Bu gece kendimi acayip derecede yanlız hissediyorum. Bir internet cafede bu saatte ne yaptığımı düşünüyorum.

Mesai saati çoktan geçti. güya geçen sene kaldığım muhasebe uygulamaları dersini, cd den çalışacaktım. Rafta duran Sweet november’i seyredip daha kötü bir ruh haline büründüm. Kafam daha çok karıştı. Sobadaki kömürün bitmesi ve bir topak daha atma gibi o kadarda önemli olmayan şeylerle ilgilenmek ve ders çalışmam gerekirken nelerle uğraşıyorum. Sınava bir aydan daha az kaldı. Şu dersi çalışmak bir türlü içimden gelmiyor ama dersi vermemde gerekiyor sanki bir dersten sınava gircem, daha çalışacak onca ders var, muhasebe dersi önümde bir set gibi duruyor. Gerçi matematiği severim. muhasebe daha garip geliyor, kasaya para girerken kasa alacaklanıyor, bilmem ne hesabı borçlanıyor, aktif pasif karakter , varlıklar = sermaye+ borçlar. Al işte yine kafam karıştı artık yaşlanıyorum galiba bundan 5 sene önceki gibi kafam basmıyor bunlara.

Belkide bi koltukta iki karpuz taşımadan kaynaklanıyor. yada geç kaldım okumak için. okulu bitirecemde, askerlik yapacamda, iş güç sahibi olacamda, evlenecemde, ölme eşşeğim ölme Hem çalışıp hem okumak bana göre değil galiba benim kapazitemi aşıyor.

Aslında zor değil ama ben nerde ne zaman neyi yapacağımı bir türlü öğrenemedim en büyük eksikliğimde bu zaten. Yumurta kapıya dayanmadan, son güne kalmadan herhangi bir işi yapamıyorum.

Liseden çıktığım gibi şehir değiştirdik. bir büyükşehirden alalade bir kasabaya geldik büyüdüğüm mahalle bile daha kalabalıktı burası bir garip yer. yerimde sayıyorum. Büyüdüğüm mahalleyi, okulumu, arkadaşlarımı, evimi, ulucaminin mistik havası koklamayı, altıparmakta yukarı aşağı volta atmayı, şetbaşında köpriden saatlerce akan suyu seyretmeyi, uludağın eteğinde mangal yapmayı, temenyerinde çimlerde uyumayı, hamama gitmeyi (gerçi burdada var ama orası başka) kısacası Bursayı ve çocukluğumu özledim.

Sigaramda bitti vaktimde. Uykum geldi 9,5 da iş yerini açacam bide Allah bana akıl fikir versin. Artık dersi sabah çalışmaya çalışırım. Off offff