—Karlı dağların eteklerinde yaşayan bir adam sevdim ben. Çağlayan bakışlı. Serin duruşlu. Yemyeşil ovaların, bereketli toprakların üzerinde yalnız yürürken görürdüm onu sıklıkla. Uzaktan bakardı bana. Hayalime dalardı. Ben rüzgarda dalgalanan saçlarımın arasından fark ederdim bakışlarını. O bunu bilmezdi.Bir gün gelip tuttu elimden, bırakmadı. Dudağımın kenarına bıraktığı öpücükle uyandım. Bayılıp kaldığımda, hep kollarında ayıldım. Güvendim. O yanımdayken hiçbir şey eskisinden daha kötü olmayacakmış gibi gelirdi. Ara sıra sıkardı elimi istemsiz. Sebebinin aklından geçirdiklerinde olduğunu bilir, ses etmezdim. İçtiği sigaranın dumanı dağılırken havaya, içinden geçenleri okumaya çalışır, yüzünü gözlerimle süzerdim. Biz en çok yağmurda yürümeyi severdik onunla. Mesafelerin kısaldığını hissederdim yanında. Bakışlarında bazen bir kıvılcım, bir mahşer: Sonum olsun isterdim. Onda mizanım çekilsin… “Ne varsa çekeceğim, ondan gelecek olanla raptolunayım” derdim.Bir gün alıp başını uzak diyarlara gitmeyi diledi. Rüzgarları kaldı geriye. O güvenimi aldı ve bir daha geri getirmedi. Bana bakarken yakaladığım bakışların hayali ile avunmam kaderime yazılıymış, okudum. Kokusunu unutmaması için bıraktığı kazaklara sarılıp yatması gerekirmiş insanın. Sesini unutmaması için kayıtlı ne varsa, gözü gibi koruması… Anıların tozuna bile saygıdan dokunamaması… Aklımda, bir yeni yıl gecesinin hiç bozulmamış bembeyaz örtüsü… Uzun ve iki yanı ağaçlıklı bir yolda yürürken konuştuklarımız… “Peri masalı gibi” demişti. Sahi, masaldı sanki bizimkisi. Sanki hiç gerçek olmamıştı. Ama gerçeğin ta kendisiydi.bu bir pilli patisözüdür!
yorumlar
Güzel yazı..
soğuk kış gününe ait fotoğraf olmasına rağmen, insanın içini ısıtan bir yazı..
unuttular mı verilen sözleri, en küçük gülüşe, en ufak jeste değinbüyük aşkların kalmaz adresi, biri gidip diğeri kaldığında.gençlik kadar günahkar değil mi, hiçbirşey kalmayacak kadar geçti mibüyük aşklar elem olur, biri gidip diğeri kaldığında.kal evinde, yaşlan bensizartık arama, sil benimektuplarımı yırt, ve kal oradayarın belki gelirsin gerijestleri, aşkın ve şefkatin, tıpkı sarhoş iki kuş gibibüyük aşkların kalmaz adresi, biri gidip diğeri kaldığında.üzülürler mi yaralayınca, bir sakarlığın ertesibüyük aşklar elem olur, biri gidip diğeri kaldığında.hüzünlü elvedalar, sihirden ziyadeolmayacak, bu bir oyunsamektuplarımı geri ver, ve kal oradayarın anlarsın belki*sözlerini unutmayacaklar, yazacaklar aynı adreslerebüyük aşklar hatırlanır, biri gidip diğeri kaldığında.
Anneme kalmaya ziyaretine gittiğimde, dönerken nevresimleri yıkamak istemiştim. Canım anacığım bırak kokun sinmiş yatakta bir kaç gece yatayım demişti. Hangimiz yapmıyoruz ki kimimiz kazak koklar, kimimiz yastığını baş koyar
Masalları gerçekleştirmek için varız bu dünyada, hele ki bu bir aşk masalı ise, yılbaşı karlarının üzerinde yürüyüp, onları uğrunda bozalabileceğimiz en güzel şey, kavuşmak.. “Ne varsa çekeceğim, ondan gelecek olanla raptolunayım” derdim.Raptolmak, ”Raptolunayım” hikayede okurken, kulağa ritm olarak güzel gelse de, doğru kullanılmış, gibi gözükmüyor ”raptolurum” denmesi ya da aynı anlam içeren başka bir kelime kullanılması gerekirdi..Yazar arkadaşımız iyi bir Orhan Kemal okuyucusu zannedersem..Zapturapt tan dolayı..
eşim askere gittiginde annesi tişörtünü yıkamadan dönene kadar saklamış ve koklamıştı.
harika yazı
su gibi… as usual!!!
fiil, cümle içinde “raptolurum” şeklinde geçseydi “raptolunayım” şeklinde düzeltirdim. izah edemediği bir pişmanlık içerisinde iken böyle yazılır çünkü…
Yusuf Hayaloğlu şiirleri tadında olmuş…
Bu yazıyı gücüm yetip, gözüm gördüğünce okuyacağım bu gün ve bu gece , sonra yarındönüp yine tekrarlayacağım
resimde yazı da süper:)
Onda mizanım çekilsin… “Ne varsa çekeceğim, ondan gelecek olanla raptolunayım” derdim.kısmı haricinde sıkıldım okurken. belki mesainin son anları itibarıyla okuduğum için de olabilir. biraz fazla melankolik değil mi?
mesai dışında oku istersen,iki iş bir arada olmuyor demek ki:)
AŞK…. (115422 Hit)Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsinOysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştıkSevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydıBir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştüBir sevişmek gelmiş bir daha gitmemiştiYoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuzSanki hiç olmamıştıOysa kalbim işte şuracıkta çarpıyorduŞurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullarŞurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyalarınÖyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmekKi Karakoy köprüsüne yağmur yağarkenBıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecektiÇünkü iki kişiydikOysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmayaBir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamızSeni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyorduİki kere öpeyim desem üçün boynu bükükYüzünün bitip vücudunun başladığı yerdeMemelerin vardı memelerin kahramandı sonraSonrası iyilik güzellik.CEMAL SÜREYA
bizden geçenler gibi bir düşünceye kapılmanızı anlamıyorum. hayatın son anına kadar geçmeyecek heycanlar var ve hiç bir evresinde artık yoruldum dedirtmeyen anlar.bu nedenle -biden geçenler- cümlesini üzerinize etiketlemeyin.-her ide kendi döngüsünde olgunlaşır– demiştik çok eski yorumlarımızın bir kaç çarpmışmasında.bu nedenle hafızada yer alan herşeyi silmek mümkün olmasada hafızada yer alanlarla yaşamak zorunda değiliz.bir zamanlar gözlerimizin altı mor değildi ve yakın yazıları çok iyi okuyabiliyorduk. bir zamanlar güneşli bir güne uyandığımız bir başka heyecan beliriyordu genlerimizde.değişen heycanın şekli rengi modeli olmadı. sadece biraz daha yavaş ilerlemeye başladı.bir gün bir yazıda mutfakta asılı duran bir önlük yazısını okuduğumda da aynı duyguları yaşamaıştım. bu yazıda da öyle oldu.ama acilen bu karamsarlıktan çıkmanızı aksi halde,egede bir üzüm bağına bakan evin bahçesinde tahta ve eski bir masada ellinde kalem kağıt yanıbaşında şarap bardağı ile duran beyaz elbilesi silüeti siyah renkler içinde canladıracağız.dönemsel bir boşluğun veya dolulugun hayatımıza neler kattığını bu katılımların aslında hayatımızdan neler götürdüğünü yaşadık biliyoruz.en mutlu günlerin bir hayat boyu hüzüne dönüşmesi makalelerinide biliyoruz.ancak biraz sonra yaşayağımız heycana set duramaz hiç bir geçmiş ve hiç bir geçmişin izleri.öyle güzellikler içinde şenşakrak delidolu kaygısız umarsız çılgınca yaşayamıyor olsakda kendi hayatımızda söz sahibi olmamız gerekçesi ile dur demeden duraklatmadan kendimizi bırakmamız gerekiyor.herhangi bir renk, herhangi bir ses, herhangi bir nesne bozmasın efenim keyiflerimizi.
DİLİ TUTUKNe zaman koyulsam yola,Bir adımım diğerinden ürkek,kaygılı.Nereye gideceğimi bilerek çıktığım yollardan,Geri dönüşlerde ya da ilk gördüğüm sapakta,Elini uzatanların tutup elinden,Yola devam edişlerde buluyorum kendimi.Kimine gülüp geçerken,Kimine ağlamalara doyamadığım hatıraların,Akıla düşüveren can yakmaların,Bugünler için biriktirilmiş hayallerin,Olanaksızlığında kaybolup giderken,Çok sevdiğim,Anlamını anlatmak için çırpındığım,Adamın adı bile silinip giderken..Ben gecenin gelişiyle,Tekrar ertesi gün hangi yola ,Hangi saçma,hangi gerekli bahanelerle ,Çıkacağımın planlarını yaparken,Uyumak istiyorum.Sevgili yüzünde saklı hayallerle buluşmak için,Uyuduğum rüyalarda,Kabusun içinde bulunca kendimi ,Uyumaktan vazgeçtiğim gecelere eşlik eder oldum.Ey sevgili!Senin aralık kapından esen tayfunun şiddetinden,Sarsılıyor kilitli kapım.Camlarım kırılacak sanıyorum.Nereye sığınacağımı bilemeden tanrıya sığınıp dualar ediyorum.Lütfen diye. “Lütfen dinsin bu rüzgar.”Sevgilinin kapısı aralık bütün aşklara,Oynaşmalara,sarılıp uyuduğu başkalaşmalara.İşte bu zorluyor evimin kapısını ,Şiddeti eziyor geçiyor evrendeki herşeyi.Biri vuruyor camıma, bakamıyorum korkudan.Canımı yakarsın, git buradan demeye bile dilim varmıyor.Şimdi yaralanmakla meşgulüm yeter artık.Ne bu rüzgara dayanacak kadar güçlü,Ne de sana bakacak kadar istekliyim ben.Bitsin sevda yolculuğu.Bu limana demirleyelim bir müddet.Yalnız kalmak endişesiyle kaybolup gitmektense,Gitgide gücünü kaybeden rüzgarın uğultusunda saklanalım biraz.Sen gözlerini üzerime diken adam.Gelecek vaadediyorsun bakışınla,Israrla kapımı vuruşunla,Küçücük düşlerinde büyütüyorsun biricik saydığın sevmemi.Oysa ne çok kabuk var görmediğin,Görme diye sustuğumu bilmeni istemediğim.Kısık gözlerinden yansıyan,Beni al isteğinden bi haber duruşumun zorladığı,Yara bere dolu bir yüreğin sahibiyim ben.Elini her uzattığında,Ilık bir İstanbul akşamının eşlik ettiği,Kelimelerini beslerken koca yüreğinle,Susmak istiyorum uzun uzun.Bırak suskunu olayım ben bu sevdanın.Kelimelerden yoruldum.FATMA FINDIK
önüne gelen yazıya şiir kopyalayanlara ayrı apayrı kıl oluyorum.kıl olmaktan öteye sinir oluyorum.sinir olmaktan öte miğdem bulanıyor.ne gerek var veya ne zevk alıyosunuz.varsa iki çift kelamınız yazın.ne halt yemeye kopyalarsınız şu şiirleri.yazıları kirletirsiniz anlamam ki.
paşam sakin ol ya kıl olmak kötüdür.mide bulanması başa bela.sinir olmak en çok seni ilgilendirir.dakka bi,r gol bir derler buna. yeni geldik bir şiir kopyaladık hepücüğü bu.germe kendini
sacre oğlum senin kıl olmana gerek yok ki kılsın bilahare anan tüy baban kıl.oldum olası kıldın.yanılgı sana gelince ağam paşam.yağ kamyonu devrildi e-5 talancılar ın koş.
KılTıraş oldun şimdiKim bilir ne kadar yandınAlkole değme sakınAcıtmasın canınıBaşka yolu var belkiAğrıyı dindirmeninHiç düşünmediğimizNarkoz etkisi yaratanSevişirken belkiYa da dokunurkenEn sevdiğimiz yereKim bilir ne kadar sonraFarkına varacağımızBir çözümü var illaHiç aklına gelmeyenIhlamurlaKedi otu karışımı olacakProblemin somut çözümüRuhlarda da sen ve benBir “kim” yasal çözüm olacağızHer derde deva…Git tıraş ol şimdiYanağında kıl kalmış
ne zevk alıyorsunuz diye soruyordun ya.belki bu şiirden alırsın kıllı üstad takunyası.
evet nolusun sacre:D Nie burdaki insanlar biras kendiyle ilgilenmiyo,umursamamaı öğrenmio…Okudun yazını yazdın yorumunu geeeçççç… Sen daha ne kurcalıosun. isteyen istediğini yazar çizeerrr.. ya walla komiksinizzz!!
geç geldim. umarım çok geç olmamıştır. bundan sonrasını postaneden iletişerek halleder misiniz? çok mersi.
hoşgeldin patim.ne demek tabiki depardon oldumu
oh
siyah önlüklü yıllarda kız çocuklarına kırmızı kurdela bağlanırdı bilirmisiniz.
neresine ? ben erken okumayı sökene takılan kırmızı kurdelayı bilirim. Birde gelinlerin beline baglananı.
aman tanrım şeker adamın laneti!bunun ardından üç harfli başka bi kelime gelebilir..
efenim baklava yemek ve ardından türk kahvesi içmek halen bizden geçmemiş.feci lezzetler arasında en önde gidiyor halen.sabah şu ahmet maranki hocayı izledim habertürkte.diyor ki; şekeri olanlar fasulyenın kabugunu kurutup haşlayıp suyunu içsin.çivi çiviyi söker mantıgını uygulamak lazım asıl. baklava yiyceksin.
bugün bütün gazetelerin hafta sonu eklerini okudum.reklamların arasında yazı yazmaya çalışmışlar. gazeteler reklamdan okunmayacak hale gelmiş.içerikler ise berbat.hafif.org da çıkan yazılar bile gazetelerin hafta sonu eklerinden daha keyif verici.aradaki fark ise; hafif.org yazarları 0005 usd+kdv ye yazıyor.gazetelerde yazanlar 5000 usd+kdv ye yazıyor.
dogrusun
Çok güzeldi.Yüreğime dokundu.Yüreğine sağlık.
oğlum ne diyorsun 5000 dolar filan? anlamadım ben!
beşbin dolar alanlardan daha iyi yazıyormuşuz:D
🙂
burada anlamadığım tek şey bu kadar duygu yüklü satırlardan sonra yazılanların ya hakaret ya da geyik olması..yazara saygısızlıktır kanımca..
Anlayacaksın viyolanist. O günler de gelecek.
dur şimdi. böyle diyerek karizmayı çizdirtme bize iki dakkada. 🙂