Ben feu,ellerimde yaralar olmasından hoşlanırım..Bugünlerde şanslıyım, ikisi sağ biri sol elimde olmak üzere toplam üç kabuksuz yaram var..Birtanesini diş macununun acı hissi vermesiyle farkettim. Bu sanırım doğanın bir lütfu. Öyle, şans eseri bir yaracık. Yaracık evet, ufak bişiy, ama sevimli..Diğer ikisi de işaret parmaklarımı mesken tutmuş. Bunları ben yaptım. Bilerek değil, hayır. Bir tuvalet kapısının sürgüsünü açmaya çalışırken oluverdi. Yavaş yavaş kanadılar. Kanama esnasını sevmiyorum.Yaralarımı sevmemein sebebi, örneğin botlarımı bağlarken kendilerini hatırlatabilmeleri. Aslında en çok diş macunu, sabun veya şampuan olunca yanıyorlar..Pek dikkat çekmiyolar, zaten görülmelerini de istemem. Eğer çok hoşlanmasaydım onlardan görülmeleri umrumda olmazdı. Kıskandığımdan değil de sanki başkaları görsün diye seviyomuşum onları gibi düşünürüm diye kendim için.Ama dikkatli baktığımda tam da eklem yerlerinde olduklarından, o gerilince oluşuveren çizgilerden biri gibi duruyorlar. Yalnızca biraz daha kırmızı.Kabuklu olmadıklarını belirtmiştim, izin vermem zaten..Yaralarımızı sevelim, gönül yaralarımızı da..Bizi anlamlandıran onlar gibi geliyor bana..