Ülkemi sevmek için öldürmek zorunda mıyım?- Savaşın sonucu sence ne olur?- Hitler kazanacak gibi görünüyor ama umarım başaramaz.- Sen de bir Almansın ve Almanya’nın yenilmesini istiyorsun öyle mi?- Evet, neden şaşırdın. Gerçek vatansever böyle bir durumda ülkesinin yenilmesini istemeyi de bilmelidir.Hangi film ya da kitaptı hiç hatırlamıyorum, ama yıllar önceydi, henüz kısa pantolonla gezdiğim zamanlar… Sanıyorum Nazım Hikmet’in hayatının bir bölümü ile ilgili bir şeydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında ya da öncesi bir zaman dilimi…Etnik kökenleri ya da siyasi fikirleri nedeniyle anavatınında kalamayan, kaçmak zorunda bırakılan bir grup bilim ve düşünce insanı dünyanın dört bir tarafına dağılmış bunların bir kısmı da Türkiye’ye gelmiş başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere Türk üniversitelerinde ders vermeye başlamışlardı. Nazım Hikmet olduğunu zannettiğim kişi ile Almanya’dan kaçıp Türkiye’ye sığınan bir bilim insanı arasında geçen yukardaki diyalogu anlamak için 30’lu yaşlarıma yaklaşmam gerekiyormuş demek ki?Bugün aklımda bir sürü soru var. En başta geleni ise aklımı en çok kurcalayanı:Neden ülkemi sevdiğimi kanıtlamak için savaşmayı ve insan öldürmeyi öğrenmem gerek? Neden ülkemi sevdiğimi birilerine kanıtlamam gerek. Vatana sadece ölerek ve öldürerek mi hizmet edebilirim. Kurşun atmamış ve yememiş olmam beni kurşun atan ve yiyenlerden daha az ya da daha çok şerefli kılan bir şey mi?Tüm kışlalarda, aşağı yukarı şöyle bir yazı en görünür yerde kocaman harflerle yazılıdır:“Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır”Görevini en iyi yapan kimdir?