Hiç kuşkusuz, 60’ların gençliğinin kalbini çalan, “Love Me Do”adlı parçalarında Beatles üyelerine eşlik eden o büyülü armonikanın sesidir.Parça, tüm dünyada yıllarca fırtına gibi esip, yeni kuşaklara yepyeni bir yaşam tarzının kapılarını açar.Hem duygulu, hem de oynak bir havası vardır “Love me Do” nun; kabuğunu kırarak kurulu düzeni reddeden gençliğin milli marşı olmuştur adeta…Çok sevilmiştir; tıpkı, kendinden bir kuşak önceki neslin “Peg o’My Heart” ı sevdiği gibi…

1947-48’lerde “Peg o’My Heart” 20 milyon 45’lik satar.Parça, “Harmonicats” (Armonikedileri adlı bir trio tarafından seslendirilir. (tri’o italyanca 3’lü anlamında.)Üç kişilik bu grup, ağız armonikalarıyla harikalar yaratır, milyonlarca amerikalıyı bu enstrümanla büyüler.Bu öylesine güçlü bir büyüdür ki, herkes birer armonika satın alır ve bu küçük, parlak gümüş rengi oyuncağın içinde sesin saklı olduğu yeri keşfetmek için uğraşır durur.

“Love Me Do” ise çok daha üstüne çıkar bu rakamın. Ve o kadar popüler olur ki, Beatles’tan başka yüzlerce şarkıcı ve grup tarafından da seslendirilir, pop klasikleri arasına girer.Parçanın girişinde büyülü sesi çıkaran enstrümanın sırrı da böylece çözülür.Birçok şarkıcı ve grup, kadrosunda ağız armonikası çalmasını bilen bir müzisyen bulundurmaya başlar. Bu kişiler de, dünyanın en ucuz müzik aletini “solist enstrüman” yapmayı başarırlar.Temelde iki farklı ağız armonikası türü vardır:“Diatonik” (7 sesli) ve “Kromatik” (12 notalı dizi)…Diatonik olanlarda sadece 7 temel nota skalası bulunur. Kromatik olanlar ise, çok daha karmaşık ve çok daha pahalıdır.Ama, her armonika çalan, “armonikakedileri” nin çaldığı gibi çalamaz.Bu “kedi” lerden Jerry Murad, kromatik ile “lead” çalar; Don Les,bas armonika ile onlara eşlik eder ve Al Fiore ise “chord” armonika ile mucizeler yaratır.Ağız armonikalarına, “cep piyanosu”, “Fransız harbı”, “Mississippi saksafonu”, yalnızlığı ve hüznünden dolayı da “kalbin sesi” isimleri takılır.İlk tipleri, “aura”, “psallmelodikon”, “symphonium” ve “mundaeoline” olarak bilinir.

pipeolion- kornet ve borulu org sesi verebiliyor.
pipeolion- kornet ve borulu org sesi verebiliyor.

Ataları ise, titreşimlerle ses çıkarma esasına dayanan ilkel uygulamalar olan antik “ağız tamburası” (dişlerin arasına sıkıştırılarak çalınan küçük bir çalgı-Çene harbı) ve Çinliler’in “şeng”idir.Bunlarda hava, bir uca monte edilmiş metal plakaya üflenir, kamışın kalınlığı ve uzunluğuna göre havanın serbestçe yayılmasıyla da notalar oluşur. Plakanın üst tarafı törpülenip inceltildiğinde perde yükselir; alt tarafı törpülenirse ses perdesi düşer.Böylece, yan yana birkaç plaka nota dizilişine uygun olarak dizilirse, bir müzikal enstrüman ortaya çıkar.Armonikayı kimin keşfettiği konusu tartışmalıdır. Christian Friedrich Buschmann adlı Alman genç, 1820’de sadece üflenerek çalınan bir ağız armonikası olan kendi “aura”sını pazarlamaya başlar.”Harmonikalar, Harplar ve Ağır nefesliler” adlı bilimsel tezin yazarı Kim Field, Buschmann’ın, kendi kardeşine gönderdiği mektupta şöyle dediğini yazar:“Çok dikkate değer yeni bir enstrüman daha yaptım. Çapı 10 cm. Ancak pianissimodan kreşendoya kadar, klavyesiz, tam 21 nota değeri verebiliyor. Üstelik, notayı istenilen uzunlukta seslendirebiliyorsun.”

Christian Friedrich Buschmann
Christian Friedrich Buschmann

Zeki Almanlar ve Avusturyalılar, Buschmann’ın bu icadıyla birkaç yıl çenelerini yorarlar. Bu arada Joseph Richteradlı bir Bohemyalı, ağız armonikasını basitleştirir. Sir Charles Winston’da son şeklini verir.Bu armonikalar, biri üflemek diğeri çekmek için çift metal plakadan oluşur. Richter’in 10 delikli, 20 metal plakalı bu enstrümanı tam bir diatonik dizilişe sahiptir.Artık standart bir model doğmuştur.Ne var ki, 1857’de, Matthias Hohner adında biri, armonika dünyasında fırtına gibi esecek ve her şeyi değiştirecektir.Ne muciti ne de satıcısıdır ama, Matthias Hohner tam bir iş bitiricidir ve marka, onun sayesinde bu alanda “vazgeçilemeyenler” in arasına girer.

Hohner müzesi -Almanya
Hohner müzesi -Almanya

Hohner, Württemberg’in kasabası Trossingen’de yaşayan 21 yaşında bir saat tamircisidir.1850’de, mesleğinde hiçbir gelecek olmadığını görür ve teknolojiye ayak uydurma zamanının geldiğine inanır.O günlerde Trossingen’de gördüğü tek teknolojik ürün, çiftlik komşusu Christian Messner’in kasabadan getirdiği yeni enstrümandır.

hohner
hohner

Kurnaz Hohner, içindeki sese kulak verir ve yapacağını yapar; kendini Messner’in dükkanına davet ettirir ve ana dizayn ile üretim tekniğini kavradıktan sonra eve gelerek parçaları kendi kendine birleştirmeye başlar.Hohner, kısa sürede tüm rakiplerini geride bırakarak inanılmaz bir hızla üretime ve satışa geçer. Ürünün yanına porteler (5 çizgili nota defteri) ekleyerek piyasayı öyle bir kasıp kavurur ki, 1902’de öldüğünde, Hohner adı artık “armonika” adı ile eşanlamlı hale gelir.Şirketin ilerleyişi inanılmazdır. 1857’de Hohner’in “mutfağı”nda üretilen enstrüman sayısı 650 iken, 1913’te fabrikada çalışanların sayısı 3000’e, armonika üretimi ise 10 milyona ulaşmıştır. 1920’lerde Hohner yılda 25 milyon aarmonika üretir.Ciklet, pizza ve lastik ayakkabılardan sonra armonikalar da “vaad edilmiş toprak” larını Amerika kıtasında bulur. Hohner’in batıya yönelik ilk çekingen adımları büyük bir ilgiyle karşılanır.Öyle ki, 1880’lerde sadece Amerikan pazarı için üretim yapmasına ve fiyatları aşırı pahalı olmasına rağmen talebi karşılayamaz. İnsanların daha çok paraları ve geniş evleri olduğunda alabildikleri keman, banjo ve piyano bile, bir 10 sentliğe alabildikleri ağız armonikasının ardından gelir.

Sonraları, armonikayla çalınmış melodilerin Western filmlerinin bir teması haline gelmesi bir tesadüf değildir; o dönemin gerçeklerinin yansımasıdır. Çünkü, kovboyların, gezileri sırasında kendilerine eşlik edecek fazla bir şeyleri yoktur.Ama bu “cep piyanosu”, kendilerini en azından müzikal açıdan ifade etmelerine imkan sağlar.Kim Fİeld, bu kalıplaşmanın ardındaki gerçekleri araştırırken, bir “country” ustası olan ve 1988’de 89 yaşında ölene kadar “Nashville Grand Ole Opry” de çalan Herman Crook ile söyleşisinde şu yalın gerçeği öğrenir:“Armonikayla tüm yalnızlığınızı yansıtabilirsiniz.”
Kuşkusuz, yalnızlığın yanı sıra hüzün de vardır. Bu hüüzn, nedenleri değişik olsa da başka bir kitleyi çeker kendine…

Piyano, saksafon ya da klarnet alamayacak durumdaki milyonlarca zenci armonikaya yönelir ve en basit 10 delikli ve 20 kamışlı, aynı zamanda “Blues Harpı” da denen diatonik modelle kendi benzersiz bestelerini yapmaya başlarlar. Zenciler, kendilerine özgü bir beceriyle en imkansız notaların bile üstesinden gelirler ve o madeni çubuğu adeta yumuşatıp, notaları eğip bükerler.Armonikanın boyut, model ve biçimlerindeki sürekli bir değişiklik söz konusu olur ve inanılmazdır.

Rice Miller
Rice Miller

Mississippi doğumlu gezgin müzisyen Rice Miller, sanki kendi başına bir orkestra kurar; ağız armonikasını dudaklarına yerleştirir, diliyle arkasına ve ilerisine hafifçe vurarak melodiler çıkarır, gösterisini dans edip, el çırparak tamamlar.

Gus Cannon, Ashley Thomson ve Noah Lewis.
Gus Cannon, Ashley Thomson ve Noah Lewis.

Noah Lewis‘in ise, aynı zamanda biri ağzıyla diğeri burnuyla olmak üzere iki armonikayı birden çalabildiği söylenir.

Dylan
Dylan

Bob Dylan, gençlik döneminde armonikasını boyun askısında çalar.

Terry
Terry

16 yaşında kör olan Blues efsanesi Sonny Terry, “Beni hayata bağlayan şey armonikamdı.”der.Her gün değişen müzik gel-gitlerinde moda olmasa da, armonika, Amerikan müzik enstrümanları arasında kabul edilebilir bir yer ve statü kazanır.Lincoln, 1858’de Stephen Douglas’a karşı yürüttüğü senatörlük kampanyasında, kalabalığa karşı armonika sallayarak üstünlük sağlar. Armonikayı siyasi anlamda kullanmasının sebebi, halka “ben de sizdenim” mesajı vermekten başka bir şey değildir.Wilson, Coolidge ve Eisenhower da bir virtüöz ustalığında ağız armonikası çalmayı başarırlar.2. Dünya savaşı’na kadar gençlerin kurduğu armonika gruplarının sayısı hayli fazlalaşır.

little layd armonika
little layd armonika

Astronot Wally Schirra, 1965’te Gemini VI’da uzaya doğru yola çıktığında, iyi bir performans göstererek küçük bir Hohner modeli olan “Little Lady” ile ünlü Noel şarkısı “Jingle Bells”i çalarak dünyanın ötesinde ilk armonika konserini verir.Rock müziğin ve beraberinde elektrogitarın kitleleri etkisi altına aldığı günlerde, armonikanın zirvedeki yeri biraz sarsılır. Ama, yine de Stevie Wonder, Billy Joel ve Bruce Springsteen gibi bazı pop sanatçılarının, Beatles ve Aerosmith gibi grupların albümlerinde yerini korumaya devam eder.Bob Dylan, boyun askılı armonikası ve gitarıyla “Blowin’ in the Wind” i seslendirirken, gerçek bir virtüöz olan Belçika doğumlu caz ustası Jean “Toots” Thielemans da bir geceliğine 5000 dolar talep eder.

adler
adler

ABD’de “Virtüözlerin Virtüözü” kabul edilen Larry Adler, bir zamanlar Amerikan şov dünyasının en beğenilen ismidir. 47’de İngiltere’ye gider. 80’li yaşlarına kadar tüm dünyayı dolaşır, Kate Bush ve Sting’e eşlik eder.Adler, aynı zamanda senfoni orkestrasıyla solo yapan ilk armonisttir. (1939-Sydney Senfoni ile Vivaldi’nin La Minör keman konçertosunu çalar.)Adler, 41’de Eugene Ormandy ile Detroit Senfoni önünde yer alır. Şefin kulağına orkestranın akordu kendi armonikasına göre yapmasını söyleyince, maestro neredeyse düşüp bayılır. Çünkü şef, armonikayı akort etmenin imkansızlığını hiç düşünmemiştir.

Ahmet Balarısı Şener
Ahmet Balarısı Şener

Türkiye’de ise ağız armonikası virtüözü tektir. Ahmet “Balarısı” Şener.Şener, Klasik Batı Müziği ve Türk Müziği çalar. Amerika’da Twin Production şirketinden “Sultan’s Delight” adlı bir 45’lik çıkarır. bir çok yabancı müziksevere kendini sevdirmeyi başarır.Balarısı lakabı ise, müziğe ilk adım attığı yıllarda kurduğu grubun isminden gelir.

Ahmet Balarısı Şener'in çaldığı bir armonika türü harmonetta
Ahmet Balarısı Şener’in çaldığı bir armonika türü harmonetta