Brigen, gelmiş geçmiş en büyük bilimadamı olarak kabul ediliyordu. Evreni keşfeden anlamına gelen bir lakabı bile vardı. Tüm bu uzay zaman hesaplamaları, solucan delikleri, ışınlama teknolojileri, hepsi onun eseriydi. Pladeba halkı bugünkü teknolojik gelişimlerini Brigen ismindeki bu dehaya borçluydular. Brigen için evrenin çözülemeyecek hiçbir sırrı yoktu. Üstesinden gelinemeyecek hiçbir bilimsel sorunu kabul etmiyordu. En büyük hayali evrendeki diğer zeki canlılara ulaşabilmekti. Küçüklüğünden beri onu bilim adamı olmaya iten en büyük şey bu hayaldi. Işık hızına* yakın hızlarda gidebilen gemiler yapmış ve bu sayede hem zamanda ileriye yolculuğu gerçekleştirmiş, hem de yakın yıldız sistemlerine ulaşabilmişti. Fakat buralarda buldukları tahmin ettiği gibi kum ve kaya çölünden ibaretti.
Evren çok büyüktü. Sadece Pladeba’nın bulunduğu galakside 150 milyar yıldız vardı. Evrenin tamamı, 14 milyar ışıkyılı** çaplı bir alanda bunun gibi 150 milyar galaksiyi barındırıyordu. Oysa Brigen’in gemileri sadece 60 ışıkyılı uzaklıktaki yıldızlara gidebiliyordu. Tüm menzili bu kadardı. Evrenin keşfi için bu çok yetersizdi. Bu proje görevini tamamladı diye düşündü. Konseyle görüşüp rafa kaldırılmasını sağlayacaktı. Işık hızıyla erişilebilecek yerlere erişilmiş, keşfedilecekler keşfedilmişti. Işık hızıyla sürekli seyahat edebilecek kapasitede bir gemi ile uğraşmanın artık bir anlamı kalmamıştı. Çünkü milyonlarca yıl bir geminin içine tıkılıp kalmak istemiyordu. Milyonlarca yılın gemi içindeki bedeli sadece birkaç dakika olsa bile!
Son yıldızlararası yolculuğundan dönüşünde Pladeba’yı oldukça farklı buldu Brigen. Aradan tam 26 yıl geçmişti. Oysa sadece 4 saat ayrı kalmıştı Pladeba’dan. 4 saatin tamamını da yeni bulduğu bir gezegenin yörüngesinde harcamıştı. Pladebalılar için geçen 26 yılı Brigen sadece 4 saatlik kuş bakışı çöl manzarası için feda etmişti. Işık hızından nefret etmesine en çok bu sebep oldu. Mesafeleri katederken zamanda ileriye doğru yolculuk etmeyeceği bir teknoloji geliştirmesi şarttı. Bunun son yolculuğu olarak kalmasına karar verdi. Artık bu yöntemle yıldızlararası seyahat yapmayacaktı. Bu kadar değişikliği kaldıramazdı. Sabah evinden çıkıp, yaşadığı sıradan bir iş gününün ardından eve döndüğünde yıllar geçtiğini görmek onu fazlasıyla etkiliyordu. Evet, uzay seyahatleri Brigen için gerçekten de çok sıradandı. Bu sıradanlığı bozan tek şey ise, bir anda sıçradığı 26 yıldı.Kendisiyle başbaşa kalmak, biraz dinlenmek istiyordu. O yokken bilim durmamış, yıldızlararası projelerde pek bir değişim olmamasına rağmen Pladeba değişmişti. Yeni teknolojik oyuncaklar herkesi mutlu etmeye yetiyordu da artıyordu bile. Şu son sistem holografik sanal odalardan kurdurmuştu kendine. Pladeba’nın en güzel sahilinde günbatımını izlemeye doyamazdı ama kaybettiği 26 yılı çabucak telafi etmesi gerekiyordu. Tüm haberleri almalı, tüm gelişmeleri izlemeli ve bir an önce adapte olmalıydı. Geçmiş yolculuklarından alışkındı bu adaptasyon sürecine ama bu sefer ki uçurumun çok derin olduğunu hissetti. Konforlu sanal odasında geçirdiği bir kaç saatin ardından pek de haksız olmadığını anladı.Brigen’in dönüşü ilgi çekmemişti. Hatta kendisiyle ilgili hiçbir şey söylenmiyordu. Kimsenin de umrunda değildi. Doğal olarak unutulmuştu. Fakat bundan pek alınmadı. Elbette ki 26 yıl aradan sonra 4 saat önceki şaşalı günlerine geri dönemezdi. Brigen’ i asıl üzen şeyse Pladeba halkının bu haliydi. Teknolojik gelişmeler güzeldi fakat beraberinde yozlaşmayı getirmişti. Daha yüksek teknoloji gezegenin kaynaklarının daha hızlı tüketilmesine yol açmış, bu da halkı fakirleştirmişti. Oysa ki daha üç gün evvel kaynakların dengeli kullanımı konusunda bir konferans vermişti.Haberlerden canı sıkılan Brigen farklı kanallara geçmek istedikçe çevresindeki ortam da değişiyordu. Kendini bazen şiddetli bir kavganın ortasında, bazen de fantastik bir ormanda buluyordu. Gerçekten de sevmişti bu yeni holografik odasını. Tam o sırada oturduğu koltuk sinyal vermeye başladı. Bir çağrı alıyordu. Odanın arka köşesinde havada bir pencere açıldı ve Pladeba’nın en meşhur tartışma kanallarından birindeki programa davet ediliyordu. Kabul ederse o anda oturduğu yerden programa dahil olacaktı. Hemen kanalı değiştirdi ve tartışmayı izlemeye başladı. İçine bir heyecan dalgası yayılmıştı.Uzaylıların varlığı veya yokluğu konusundaki görüşlerini hararetle tartışan konukları dinlerken programa katılma davetini onayladı. Tartışmacılar bir yandan da gökyüzünde sıkça görülen şu tuhaf ışıkları konuşuyorlardı. Bazı görüntüler kaydedilmişti ve görgü tanıkları vardı. Bunların Pladeba’ya gelen uzaylıların gemileri olduğu iddia ediliyordu. Anlaşılan Brigen ortalıklarda yokken mistik uzaylı hikayeleri dilden dile yayılmıştı. Gülümsedi ve “kolaydı sanki” diye geçirdi içinden.Moderatörün şu anonsuyla birden kendini toparladı:M: Veee şimdide uzak yıldızlara çıktığı yolculuktan tam 26 yıl sonra geri dönen Bay Brigen’i aramızda görmekten mutluluk duyuyoruz.Oturduğu koltuğun görüntüsünün değiştiğini hisseden Brigen tüm izleyicilerin kendisine baktığını gördü. Az önce de aynı konumda bu tartışmayı izliyordu ama belli ki bu sefer stüdyonun içinde görünür hale gelmişti. Bir an kendi bulduğu ışınlama teknolojisini anımsadı ama bu çok farklı bir deneyimdi. Onun cihazları çok hantal ve pahalıydı. Kullanımı çok sınırlıydı. Bu ise tüm Pladeba’yı birbirine bağlayan müthiş bir ağ idi.M: Hoşgeldiniz Bay Brigen. Hala 26 yıl önceki gibisiniz :)B: Teşekkür ederim sanırım öyleyim :)M: Hazır uzaylılardan konu açılmışken ayağının tozuyla uzaydan yeni gelmiş birisine soralım dedik. Uzaylılar orada mı?Bu kadar çiğ bir giriş beklemiyordu açıkçası ama herkesi bilgilendirmek için buraya çıkmıştı ve bunu yapmalıydı.B: Hayır ben kimseyi göremedim :)M: Heh heh! Peki sizce uzaylılar gerçek mi?B: Tabi ki gerçekler. Biz ne kadar gerçeksek uzaylılar da o kadar gerçek. Aslına bakarsanız uzaylı olmak çok da şaşırtıcı bir şey değil. Herkesin uzayda olduğu bir evrende, esas uzaylı olmayan birileri var mı diye aramak gerekir.M: O halde uzaylıların şu gemileri hakkında neler diyeceksiniz? Pladeba’yı nasıl buldular?B: Yoo yoo, sanırım şu tuhaf ışıklardan bahsediyorsunuz. Onların uzaylıyla falan ilgisi yok. Bu işler o kadar basit değil.M: Neden ama siz bile çeyrek asır boyunca uzayda dolaştınız. Teknolojisi daha yüksek bir ırk bize ulaşamaz mı?B: Hayır, ben onlara ulaşmadan asla :)M: Ooo Bay Brigen hala çok iddialısınız bu konuda :)B: Evet ama sizin iletişim konusundaki iddianız yanında benimki önemsiz kalır. Aklınızda bulunsun uzaylıları bulduğumda ilk temas için sizi kullanacağım :))M: Hah hah çok sevinirim Bay Brigen çok teşekkür ederim görüşleriniz için tekrar hoşgeldiniz…Yoğun bir günün ardından yatağına uzanmış dinleniyordu. Bilgilendirmeden uzak, alaycı ve boş bir sohbete dahil olduğu için kendini tuhaf hissediyordu. Yeni bir Pladeba’ya merhaba demişti. Daha ukala, daha saldırgan, daha duygusuz, daha sefil bir Pladeba. Neler olmuştu bu gezegene böyle. Her şeyin derinliğini kaybedip yüzeyselleştiği, herkesin birbirinin altını oyduğu, sinsileştiği bir Pladeba. Zamanın akışından korktuğunu hissetti. Bir an önce alışmalı ve yeni projesini düşünmeliydi. Daha yapacak çok işi vardı. Işık hızı bile çok yetersiz diye geçirdi içinden gene. Evrenin uzak köşelerine bir anda sıçrayabileceği yepyeni bir proje başlatmalıydı. Bu düşünceler rüyalarına karışmaya başladığında çoktan uykuya dalmıştı…Dip Not:
*Saniyede 300 bin km.
**Işığın 1 yılda aldığı mesafe