uzaktan uzağa iletişim. mektup, telgraf, telefon, e-posta, v.s. şeklinde uzanırken yakın zamanımızda akraba çıkma heyecanı ile takip ettiğimiz kızılderililerin kullandığı çok ilkel (-ki yaşadıkları dönem bunu gerektiriyor) basit iletişim; dumanla haberleşme.bir adaya hapsolduğunuzu düşünün. en kısa yoldan kurtulma şekli ateş yakmak ve duman sayesinde o yakınlardan geçen gemilerin yaktığınız ateşi doğal olarak sizi fark edip kurtarması.

şu modern çağımızda, iletişim ağının öncüsü olarak algılayabiliriz bu bulguyu. en yüksek tepelerde ve dağlarda yakılır. bu sayede görüş daha basit hale getirilir ve daha kısa zamanda mesaj yerine ulaşır. duman işareti duman battaniyesi ile yapılıp, rüzgara bırakılır. bu oluşum karşıdakinin dikkatini çekene kadar sık sık ve uzun olarak yapılır. Çünkü onlar sık sık dikkat çekme yada haber iletmek için duman işareti veriyorlardı, bugün deşifre edilebilecek standart işaretleri yoktur. Her kabile kendine ait sadece alıcıların tercüme ettiği duman işaretleri vardır.

genellikle bir duman bulutu “uyarı” anlamına gelir.iki duman bulutu ise “sorun çözüldü” şeklinde yorumlanır.üç duman bulutu bırakıldığında ise; “gerçekten çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.” yada ” büyük bir tehlike var” anlamını taşımaktadır.bu gün bile halen etkisini devam ettirmektedir bu yöntem. nasıl diye soracak olursanız eğer; cep telefonu derim. birbirine ne kadar uzak ama, yakından bakın bir.arkadaşınızla bir yerde buluşacaksınız. telefonunuzda kontur yok ne olacak. ilk başta anlaşıyorsunuz;- olm bak yarın şu saatte bir kere çaldırırsam geldim yerimdeyim bekliyorum, iki kere çaldırırsam gelmedim hala yoldayım, 3 kere çaldırırsam daha yola çıkmadım, hiç çaldıramazsam ve bana ulaşamazsan babam telefonu kırıp kıçıma monte etti hiç gelemicem artık anlamına geliyor tamam.:)hani akrabayız ya onlardan bir kalıntıdır belki cep telefonuna çağrı bırakıp, buluşma yerine gelip gelmediğini anlatmış olmak. yada seni düşünüyorum, aklımdasın, olm arasana lan, falan:)alın bir benzetme daha onlar yerli çadırda yaşıyorlar. bizim yerlilerimiz yörüklerimizde kıl çadırlarında yaşıyorlardı. bak az daha araştırma kızılderili çıkıyormuşum. e yörüğük ya

kendinize iyi bakın.