Uzun zamandır görmediğim iki eski kız arkadaşımla buluşmuştum dün akşam. Geceyi birimizin evinde bol dedikodulu pijama partisi yaparak geçirme planımızla yola çıkmıştık. Bursa maçı sebebiyle insan yağmış gibiydi sokaklar, caddeler, meydanlar. Uzak olan metro istasyonu ve kaçırdığımız otobüsten sonra, bir sonraki durağa yürümeye başladık insanlara çarpa çarpa. O kadar kalabalıktı ki çarpmamak mümkün değil. Buraya kadar herşey çok normal.Ancak Altıparmak’ta balıkçıların yanındaki durağa geldiğimizde 5 dakikalık bir beklemeden sonra farları gözümüzü alan bir araç yanaşıyor tam önümüze. Gözlerimize inanamıyoruz önce, bu büyük sarı bir taksi çünkü. Hani eski filmlerdekinden, kenarında siyah beyaz kutucuklu şerit olanlardan. Kocaman yuvarlak farı olanlardan… Kocaman bir direksiyonu, deri koltukları olan büyük sarı bir taksi.Ne olduğunu anlamadan içinde buluyoruz kendimizi. Şoförse şaşkınlığıma şaşkınlık katıyor. Çünkü sevgilim bu büyük sarı taksinin şoförü olmuş. Birden sıkışık olan trafik açılıyor ve yolda bizden başka kimse kalmıyor adeta. Son sürat boş, ışıklı, gösterişli yolda ilerleyeme başlıyoruz, bir yandan koyulaşan sohbetimizle. Torpidodan çıkardığı buz gibi biraları uzatıyor şoför. Koyulaşan sohbetimize tat katıyor, renk getiriyor biralar. Radyoda çıkan şarkıya eşlik etmeye başlıyoruz ardından 4 arkadaş, biralarımızı yudumlarken. Joni mitchell’den Big Yellow Taxi dinliyoruz. Perhaps perhaps perhaps… diye devam ediyoruz.Bol sohbetli, bol kahkahalı, eğlenceli bir yolculuk yapıyoruz,nereye gittiğimiz belli değil.Hangi boyuttayız belli değil.Biralarımızın son yudumunu içtikten sonra Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda buluyoruz kendimizi. Hayretler içerisinde, uzaklaşan büyük sarı taksiye bakıyoruz. Afallamış durumdayız. Yaşadığımız en iyi yolculuğun ardından evimize gitmek için günümüzün modern taksilerinden birine biniyoruz ve beşevlere doğru yol alıyoruz.İnanılmaz bir baş ağrısıyla gözlerimi açtığımda beyaz bir tavana bakıyordum. Mide ağrısından bahsetmiyorum bile. Gözlerimi ovuşturarak ayağa kalkınca hatırlıyorum herşeyi. Üzerinde sarı taksi olan mekana gittiğimizi. O sonuncusunu içmeyecektin Hurie.