Bu filmi ah bir geriye sarabilsem diye düsünüyorum da neyi farkli yapardim ? Tamolarak bulamiyorum. Benim kizim farkliydi. Ama hemen sizin akliniza getirildigigibi hasta degil, aksine çok saglikli bir farklilikti: Zeki, sirin, yakin amamesafeli.

5 yasindayken yuva onun tercih ettiginin disindaki yemekte israr edince, elindekisu bardagini yere döküp “ben bu yuvada su bile içmem artik” der ve o yuva ileiliskimize noktayi koyar ! Daha o zamanda çok kararli…

Ilkokul dönemini hatirlayinca hiçbir seye inancim kalmiyor. O kadar kolay birçocuktu ki. Sorunsuz. Her isini kendi yapmayi seçerdi. Seçtiklerinde hiç hataolmazdi.

Çok minikken kayak yarismalarina katilmak isteyince kayak ögretmenlerimiz idareettiler ve motivasyon olsun diye yarismalara soktular. O gün kendinden en az4 yas büyük çocuklarin hepsini geride birakip 1. oldu. Ve daha sonraki yarismalardada sonuç hep böyle idi. Daha o yaslarda (5-6-7) severek yaptiginda hirsli…

10 yasindayken tenis kulübüne gelen degerli bir antrenör 35 – 40 çocuk arasindan5 çocugu altyapi için seçti. Ceylan onlardan ilkiydi. O günden sonra 1999 –2000 yilina kadar her gün 2 saat ciddi anlamda tenis (pratik ve taktik) antrenmanlarinakatildi. Yasina göre süresi ve dozu artan antrenmanlara asla geç kalmadi, aksatmadi,öf yoruldum demedi. Hep güler yüzlü, hep sakaci ama hep ciddi idi. Disiplinliidi. Tenis antrenörünün dedigi gibi: Ceylan’la çalismak zevklidir.

Ilkokul bittigi yil diploma töreninde okul birincisi olmasinin yaninda, basarisive kisiligi ile ögretmeninin gözdesi oldugu için bütün çocuklar adina bir vedayazisi okuma görevi ona verildi. Ben de annesi olarak tamamen kizimin kisiligiile bütünlesen, aslinda onu çizen bir metin hazirladim. Tören sirasinda sonanda Ceylan’in okuyacagi metni baska bir çocuga verip, minik kizima –Ingilizcesidaha iyi diye– Ingilizce bir metin okumasini söylediler. Ögretmeni ne kadaryalvarsa da, tehdit ettiyse de, artik onu asla sevmeyecegini söylese de, okulbirincisi ilan edilmeyecegi söylense de Ceylan yerinden kalkmadi; ne kendineait olmayan ne de kendi yazisini okudu. Hakli olduguna inaniyorsa, dogru bildigindenasla vazgeçmezdi. Inatçi idi.

5. sinifta yabanci okul sinavlarina çevremde gördügüm diger çocuklardan çokfarkli hazirlandi; haftada 6 gün en az 2 saat antrenman, piyano dersleri, haftasonlari dershane. Hiç kendini sikmadan hazirlandigi bu sinavda bizim hepimizin,ailemizin kaderini siyah ve beyaz kadar degistiren “o okulu” kazaninca biz çoksevindik. Ceylan’in babasina “beni yalniz birakmayacaksiniz degil mi ?” diyesordu. Ailesi ile olmaya önem verirdi. Anneannemizin, babaannemizin Istanbul’dayasamalarina ragmen Antalya’daki evimizi kapatip bir hafta içerisinde Istanbul’atasindik.

Degisen bir sey yoktu. Okulumuz belli, kulübümüz ENKA oldu. Hazirlik, Orta1 ve 2 hep takdir aldi. Tenisteki arkadaslarina okuldaki basarisini söylemiyordu.(kulübün haberi olsa burs veriyorlardi) Okul arkadaslarina da asla tenis basarilarinianlatmiyordu, hatta ögretmenleri tenis oynadigini bile bilmiyorlardi, neredetenis sampiyonu oldugunu bilip devamsizligina tolerans göstersinler. (turnuvalarokulla sikça çatisiyordu.) Fazlasi ile alçakgönüllü ve öne çikmaktan hoslanmayanbir çocuktu …

Yazan: annesi Feryal KONUK , devami : CEYLANKONUK.COM