Bu fotoğraflar çok eskidi artık..Bana ne bana ne beni al, Onu alma.
Kadın erkeğe son derece açık cümleler kuruyor, direk gözlerinin içine bakıyordu.-Benim kadar gencini, güzelini, tahsilli ve başarılısını bulursan eğer, hemen evlen.Kendine güven içindeki zavallılığa inanamamıştım bir müddet. Neydi bu güvenli bünyedeki eksik kalmış önemli yüz?Erkek mevkii sahibi, maddi durumu iyi, idare edecek derecede yakışıklıydı..Ona dil dökerken kendini ayaklar altına aldıran kızcağız, O’ nun gözünde hangi yerdeydi acaba? Madem ki her türlü özelliğe ve güzelliğe sahipdi, neden bir erkek icin kendini kabul ettirme çabasina girmisti.Erkek neden tutkulu bir şekilde peşinden koşmuyor, göremeyeceğini bilse de kapısında beklemiyor, defalarca bıktırana kadar evlilik teklif etmiyordu..Çünkü alışıktı O, biri gelecek biri gidecekti.Son zamanlarda kızlar gerçekten vahim durumdalar, maddi açıdan iyi, mevkii sahibi bir erkekle evlenebilmek için kendilerini sokmadıkları hal kalmıyor, peki ya gurur, çok mu eskilerde kaldı.Aşk ise evlilik oyunuyla maskelenen basit bir gönül aldatmacası..İnsanlar son zamanlarda neden bu kadar çok boşanıyorlar ?Sonra magazin haberlerine daldı gözlerim, dansöz genç bir kadın, yaşlı bir armatörün teknesinde estetikli yüzüyle gülmeye çalışıyor. Diyor ki-Bu gemi hiç sallanmıyor, dalgalar vuruyor sabahları..Sallanan ruhsuz hayatlar, güzel bir tekneden daha fazla mide bulandırmıyor mu acaba ? Ya da artık dansözlük ruhların gizli mesleği mi oldu ?Sevgili kızlar, erkeğin milyarlarını, mevkiisini bir kalemde silemeyecekseniz, bu işlere hiç girişmeyin, gururlu olun biraz..Nazlı olun, kız kısmısı hala kız kısmısı..Aramızda kalsın ama ben de bu yazımla Ayşe Özyılmazer kadar kötü yazmaya başladım, piyasaya fazla takılmamak lazım, sanırım..Hiç kavga bilmez gülle yaprak,Hiç kıyar mı ağaca toprak,Bu kimin oyunu,İlk kim bozdu sonsuz uyumu.