Resim:Mendenez BEŞ DAKİKALIK KISA FİLM ÖYKÜ ÖZETİYazan:Buklet
Serkan bey,kırk yaşlarında bir erkek çocuk babası ve özel bir şirkette çalışan mimardır.Aynı zamanda,çok kitap okuyan ve evinde bulunmaz bir kütüphaneye sahiptir. Şirket Bina Çıkışı:Serkan bey,saat altı sularında iş arkadaşı Hilmi bey ile şirket binasından çıkar,cadde boyunca beraber yürür.Cadde üzerinde büyük bir kitap mağazasına girerler.
Kitap Mağazası:Mağazada kitapları inceleyerek dolaşırlar.Serkan bey,bir iki kitap alarak mağazadan çıkarlar.
Mağaza Çıkışı:Serkan ve Hilmi bey,mağazadan çıkar iken,önlerinde bir genç,bir elinde cep telefonu ile konuşurken,diğer elinde sigarasını tüttürmektedir. Gencin saçları dik dik jölelenmiş,yırtık kotuyla ve üzerine taktığı zincirli kolyeler ile sanki punkçuları andırmaktadır.Etrafında aynı görünümlü gençlerde onu beklemektedir.
Serkan bey,gençleri gösterir.Serkan bey,”Görüyor musun,gençlerimiz gittikçe yozlaşıyor.”Hilmi bey,”Teknoloji ve özenti” der.Serkan bey,”Hayır,bütün bunlar çok kitap okumadıkları için” der ve yürümeye devam ederler. Serkan Beyin Evi:Serkan bey,evine gelmiştir.Giriş kapısını kapatır.Kütüphanesinin bulunduğu odasına gider.Üç tarafı kitaplıklar ile çevrili kütüphanesinde aldığı kitapları rafa yerleştirir.Odadan çıkar ve oğlunun odasına doğru yönelir.Oda kapısını açar.Dokuz yaşındaki Mehmet,yerde arabaları ile oynamaktadır.
Serkan bey,”Merhaba oğlum” der.Mehmet,”Merhaba babacığım” der ve oynamaya devam eder.Oğlunu seyreden baba,birden bir soru yöneltir.Serkan bey,”Oğlum kitap okumayı seviyor musun?”Mehmet,babasına bakarak,”Annem senin kütüphanene dokunmamı istemiyor…Odana bile sokmuyor ki” der.Serkan bey,arkasını döner ve kütüphanesine tekrar gider.Raflara göz gezdirir ve oğlunun okuyabileceği bir kitabı eline alır.Serkan bey,elinde bir kitap ile tekrar oğlunun odasına gelir.Serkan bey,”Okumak İster misin?” der ve elindeki kitabı oğluna uzatır.Mehmet,yerden kalkar ve kendisine uzatılan kitabı sevinçle alır.Mehmet,”Teşekkür ederim babacığım” der ve yatağına uzanarak kitabı hemen okumaya başlar.Serkan bey, bir süre oğlunun kitap okuyuşunu seyreder. Tatlı bir tebessüm ile oda kapısını kapatır. SON
Değerli yorumlarınıza açığım……Diğer bir örnek öyküm…………..Okuma alışkanlığı bakınız…………..
yorumlar
bu diyalog çok ürkünç olmuş. ürperdim.
🙂
önerim, edip ile yazar arasındaki farkta. üstelik, üstteki alıntı ile başkan karısı olabilirsin ama güzel yazabilmek başka. sen keşif yazıları yaz. şiir de gönderme. biraz otokritize et kendini, varsa öyle birşey. bir kelimeyi yanlış biliyorsan, on takla atmadan, sana doğrusunu bildirenlere teşekkür et ve öyle bırak vsortam sanal diye olmadığın olamıyorsun maalesef.önerim budur. profili açınca hatırladım yorum yazdığımı.ben çok mu bokum da böyle beylik ahkam kesiyorum ;değilim, ama edebi yazıyla tapon yazıyı ayırabilmek için işin(estetik olana özlem) az biraz içinde olmak yeter.
ayrıca beşparaetmez ‘uçurumlar’ yazıma yaptığın ahkam yazının tek kelimesini dahi anlamamış olduğuna delalet. anlamadığın şeyin altına ahkam kesme. bir diğer önerimdir naçizane. ki naçizane demek lafın gelişi. önemsizliği kelimelerde zaten.
ayrıca kendi yazını tutmanın ne sana ne kimseye bir faydası var. (anlatım bozukluğu) faydası yok mânâsı da yok. kendince tuttun ki gönderdin değil mi?
birincisi ciddiyim. olmasam ne diye kin besleyen ve nefret eden konumuna düşeyim?(düşme, alçalma anlamı taşımamakta)ikincisi; sürekli onaylanırsanız, nasıl hedeflediğiniz noktaya ulaşabilirsiniz? oscar wilde Whenever people agree with me I always feel I must be wrong demiş. herkes benimle aynı fikirde olduğunda, yanlış düşündüğümü hissederim. diye çevirdim.üçüncüsü, husumet yada saldırı addettiğiniz şey aslında, nazarımdaki menfi izlenimlerin çokluğu olmasın?dört; dikkat ettiysen şiir yazma demedim. gönderme dedim. bu bir emir falan da değildi. olamaz zaten sanal ortamdayız saçma olurdu. öneri olduğu her halinden belli. emir kipi olsa ne yazar.yalnızca ve kısaca şiirlerinden nefret ettiğimi söylemem, onların kötü olduklarını söylememden daha büyük bir kabalık olurdu. ama siz buna alışmışsınız. uçlardan uçlara. ya seversin ya nefret edersin. halbuki kanaatimce doğrusu bu değil. gri alan, daha insani olan alan, gerçekte dostça olup düşmanca gözükme kadersizliği ve zorunluluğu içindeki alan daha geniş ve daha doğurgandır.hak ve duyguları linç meselesini yazarkenki asabiyetinize veriyorum. ben sadece eleştirdim. duyguları linç edecek olan kişi sizden başkası değil. onları azar azar ama daimi olarak öldürmezseniz aynı duygularla aynı fikirlere ulaşır farklı kelimelerle aynı şeyi yazar durursunuz.”Şiiir’in anlamı= duyguları ifade etme biçimidir. ” öyleyse dil nedir?tanrı sizi ‘ciddi’ bildiklerinizden korusun.
eline sağlık harikasın yine
Buklet güzel olmuş ama sanki ama bişeyler var…yanlış anlaşılmak istemem ama bu tarz hikayeler bana lisedeyken hani bize ders vermek için anlatılan hikayeler var ya onlara benziyor sanki. dediğim gibi yanlış anlaşılmak istemiyorum yaptığını basitte görmüyorum, güzel ama böyle biraz daha doğal diyaloglar kullanılabilirdi…bir yandan da yalın bir Türkçe kullanmışsın , hoş doğrusu.