Bilmedikleri herşeyin sensizlikten olduğuydu. Ne kadar bastırmaya çalışırsam,kalbimi bir o kadar acıtan şu sensizlikten..İnkarımdan, kaçışımdan, kaçıp kaçıp yakalanışımdan.Her yakalandığımda geri geleceğimi bile bile kurtulmaya çalışmamdan..Yorgundum.Senin için bir oyuncak, bir gölgeden ibaret olduğumu anladığımda ardıma bakmadan çekip gitmeliydim. Utandığım kadar gitseydim hiç olmazdım zaten.!Yapamadım. Git gellerle, feveranlarla baştan yarattım kendimi. Ama bu yeni beni sevmedim hiç,sevemedim.Sonra bu sefer tamam dedim,yeter artık ettiği mabedine ruhumun. Kalan iki tuğla bari dursun orada. Yeniden örerim ben ilmek ilmek duvarlarını o mabedin harcına senden kalan iyi kötü herşeyi karıp. Kalkmayı en iyi çok düşen bilir nasılsa..Vazgeçtim, soğudum, buz tuttum zannettim, seni beynimden, içimden çıkarıp atarım zannettim..Başka bir bedene başka bir kalbe geçirdim tırnaklarımı ölesiye bir hırsla, ölesiye bir yardım çığlığıyla. İlk başlarda işe de yaradı üstelik. Aynı heyecanlar, aynı bildik oyunlar..Ama bir gün,aylar sonra bir cuma sabahı, seni rüyamda görüpte heyecandan! uyandığım bir cuma sabahı, kafamı çevirip tırnaklarımın iziyle mutlu olan ama kanayan tırnaklarımı farketmeyen bir silüet gördüğümde her yer, herşey darmadağın oldu. Fırtınalar patladı, depremler oldu, yangınlar çıktı ,toz duman oldu, zaman durdu.. Ne acı ne üzüntü ne gözyaşı ne de başka birşey. Hiçbirşey hissedemeyecek kadar yıkıldım. Becerememiştim…..Şimdi gülümsüyorum sen hala beynimde çekiç darbeleri indirirken tutunduğum camdan hayallere…