Uzun zamandır bir yazı yazayım. Artık zamanı geldi. Yazayım yazayım, n’olur yazayım lan diye düşünüyorum. Ne yazsam acaba ne yazsam, bir karar gerisi versem başlasam gelir, zaten yarısıdır başlamak başarmak inanmak gibisinden kelimeler, cümlemsiler kafamı meşkul ede dursun, döner başlıklı kız ormanın derinliklerinde ilerlemeye başlamış. Orman sessiz ve ürkütücüymüş. Korkusunu şarkı söyleyerek yenmeye çalışan oynar başlıklı kızın ağzında, “haydi lilililililililili yar” adlı süpersonik şarkı varmış. Bir yandan şarkıyı söylüyor, diğer yandan acaba bi “li” eksik mi söyledim lan diye düşünüyormuş. Sonra “bas gaza yavrum bas gaza” adlı koptik şarkıyı söylersem, hem gaza gelir daha hızlı giderim, hemi de hemhüm diye düşünmüş.

Derken çalıların arasından bir ses duymuş. Yola birden mavi renkli, beyaz şapkalı, küçük bir yaratık fırlamış. Çok başlıklı kız korkusundan az kalsın elindeki cep telefonunu düşürüyormuş. Cep telefonu adeta düşeyazmış, bambaşlıklı kız ise korkudan sıçayazmış. Fakat bu yaratık hiç de öyle düşmanca görünmüyormuş. “Nereye böyle şeker?” diye sormuş yaratık. “ Bayi toplantısına gidiyorum” demiş hepbaşlıklı kız. “Fakat sen kim olasın, kimsin ki, amaaaan sen kimsin?” diye sorabilmiş en sonunda.” Ben, riyakar şirinim” demiş yaratık. “Bizim köy az ileride, adı Çımıklar Köyü. Kötü kalpli Gargamel peşimdeydi. Ona izimi kaybettirmeye çalışıyordum. Arkadaşlarım overlokçu şirin, nohutlu şirin ve ay ne şirini bulmalıyım. Bana yardım etmelisin.” diye eklemiş. ” Çok da zkimdeydi.” diye cevaplamış hiçbaşlıklı kız. “Hem benim yapacak çok önemli işlerim var, hem de ismin pek güven vermedi bana, ne yalan söyleyeyim.” diye eklemiş ve riyakar şirine tekme atıp, yoluna devam etmiş. Az gitmiş, uz gitmiş.(-uz ne lan?). Gide gide bir söğüde dayanmış dayanmış. O söğüdün allarına boyanmış, gelin boyanmış. O kadar yürümüş o kadar yürümüş ki, inanmazsın o kadar yani. Tabi sonunda karnı guruldamaya başlamış. Midesinin isyan sesi, sessiz ormanda yankılana dursun, bizimkisi (-kim? -başlıklı olan işte) “Ben o kadar dirençli, o kadar kuvvetliyim ki açlıkla mı baş edemeyeceğim” deyü kendisini gazlıyormuş.Fakat bir süre sonra dayanacak gücü kalmamış ve önce akbilini, sonra cep telefonunu yemiş. Biraz daha yol aldıktan sonra, yedi tane cüceye rastlamış. Hemen onların yanına gidip, “Hey, siz 7 cüceler olmalısınız. Pambuh nerede?” diye sormuş. İçlerinden biri ön takımlarını tutarak ” Ahaa, bak burada, gördün mü?” diye sinirli bir şekilde yanıtlamış soruyu. “Sen ‘Öfkeli’ olmalısın” demiş kimyasal başlıklı kız. ” Ne Öfkeli’si be. Ben kaleciyim. Bunlar da sağ oyun kurucu, sol oyun kurucu, orta oyun kurucu, sağ kanat oyuncusu, sol kanat oyuncusu ve pivot. Biz hentbol takımıyız.” deyip, elindeki topu orta oyun kurucuya atmış. O da dönüp, topu solak olan pivota sallamış. Pivot da başlıklının alnının ortasına yapıştırmış topu. Daha sonra yedisi birden çil yavrusu gibi dağılmışlar. (-abi? -ne var? -bu çil yavrusu mevzusundan süper geyik çıkar, biliyorsun değil mi? -ya düşündüm ama gelmedi aklıma bir şey -bence kaçırma bu şansı. -sen söyle hadi. -#!*? – sigigit len.)

Alnının çatısına çok şiddetli bir darbe alan başlıklı, olduğu yere yığılmış. Bayılmış bayılmış. Hem yığılmış, hem bayılmış. Yani bayılınca yığılması kaçınılmaz olmuş. Kurt da oradan geçeyazıyormuş. (-o ne lan? -geçeyazmak, bence süper.) Bir bakmış taze et. Hem de savunmasız, yerde öylece yatıyor. ” Teeeey mına koim, şansa bak.” demiş kurt. “Bunun bir babaannesi olmalı. Adresi öğrenip oraya giderek önce onu yemeliyim aslında elimdeki tekste göre. Ama ne uğraşacağım oğlum. Yiyeyim bunu gitsin işte.” diye eklemiş. Ardından “kıs kıs kıs” diye gülüp, oracıkta yiyivermiş spam başlıklı kızı. Ya ne olacağıdııı ya..! Daha sonra bir göt gürültüsü duyulmuş. Ossuran kurttan başkası değilmiş. Başlıklıyı o kadar hızlı yemiş ki gaz yapmış tabi. Bu durumdan en çok etkilenenlerden biri ise gökten elma atan adam imiş. Kurt nasıl fena ossurduysa artık, adamcağız masalın sonunda atması gereken elmaları atamamış. Çırağı, gökten elma atan adamı baygın halde bulmuş. Bu duruma çok kızıp, aşağıya eline ne geçirdiyse atmış.Gökten iki sandalye, bir mutfak robotu, üç şarj edilebilir pil düşmüş. Biri anlatanın, biri kurdun, diğerleri de dinleyenlerin başına…!