c’est arrive pres de chez vous
“C’est Arrive Pres de Chez Vous” anlam olarak “Mahallenizde oldu” diye Türkçe’de karşılığını buluyor. Fakat filmin içeriğine en uygun çeviriyi İngilizce’ye çevrilirken buldu;”Man Bites Dog” yani;”Köpeği Isıran Adam” anlamı taşıyor. Burada, medyanın “köpeğin adamı ısırması” haber olmaz fakat “adamın köpeği ısırması” haber olur mantığıyla uyuşmaktadır.Film tüm zamanların en gerçekçi televizyon eleştirisini gerçekleştiren, çok fazla insanın ilgisini çeken hatta Fransız Studio dergisinin tüm zamanların 50 kült film listesine 15. sıradan girebilmiş küçük bütçeli öğrenci filmi.Film de;bir seri katil olan Ben (Benoit Poelvoorde)’in günlük yaşantısını anlatan üç öğrencinin izlenimleri üzerine kurulu. Ben’in sürekli yanında gezen, onun belgeselini çekmeyi amaçlayan Remy Belvaux,Andre Bonzel ve Vincent Tavier kendi isimleriyle rol alıyorlar. Film kurmaca-belgesel tekniğiyle ilerleyen, zaman zaman televizyon kurgusuyla sinema kurgusunun içiçe geçtiği, izleyene gerçeklik hissi verebiliyor.
Ben ve üç belgeselci
Üç belgeselcinin Ben’i tanıdıkça ona sempati duymaya başlamaları, hatta işlediği cinayetleri haklı görmeye başlamaları üzerine kurulu. Ben; arkadaşları tarafından sevilen, sosyal,s anata ilgi duyan, ailesi tarafından sevgi gören, entellektüel bir kişiliğe sahip.Ben’i tanıdıkça faşizan esprilerini bile komik bulmaya başlayan, onu benimseyen üçlü, onunla birlikte girdikleri bir evde toplu tecavüzün ardından korkunç bir cinayet işliyorlar. Film bu yönüyle,medyada şiddetin veya şiddet işleyen bireyin ele alınışı, kolayca içeriğin kaybolmasına, hatta bir noktadan sonra şiddetin maşrulaşmasına yol açabiliyor.90’ların başından beri ekranlarda,bir bakıma naklen olarak izlediğimiz savaşları, duygu sömürülerine dönüşen intihar eğilimlerini, milyonların gözü önünde evlenmeye çabalayan insanları, 24 saat boyunca röntgenlediğimiz hayatların zihinlerimizde yarattığı kirlilik, filme alınmış en sağlam medya eleştirilerinden birisi olan C’est Arrive Pres de Chez Vous ‘nun da esas hedefi olarak dikkati çekiyor.92 yılındaki Cannes Film Festivali ‘nde yarışma dışı gösterilmesine karşın SACD ödülünü kazanmış ve genç sinemaseverlerden oluşan Gençlik Jürisi‘nce de ödüle layık görülerek 2 ödül birden alabilmeyi başarmıştır.
