Bildiğiniz gibi bir süre önce Iraklı gazeteci Muntasar El Zeydi Bush’a ayakkabı atmıştı, bu olay gündemi bir süre meşgul etti ve şu sıralar yavaş yavaş gündemden düşmeye başladı ama izleri henüz yok oldu diyemeyiz elbette. İnternette onlarca oyun yapıldı, çok da tutuldu. Bunları bilmeyen yoktur ama ben olaya başka bir açıdan bakmaya çalışacağım. Bu zamana kadar bekledim çünkü bu işi iyi yapan köşe yazarlarından birisinin bu konuyu ele alacağını umuyordum ama genel itibariyle herkes işe başka taraflardan bakıyor olaya.Bilmiyorum acaba bu olayı hiç şu açıdan düşündünüz mü? Bütün bir İslam alemi olarak neredeyse bir ayakkabının arkasına sığındık. Öyle zavallı bir hale düşmüşüz ki atılan bir ayakkabıdan medet umar bir hale gelmişiz. Belki bundandır şu anda kardeşlerimiz Filistin’de zulme maruz kalırken bir şey yapamıyoruz. Ancak şu da var ki herkes bu durumu kınamasına rağmen kimse çıkıp da bir şey yapmıyor. Herkes işin kolayına kaçıyor bir yerde. Ben üzerime düşeni yaptım diye düşünüp vicdan azabı hissetmiyor. Şahsen şu anda ben de neden bir şeyler yapılmıyor diyorum, ben de işin kolayına kaçıyorum.Konuya dönersek merak ediyorum acaba Amerika’yı Irak’tan atsak bu kadar sevinir miydik? Ayrıca El Zeydi’nin kahraman ilan edilmesi o kadar abartıldı ki, bizim milletimiz hakkında bir şey bilmeyen birisi gelse geçmişimizde gurur duyacağımız bir şey olmadığını düşünür herhalde.Ancak şunu da unutamamak gerekir ki, Yunan işgali sırasında gazeteci Hasan Tahsin’in sıktığı mermi ne ise bu atılan ayakkabı da odur. Ama yine de 1.5 milyarlık İslam dünyasının en büyük düşmanlarından birine atılan bir ayakkabının arkasına sığınması, onunla övünmesi bana zor geldi. Bu olay hakkında yapılan övgüleri okur okumaz aklıma gelen buydu ve hala ayakkabıları fırlatırken bu düşünceler içerisindeyim.