Rusya…Hepimiz başkent Moskova’sıyla biliriz daha çok,bembeyaz tenli insanları,soğuğu ve karlı manzaraları da zihnimizin arka fonundadır.İşte St. Petersburg’da bu soğuk,yılın sadece birkaç ayında karın yerden kalktığı ülkede Venedik’i andıran görüntüsüyle içimizi ısıtan bir güzelliğe sahiptir.

Moskova’nın 715 km kuzeybatısında yer alan St. Petersburg,Rusya’da Moskova’dan sonraki en büyük şehirdir.Avrupa ‘da ise 5.büyük şehir olarak bilinir.Muhteşem mimarisi ayrıntıları ve ince işçiliğiyle gözünüzün sınırlarını zorlar.

Adım başı bir müze görürsünüz St.Petersburg’da.Şaşkınlığınızı üstünüzden atamayıp neden bu kadar çok müzeye sahip olduklarını birine sorğunuzda alacağınız muhtemel cevap ”Müzeler bizim en büyük zenginliğimiz”olacaktır.Çünkü burada yaşayan tüm insanlar tarihlerinin zenginliğiyle hep gurur duymuşlardır.

Hermitage Müzesi

Haziran ve Temmuz ayları arasında 2 haftayı bulan gündüzler yaşanır.Güneşin iki hafta hiç batmadığı bir kent…Tüm güzelliğini gecenin karanlığına inat sergileyen bu şehrin gecelerine ise ”beyaz geceler” denir.Bir edebiyat ve sanat kentidir St.Petersburg…Hangi ressamlar,edebiyatçılar yetişmemiştir ki;Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov…İstanbul için İstiklal caddesi neyse,Nevsky Caddesi’de odur St.Petersburglular için.

Nevsky Caddesinden görüntüler

Zengin mimarisiyle bir edebiyat ve kültür kenti olan St.Petersburg’un misafirlerinin yüzlerinde tatlı bir tebessümle yolculayacağı su götürmez bir gerçek.