kazma sallayıp pamuk toplamaktan elleri o yaşta nasır bağlamış, ihtiyar ellerine dönmüş çocukları görmezden gelmemizi gerektirmiyor. Kemalettin Tuğcu da yazsa, Dostoyevski de yazsa onlar hakkında, fark etmez. Her yerde bir şekilde; günlük yaşamlarımızda ya da gazetelerde, TV programlarında, haber bültenlerinde bol bol görebiliriz sözünü ettiğim o çocukları. Tabii görmek istersek…
Okuduğunuzu anladığınızdan şüphem var!Benim, ideolojik bakışımın olduğunu da nereden çıkarttınız anlayamadım. Nik’im size ne çağrıştırdı bilemiyorum. Önemli de değil.Önemli olan, hayatın her daim içerisinde olan bu çocukların dramını, hangi yasalarla ya da hangi sosyal projelerle sona erdireceğimizdir..Yoksa “biz solcular” bu trajedileri sizlerden çok daha yoğun ve çarpıcı işlemesini biliriz..
Ivandenisovic, aslında aynı şeyleri savunduğumuz halde neden bu yazı sizde böylesi olumsuz duygular uyandırıyor, anlamış değilim. Tabii ki sadece üzülüp acımakla kalmamalı, yardım için somut birşeyler yapmalıyız o çocuklar için. Yapılacak bu şeylerden biri de onların görmezden gelinen acılarını görülebilir hale getirmek. Yazı da bu yollardan sadece biri… Yani bu acıları bir yazıda anlattım diye, diğer çözümlere kapalı olmam gerekmiyor. Çocukları hak ettikleri gibi bir yaşama bir adım olsun daha yaklaştırabilecek herşeye sonuna kadar varım ben!
Ama bir konuda özür dilerim sizden. İvandenisovic diye bir nick’inizin olması, sizin olaylara ideolojik yaklaştığınızı göstermez. Sanırım, yorumunuzda hissettiğim hafif küçümseme ifadesi yüzünden, böyle bir densizlikte bulundum. Kusura bakmayın.
çocuk isyan etmez diyorum evet etmez ama bu küçük insanlar eder diyorsun ediyorlarsa artık çocuk değillerdir diyorum hayır çocuk diyorsunilginçevet yaş olarak belli bir yaşam diliminin içindeler kabulüm ama bahsettiğimiz çocukluk kavramı bu olmasa gerekbence tespitlerin yanlış demagoji yapıyorsun
Ben sadece “Onlar herşeye rağmen yine de çocuk !” diyorum… Herkesin bizim gibi, doğdukları ortama bakmaksızın, çocuk olma hakları olduğunu vurgulamaya çalışıyorum yani. Onların elinden çocukluklarını almaya, bir yetişkinmiş gibi davranmalarını beklemeye hiçkimsenin, en çok da kendi anne babalarının hiç mi hiç hakkı olmadığını, o çocuklara böylesi acımasızca bir hayatı layık gören insanların anne baba olmaya hakkı olmadığını anlatıyorum.
Ayrıca bence sen de demagoji yapıyorsun sevgili Simulten. Neyi kastettiğimi son derece iyi bildiğin halde damarıma basmaya, kendimi savunmak zorunda kalmama neden oluyorsun çünkü. Bunu esprili kişiliğine bağlıyor, “Sağlıcakla kal!” diyorum.
Allah’ım, nasıl bir cümle bu böyle?! “Neyi kastettiğimi son derece iyi bildiğin halde damarıma basmaya, kendimi savunmak zorunda kalmama neden oluyorsun çünkü.”Cümlenin doğru şeklini yazmak zorundayım, yoksa bir daha bu siteye ne yazı, ne yorum gönderecek yüzüm kalmaz kimseye. Doğru şekli şu:”Neyi kastettiğimi son derece iyi bildiğin halde damarıma basmaya DEVAM EDİYOR, kendimi savunmak zorunda kalmama neden oluyorsun çünkü!”Oh be! İşte şimdi içim rahatladı!
iyi madem düzeltmeleri oynuyorsun yukarıda “sen de” ibaresini de düzelt ki tam olsunsende sende sende yalancısın mavilik
İlginç bir kişilik yapın var Simulten! Ben şaka yaptığını sanmıştım ama sen gerçekten de ciddiymişsin. Beni ilkokul yıllarıma götürdün. Laf yarışında altta kalmak istemiyor, ille de ben kazanacağım diye tutturup sözlerini hakarete kadar vardırabiliyorsun. Benim için sorun yok! Çocukları severim ben. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar…
hakaret mi yoo hakaret etmedim bu kadar övgü aldıktan sonra çocuksuyum espritüelim ilgincim ha sonra her yazılışında rumuzumun baş harfi büyük niye hakaret edeyim ki
ahkamımda ki yalancı kelimesi bknz tırnak içinde de bağlacı ile ilgili olarak verilmiş bir örnekti yani bu yalancı değilde pişman olabilirdi noktalama yok anlatım kıt dolayısıyla yanlış anlaşılıyorbinbir pişmanım mavilik hadi barışalım ama çocuklar onlar ne olacak boşver onları içses
Barıştık bile. ‘Sesler Sussa’ adlı yazıma yaptığın yorumda o güzel şiirle ve ondan da önemlisi şiirin yayınlandığı o siteyle tanışmama vesile oldun. Bu bile yeter barışmam için. Sanırım fazla alınganım. Ve her alıngan insan gibi espri denen şeyden hiç anlamıyorum.Ayrıca senin de benim gibi alıngan biri olmamana sevindim. Çocuk olarak nitelendirilmeyi bazıları hakaret gibi görüyorlar nedense çünkü. Oysa bence çocuk kalabilmek büyük bir erdemdir. Sevgiler…
demonte boya sandığı işine gireceğim bütün gülüşleri çalacağım dua edecek çocuklar bana sandık ipi kabusuna son feci modellemelerim var ergonomik dayanıklı ürünler
Ne enteresandır ki, çocukluğumda kalan mum boyaları özlerim bazen..Onlarla boyanan hiçbir resim tam olarak kapanmaz..Yarımyamalak boyadır..Ne komik..
neden özlersin neyi ima ediyorsun