beyin çok acaip be
beyin çok acaip be

hepimizin kafatasının çevrelediği muhteşem bir organ var. bunun nasıl bir şey olduğunu genellikle bilmiyoruz, çoğu zaman da unutuyoruz.hatırlatma olsun diye şöyle bir “neler neler yapabiliyor aslında” diye bakıverelim.örneğin, görüntüyü ters-yüz eden gözlükler takarak gezmeye başladığımızda, 2-3 gün içinde beynimiz görüntüyü tekrardan düz göstermeye başlıyor.uyaranlardan [renk, ses, koku vs] yeterince uzun süre uzak kaldığımızda, bunlara tekrar maruz kalmak beynimizin içinde bir festival havası estiriyor. renkler çok parlak, sesler çok yüksek, kokular boğucu olabiliyor.bazen beyinde “kısa devre” oluyor ve beynin bir alanının işine, diğer tarafları da karışıyor. örneğin “do” notasını duyunca görüşü mavileşen, “5” sayısını ne renkle yazılı olursa olsun kırmızı gören, matematik denklemleri mekan algısıyla birleştiren insanlar var.acının beynimizin hangi bölgesinde ortaya çıktığını fMRI teknolojisi sayesinde gerçek zamanlı olarak görüp, bunun üzerine konsantre olduğumuzda acıyı dindirmemiz mümkün olabiliyor.plasebo etkisi zaten başlı başına bir fenomen. en ilginç deneylerinden biri ise, deneğin acıya maruz bırakılıp daha sonra acının morfin vasıtasıyla dindirildiği birkaç günden sonra, yeniden acıya maruz bırakılan deneğe bu sefer morfin yerine tuzlu su enjekte edildiğinde, tuzlu suyun acıyı geçirmesi, ertesi gün tuzlu suyun içine morfini bloke eden nalokson maddesi eklendiğinde ise acının hiç bir şekilde geçmediğini gösteriyor.evrenin, dünyanın, insanların ve herangi bir varlığın evrimindeki olay akışı ve desenler beynimizin içinde de doğumumuzdan itibaren yaşanıyor.brezilya’da piraha kabilesi, hiç ihtiyaç duymadığı için, matematik/sayılar ve zaman kavramı geliştirmemiş.geçmişi “ileri”de, geleceği ise “geri”de olarak düşünen aymara kabilesi, dillerini de bu yönde geliştirmiş.böyle bişey var kafamızda. ıvır zıvırla uğraşacağımıza bunu adam etmeye çalışmak iyi bir fikir olabilir.