bildirgec.org

BENİMLE OYNAR MISIN?

admin | 03 December 2009 16:24

www.delinetciler.net/forum/oyuncak-dunyasi/68...
www.delinetciler.net/forum/oyuncak-dunyasi/68…

En sevdiğim oyun “evcilik” olmasaydı, belki tadına varabilecektim sokakta oynanan oyunların. Kendi içime yolculuklarım ta o zamanlarda başladı. Hiç ip atlamadım mahalledeki kızlarla. Voleybol, yakar top nasıl oynanır bilmem. Hiç koşup kan ter içinde kalmadım hemen yanımızdaki boş arsada. Çin-çan, yağ satarım, aç kapıyı bezirgân başı, saklambaç, körebe… Dâhil olmadım hiçbir zaman hiç birine…Bebeklerim vardı benim, oyuncak bebeklerim…İlk bebeğimi Hollanda’dan izine gelen dayım getirmişti. El kadar bir şey. Sarı ama keçe kadar sert saçları vardı. Israrla taramaya çalıştıkça tutam tutam kopuşunu izlerdim. Oturup kalkmaktan ve ağlamaktan aciz bir Hollanda bebeği. Adı bile yoktu. Tekti çünkü. İlkokul birinci sınıfı pekiyi karne ile geçince kocaman ağlayan bir bebeği hak etmiştim. Diğerinin tersine bu, esmer güzeliydi. Lakin şapkasını çıkardığımda kel kafasıyla karşılaşmak sinirimi bozardı. Çünkü oyuncak firması saçtan kâr edebilmek için yalnız kulaklarının üst kısmına saç ekmişti.İşte bu, tüm çocukluğumu avutan iki bebek.

www.delinetciler.net/forum/oyuncak-dunyasi/68...
www.delinetciler.net/forum/oyuncak-dunyasi/68…

Kardeşim daha şanslıydı erkek olduğu için. Sokaktan gazoz kapağı toplayıp bin türlü oyun icat etme potansiyeline sahipti. Bir de misketler vardı, rengârenk. Bu misketlerin beraberinde getirdiği ütülme kavgaları. Babam tarafından itina ile yuvarlanmış bir telin araba modeline dönüşümünü hiçbir evrim teorisi açıklayamazdı. Sonra bir akım, tüm oğlan çocuk babaları tel yuvarlama derdinde. Aynı teker modelinin bir de tahta ile yapılanı vardı ki ne giderdi ne devrilmeden dururdu. Tellerin üstüne bağlanmış uzun bir çubuk çek dur… Asla gelmez çektiğin yere.

kadinsak.com/nedir/orgu-oyuncak
kadinsak.com/nedir/orgu-oyuncak

Anneler, kız çocuklarına bezden bebek dikerdi tüm maharetlerini ortaya dökerek. Saçlar bilhassa söküntü iplerden yapılırdı ki gür ve dalgası olsun diye. Kaşlar gözler işlenirdi ekseriyetle tülbentten ya da patiskadan hazırlanmış yüzlere. Hortlak gibi bakardı bebeklerimiz, beyaz yüzleri ve yuvasından fırlarcasına işlenmiş gözlerle.Bir de annelere düşen diğer iş pazardan alınmış en adi sert plastikten mamul bebekleri giydirme göreviydi çünkü ucuz olsun diye genelde çıplak satılırdı bunlar. Ne saçı olurdu ne elbisesi. Anneler ya artık yünden kazak etek örer giydirirdi onlara ya da eskilerden dikilen elbiselerle donanırdı bebecikler. Tıpkı o mahallenin çocuklar gibi pek de yeni bir şeye sahip olmadan.

www.yeniresim.com adresinden alınmıştır
www.yeniresim.com adresinden alınmıştır

Nihayet bir elbiseye sahip olan oyuncak bebeklerin bir yatağa da ihtiyacı vardı elbette. Minicik yastıklar dikilirdi içleri pamukla doldurulup. Battaniye olarak bir zamanlar renk renk orlondan örülen bir elbezi kâfiydi. Bir sandalye ayağına iple yapılan salıncaklarda uyurdu gözü bile kapanmayan bu bebekler. Ağlama yetisine sahip olmadıkları için küçük anneler uyanma vakti gelen bebeğin yerine kendi ağlardı. Ağlama sesime koşup gelen annem bir türlü alışamamıştı ağlayanın ben değil bebeğim olduğuna…Aynı bebeklerle yıllarca oynadığım için sıkılır gazeteden kestiğim resimleri bebek edinirdim kendime. Ne Ayşe Tunalı, ne Nükhet Duru öğrendi çocuk ellerimde düştükleri hali. Onlardan da sıkılınca resimden bebekler icat ettim kendime. İstediğim gibi giydiriyor, boyuyor, saçına makyajına kendi ruhuma ait renkleri veriyordum. Hatta tam bir kukla kadrosu bile oluşturmuştum. Hep farklı bir senaryo ile çıkıyorlardı sahneye. Belki bu yüzden babam, benim hep tiyatroya meyledeceğimi sanırdı.

www.fotoloğ.chilek adresinden alınmıştır
www.fotoloğ.chilek adresinden alınmıştır

Evdeki plastik tabakları, eski çaydanlığı, takımı bozulmuş ya da tek kalmış fincanları bana vermişti annem. Ben de içine hayali içecekler ve yemekler doldurarak ikram ederdim eve gelen misafirlere. İçmezlerse küserdim. Çayı alıp şeker atmadan içmeye kalkana bozulurdum beni ciddiye almadığı için.Şimdi zengin bir bebek koleksiyonum var. Kimi dolabın en tepesinde, kimi bir komidinin üstünde her gün aynı çağrıyı yapıyorlar:Oynar mısın benimle?Bense artık tüm oyunlarımı hayatın bizzat kendisiyle oynuyorum. Yalnızca varlıklarına mutlu gülümseyerek…

yorumlar

akoni | 03 December 2009 16:38

ben şanslıymışım ki saydığınız tüm oyunları oynama şansım oldu. Bebeklerimi de annem dikerdi

egowest | 03 December 2009 16:45

erkek çocukları bir de sapanla kuş avlardı.daha çok birbirinin kaşını gözünü yararak:)

akoni | 03 December 2009 16:59

egowest, sapanı ters tutup kendi dişini kıranı da hatırlıyorum:)))

mascalzone latino | 03 December 2009 17:05

<strong>Dâhil Lakin rengârenk komedinin</strong>tam emin değilim ama bence bu sözcükler yanlış yazılmış.

Colpadan | 03 December 2009 17:15

Misket olayı başlı başına bir hayat tecrübesi gibiydi. Yan yana dizilen misketlere uzaktan atış yapılır; baş vurdun başaltı vurdun falan derdine düşmüşken o sırada mahallenin yaşça biraz daha büyük karanlık güçleri kabus gibi oyunun tepesine çöker bütün misketleri yağmalardı.

teacher07 | 03 December 2009 18:02

Biz kendimiz yaptık oyuncaklarımızı; çam kabuklarından, eski ev gereçlerinden, tahta parçalarından arabaları, bezden, hayvan tüylerinden topları… Çelik çomak oyadığımız sopaları vb.

il mare | 03 December 2009 19:08

Ben de anneme iğne iplik götürerek bana bez bebek yap dediğimi hatılarım…Çok da güzel yapmıştır,hala asılı kaloferimde..:) Bir de “çoookk korkuyorum ben annem aa aaaa .. Ne olurr beni unutmaa ne olur beni unutmaa..aaa…” diye bir çocuk şarkısının bebekli bir klibini hatırlarım,onu izlerken bir sabah,ağladığımı ve annemle babamın beni gizlice izlediklerini ve o akşam babamın elinde klipteki bebeğin aynıyla geldiğini ve benim çok mutlu olduğumu…O bebeğim de hala bana bakar durur dolabın üstünden…:))

egowest | 03 December 2009 19:21

<strong>akoni</strong> o bendim yahu tanımadın mı:)) dişimi kırmadım da lastiğiyle kendimi yaralamıştım. güya kuş vurucaz.kıyamzdık tabiide mahalle savşlarında!birbirmize pek güzel kıymıştık o sapanlarla.gözü moraranlar vardı. haylazca bir oyuncaktı:))

Bella Cullen | 03 December 2009 19:50

benim hiç bez bebeğim olmadı, ayrıca bende hiç sokakta oynamadım, hiç kız arkadaşım olmadı çocukluğum boyunca, benimde bebeklerim vardı çeşit çeşit birde abilerimle oynadığım arabam ve helikopterim beni çocukluğuma götüren bu yazı için teşekkürler …

kahvekokusu | 03 December 2009 20:07

Damı şakır şakır akan evimizinÇocukça neşesiydi yağmurlu günlerBilmeden gülerdik akan damımızaElimizde kovalarla leğenlerHırkamız eski, pabucumuz yırtıkMisketlerimiz kırıkEskici her geçtiğindeBir avuç iğde için naylon terliklerimiziSatmaya çalışırdık.Televizyondu tek eğlencemizDoğru dürüst oyuncağımız olmadıAma yetiyordu bize:Gazoz kapakları ve misketlerimiz…Asılınca babamın suratı:Yine ev kirası, elektrik parasıBakkala borç kasaba borçGündelik okul masrafı da cabası…Anlamazdık enflasyon da ne idi?Babam derdi:-maaş yine eridiGülerdik kardeşimle biz bunaBabam ne diyor?Para dondurma gibi erir miydi ki?Çocukça aklımın ermediği işlerdiPazara geç gitmenin sebebiAncak şimdi anlayabiliyorumYalnız ay başında gülenGözlerin sebebeini…

kahvekokusu | 03 December 2009 20:09

çocukluğumuza kadar gitmişken 2002 yılında çıkan kitabımdan bir şiir paylaşayım dedim. bunu istedikleri kadar kopyalayıp benim diye başka sitelrde yayınlayabilirler. her hakkı mahfuzdur:))

marconi | 03 December 2009 20:22

benim tüm çocukluğum köyde geçtiği için oyuncak namına bir hevsimiz dahi olmadı. elbezini hırkayı bebek gibi dürüp büküp oynadık.zaten o zamnalarda oyuncakda bu kadar bol değildi şehirde bile.en gerçekçi bebeklerle oyandı çoğumuz anamızın bie emanet edip tarlaya gittiği küçük kardeşlerimiz.benim kızım daha şanslıydı bu anlamda. amahep içimde uktedir.oyuncakcıların vitrirni süsleyen güzel giydirlimiş ve nerdeyse canlı gibi bakan bebekler.

egowest | 03 December 2009 20:29

marconi sende çocukları büyütürken oynasaydın onların bebekleriyle içinde heves kalmasaydı:))

pillibebekkuyuda | 03 December 2009 23:44

<div class=”imajorta”><img src=”/imaj/pillibebekkuyuda/2038424062-e0d9357b73.jpg” alt=”” border=”0″ /><br /></div>Bu yazıda tarzını değiştirmişsin Kahvekokusu..Güzel bir kokuyu hatırlattın bana..Tek derdim, kağıt bebeklerdi küçükken..

osghur | 04 December 2009 11:09

bizde kalabalık bi aile alduğumuz için pek oyuncağımız olmadı.tam 7kardeşiz:) sokakta özgürce tazı gibi koştururduk patlak bi topun ardında.hey gidi günleer

osghur | 04 December 2009 11:10

bu eklediğin şiir çok güzelmiş.sanki beni anlatıyor bunun üstüne şiir eklenmez:))

kahvekokusu | 04 December 2009 16:57

belesprit uyarın için teşekkürler.gözden kaçmış bir yazım hatası düzeltiyorum hemen.

kahvekokusu | 04 December 2009 16:59

anne kız ilişikleri bağlamında bir yazı ve bir şiir yazmıştım. neyse yazının cinsiyeti yok zaten

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

Benimle Oynar Mısın?

nzright | 23 July 2008 10:23

meb in danone sponsorluğu ile açtığı Gülümseyen Gelecek Anasınıfları projesi reklamıyla açılan Benimle Oynar Mısın? isimli sitede; neredeyse unutulmaya yüz tutmuş 25 geleneksel çocuk oyununun tanımı ve videosu mevcut.Ayrıca dilerseniz videoları izleyip indirebiliyorsunuz.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.