Bumerang bir kısa film.Derdi büyük derken de kastedilen senaryo açısından ele aldığı mesele değil. Evet, ele aldığı mesele de öyle hergün başınıza gelebilecek, yenilir yutulur türden bir şey değil ama asıl dert olan kısım bu kısa filmin İzmir’de çekilmiş olması.

Selim'in erotik shop dükkanı fitilin ateşlendiği yer
Selim’in erotik shop dükkanı fitilin ateşlendiği yer

Büyük yapım şirketlerinin ucuz iş gücü dışında aklına gelmeyen ve o sebeple deneyimleri birkaç dizi, birkaç film ile sınırlı olan İzmir şehrimizde sinema ve tiyatro ile ilgilenmek bir lükstür.Bu sektörle uzak yakın ilişki içinde olan herkes kapağı istanbul’a atmanın yolunu arar, bulur da.İşte bu olumsuzlukların içinde İzmir’de bir kısa film çekileceğini duyunca çok heyecanlandım.Filmin senaryosu Ozan Akbaba‘ya ait. Aynı zamanda filmin müziklerini de yapan Akbaba, Dokuz Eylül Üniversitesi Yazarlık mezunu Müge Kıraner ile yönetmenlik koltuğunu da paylaşıyor.Facebooktaki sayfalarından takip edebildiğim kadarı ile özellikle sponsorluk anlamında epey bir sıkıntı çekti ekip, ama tüm doğru ve güzel işlerde olduğu gibi inançlı bir grup genç “sıkıntı bu işin şanındandır” diyerek herşeye göğüs gerdiler ve aldığım duyumlara göre filmin çekimleri bitti. Şu aralar muhtemelen post prodüksiyon aşamasında olmalılar.

Evet, Hassas :)
Evet, Hassas 🙂

Kısa film zaten önemli bir alan hele ki bu profesyonel bir anlayışla, İstanbul dışında, binlerce zorluğun içinde yapılıyorsa çok daha önemli.Oyuncu, kostüm, teknik malzeme, teknik malzemelerle haşır neşir olacak nitelikli teknik kadro, makyaj, ulaşım, prodüksiyon giderleri daha bir yığın başlık. Tüm bunlara katlanabilmek ve genel olarak gönüllük esasına göre çalışıp ortaya kaliteli bir iş çıkartabilmek de dolayısıyla her yiğidin harcı olamıyor. Ancak Bumerang’ın internete verilen fragmanı açıkçası ekibin ne kadar profesyonel olduğunu gösteriyor. Bu durumda yukarıda kısmen saydığım nedenlerden ötürü hakettikleri övgü de katlanarak artıyor.Keşke büyük yapım firmaları ve her filmlerinden milyon dolarları götüren büyük sanatçılarımız kısa film dünyasının önemini ve değerini kavrasa da biraz destek verebilse.Gelelim filmin hikayesine, kahramanımız Selim sıradan bir esnaftır fakat ekmeğini kazandığı iş kolu çok ta sıradan değildir. Bir erotik shop işleten Selim’in yurtdışından getirttiği pek çok ürün vardır. Fakat kader ağlarını örmüştür bir kere ve yurtdışından gelen kolilerden biri sevkiyat sırasında ege denizinin serin sularına bırakır kendini. Selim’in kolisi sırasıyla gümrük memurlarını, çömez polisleri ve pek çok insanı ziyaret edecek ve muhteviyatı ile bu güzide insanları oldukça komik durumlara sürükleyecektir.

Faik Üretmen, Filmin pek çok başarılı oyuncusundan biri
Faik Üretmen, Filmin pek çok başarılı oyuncusundan biri

Filmin sayfasından damıttığım bilgilere göre işin asıl süprizi tam da bu noktada başlıyor. Filmin adını koli yerine Bumerang koymalarının bir anlamı var tabi. Daha fazla bilgiye ulaşmak ta mümkün ama hem kendim hem de diğer kısa film severlerin seyir hakkı ve zevki için işin üzerine gitmedim.Ne diyelim, umarım ki İzmir Kısa ve Uzun Metrajlı filmlerin, tiyatro oyunlarının, sergilerin, konserlerin, dans gösterilerinin kısacası sanatın başkenti olur.Umarım ki İzmir’den atılan bu Bumerang tüm ülkeyi katedip daha güçlü, daha güzel ve daha zengin döner İzmir’e…Hem neden bir uzun metraj versiyonu olmasın ki.

Kargonun Laneti
Kargonun Laneti