İnternet’te ne yapıyoruz ya da global olarak internete ne katıyoruz? Bu soruyu muhtemelen internette bir şeyler yapmaya çalışan site sahipleri/proje üretenler ne de Türk internet kullanıcıları kendilerine yeterince sormuyorlar. Gerçi TechCruch & Webrazzi MeetUp’larından birinde neden global işler yapamadığımız üzerinde biraz durulmuştu ama bu etkinlikler, bu konu üzerinde düşünmeye hatta doğru adımlar atmaya çalışan girişimler olsalar dâhi yeterince geniş bir kitleye ulaşamıyorlar. Çünkü maalesef halen birçok network sahibi herşeyi biliyorlarmış gibi, bu etkinlikleri de “kendi aralarında takılıyorlar işte” yaklaşımıyla yorumluyorlar.
Türkiye’nin isminin global ölçekte internet işleriyle duyulmamasının sebebi genellikle global ekonomi karşısında güçsüz oluşmuza, yapılmaya çalışalan şeylerin sektörün gerisinde oluşuna, yatırımcılık kültürünün henüz yerleşmemiş olmasına, “internetimiz yavaş ağbi” konusuna ya da internet teknolojilerini yeterince takip etmeyişimize bağlanıyor. Elbette ki bunların hepsi birer sebep fakat daha birçok sebep var…

Misalen, biz Avrupa’da çalışma saatleri ile karşılaştırdığımızda en fazla çalışan milletlerden biriyiz. İnsanca yaşayabilmek için yasaya göre haftalık 45 saat, pratikte ortalama 60 saat çalışıyoruz. AB’ye üye ülkelere baktığımızda en çok çalışanlar ise 41.7 saatle Bulgarlar. Varın gerisini siz düşünün. Bu şartlar altında internete ayak uydurmamız, zaman ayırmamız, yeni şeyler keşfetmemiz hatta bir girişimin hayalini kurmamız mümkün değil. Bir de bunun yanına zaten bu ülkede yaşamanın bir cenderede olmak olduğunu ekleyin. Hayatı boyunca hayallerini gerçekleştirememiş insanların birbirlerine duyduğu, sebebini bilemedikleri nefret; başarılı olanları, farklı bir şeyler yapmaya çalışanları sanki bizzat kendi hayatını çalmış gibi görüp hasetle izleyen mutsuz insanlar, hiçbir şeyin ciddiye alınmadığı, alınsa bile akılda tutulmadığı, futbol hariç başka hiçbir başarının üzerinde konuşulmaya değer görülmediği; kötü haberlerin, felaketlerin iyi ne varsa silip süpürdüğü bir garip ortam. Toparla gel… Burada bir internet projesi yapacaksın, bunu insanlar kullanacak, beğenecek, övecek, destekleyecekler; sonra da bunu yapan insanlar global düşünmeye başlayacak. Bayağı zor. Kim internet’te en fazla vakit geçirenler? İşsizler ve öğrenciler. Onların da geneli, hem streslerini, kızgınlıklarını atmak hem de dalga peşindeler. Uzantısı ise herkesin şikayet ettiği YouTube yorumları… Bu şartlar altında yaşayan bir millete, cillop gibi, dünya standardında projeler yapsan ne olacak ki?Hele hele bizde bir de hiçbir şeyi beğenmeme alışkanlığı var. Buna, sorgulamadan yapıldığından dolayı “alışkanlık”tan başka bir şey diyemiyorum. Başarılı ne varsa, yerden yere vur, beğenme, burnunu kıvır, bok at… “Yapmışlar ama yalan lan o site…” Peki sen ne yapıyorsun? E, bok atıyorum ya işte. Hal böyleyken girişimci hikayelerini dinlediğimizde hep gözü kara kahramanlıklar, hayalperestliğe dair hikâyelere şahit oluyoruz. Bu hikâyeleri duyduktan sonra “Neden ben de böyle bir şey yapmıyorum/yapmadım” diye kendimize kızdığımız bile oluyor.
Geç oldu ama gelelim mevzunun özüne… Aralık ayının başında Google, geleneksel hale gelen Zeitgeist listesini yayımladı. Bu listede, dünya çapında en çok yükseliş gösteren arama kelimeleri listesinde “Sanalika” diye bir şey var. Sanalika, elbette ki pop müziğin ölümsüz efsanesi, birinci sıradaki Micheal Jackson‘ın ve sosyal ağ kumbaraları Facebook, Tuenti ve Twitter’ın ardından 5. sırada. Onu “new moon“, “lady gaga” ve “Windows 7” arama kelimeleri takip ediyor. Spor kategorisinde yine en çok yükseliş gösteren arama kelimeleri arasında spor ve bahis haber sitesi “Sahadan” yer alıyor.Arda Kutsal şüphesiz haber değeri taşıyan bu listeyi Webrazzi‘ye taşıdıktan sonra, çeşitli mecralarda Sanalika ile ilgili haberler ve tartışmalar oldu ve devam ediyor. Bunlara birkaç arama ile ulaşmak mümkün. Türk kullanıcıları da dâhil olmak üzere yorumların genelinde Sanalika’nın bu listede olmasının sebebinin, sitenin kullanıcılarının adres çubuğuna “www.sanalika.com” yazmak yerine Google’a “sanalika” yazarak siteye girmeleri olduğunu söylüyor. Aferim. Süper bir saptama yapmışsın. Başarı ya da sana göre başarı bile olmayan bu listede 5. sırada bulunma durumu tamamen tesadüf.Bir arkadaşımın projesi olduğundan dolayı arasıra gidip yerinde ziyaret ettiğim Sanalika’dan biraz bahsedeyim… Sanalika fikri ortaya çıktığında uzun süren bir isim düşünme süreci oldu. Bizzat ben de biraz önce bahsettiğim hiçbir şeyi beğenmeyen insan tavrıyla bulunan isme gülüp “Sanalika ne abi, olmaz o” deyip geçtim. Sanalika ismi kesinleşti. 2008 Ekim ayında “Sanalika” kelimesi Google’da aratıldığında tek bir sonuç gelmiyordu. Yani dünyada böyle bir kelime yoktu. Bunun kanıtını Google Insights ile şu adresten görebiliriz.

Projenin ortakları ve çalışanları vargüçleriyle, uzun süre uykularından fedakârlık ederek hayallerini gerçekleştirmeye çalıştılar. Site açıldı, o ufak tefek karakterler Sanalika’nın rengarenk caddelerinde dolaşmaya başladıklarında etkilenmiştim ama halen Sanalika’nın zoraki bir çaba olduğunu düşünüyordum. Ne zaman ki, o minik karakterlerin benim koca koca maketlerini görüp el ense çektim, o zaman harbiden Sanalika’nın varlığını kabul ettim ve bu çabaya inandım. Açıldığında sadece üç tane ekranı olan Sanalika’da şu an 3 farklı dünya, 12 tane ada, onlarca farklı ekran, 3 milyon kullanıcı bulunuyor. Şu an yurtdışından Sanalika’ya yatırım yapmak isteyen bir sürü şirket var. Ve henüz bu daha yolun başı. Birçok projenin 2-3 yılda gerçek potansiyeline ulaştığını göz önüne alındığında daha açılmasının üzerinden bir yıl geçmişken Google’ın da onayladığı bu istatistiksel başarıyı yakalayan Sanalika’nın, çok kısa bir süre sonra Facebook gibi sosyal ağlara entegrasyonu tamamlandığında ve İngilizce sürümü de açıldığında yakalayacağı ivmeyi tahmin etmek zor değil.Bu istatistiksel verileri incelerken dikkat edilmesi gereken asıl şey, kanımca, uydurulan ve inanılan bir ismin, ciddi bir emek harcanan bir projenin, bir yılda nasıl markaya dönüştüğüdür. Üstelik, her ne kadar bundan bahsetmekten hazzetmesem de, bu tamamen bir Türkiye işidir, bu ülkede yapılmıştır ve bizimdir.Şu an kaynağını bulamıyorum (bulabilen varsa memnun olurum), yaklaşık 7-8 ay önce okuduğum bir haberde, internette en fazla çöp bilgi üreten ülkeler listesi vardı. Bu listede Türkiye, Çin’in ardından ikinci sıradaydı. Şu adresten bakabileceğiniz bir habere göre de dünyada en fazla spam üreten ülkeler sıralamalasında da 6. sıradayız. Bu gibi istatistikler internetin bizim için ne olduğunu, bizim internette ne yaptığımızı ve ne şekilde tanındığımızı gösteriyor. Biz, Türkiye, internette en fazla çöp üreten dünya çapında ikinci ülkeyiz. Bu haberler yüzümüze çarpılırken, Sanalika gibi, Sahadan gibi, pageboss, grou.ps, fizy, put.io gibi işler de çıkarıyoruz ama elbette ki bunların başarılarının keyfini yaşamaktan, tadını çıkarmaktansa daha çok öyyyle temelsiz, salla gitsin eleştiriler yapmayı, sahiplenmektense dışlamayı, tebrik etmektense hasetle bakmayı tercih ediyoruz.Şahsen Sanalika’nın Google Zeitgeist ile onaylanan bu başarısını gurur verici buluyorum. Özgün ve yenilikçi işler yapmayı amaçlayan, bu amaçla çalışan, kim, ne derse desin inandığı şeyden vazgeçmeden bu yolda yürümeye devam eden tüm fikir sahiplerine, proje üreten ve yöneten insanlara da Sanalika’nın bir esin kaynağı olacağını umuyorum. Sanalika’yı sıfırdan bu noktaya taşıyan tüm ekibe ilham kaynağı oldukları için teşekkürler.