Hiç hareket etmiyor, oysa onun soluk alıp vermesini gözlerimle görmem gerekiyor. Minicik vücudu yorgun düşmüş, kafasına bağlı serum iğnesi canını acıtmıyordur umarım, artık ellerine ayaklarına serum bağlayamıyorlar, minicik damarlar buna izin vermiyor. Göğsünün üstündeki elektrolar kalbinin ritmini dinliyor, sürekli uyuyor bebeğim. Tanrım ondan ne istedin bu acıları neden ben çekmiyorum ona verdin?Öyle saf öyle temiz ki, daha doğalı 3 gün oldu, doğru düzgün ememedi, hep uyudu sonra kasılmalarla uyandı, ne yapacağımı şaşırdım, hastaneye gittik gaz sancısı dediler, eve geldik yine uyuyor bebeğim, kimse besle demedi bana, bende dokunmadım bebekler uyuyarak büyürler değil mi? Ama o sabah nefessiz kaldı yavrum, minik bedeni kasıldı kaldı, ağzında ufacık bir sesle beraber tükürük çıktı, yüzü morardı bedeni ise bembeyaz çok korktum, koşarak gittik hastaneye, kapıda bize fiyat biçtiler, kırıldı umudum, bebeğim ölüyordu onlar ise daha tedavi yapmadan fatura çıkartıyorlar, neden bağıramıyorum neden isyan edemiyorum?.. Yeşil kartımız var bizim devlet hastanesine gittik, kocaman bir yer burası bir üniversite hastanesi, bebeğime iyi bakıyorlar ama geç kaldıysak, yaa beynin de hasar kaldıysa, diyorlar ki soğuk havale geçirmiş, açlıktan şeker komasına girmiş, neden ağlamadın bebeğim neden ağlamadın ağlamayana meme yok derler yaa sen ağlamadın ben seni beslemedim, benim suçum bu , ahh bebeğim beyninde ödem oldu diyorlar, ahh bebeğim bilsem zorlardım seni , hiç uyutmaz beslerdim seni..Ne yapacağız şimdi bebeğim hıı söyle ne yapacağız, bahtı açık olsun diye ettiğim dualar kabul olmadı, tanrım neden etmedin dualarımı kabul, daha doğar doğmaz bunları yaşadın, ahh bebeğim doyamadım sana, koklayamadım doyasıya, neden kimse uyarmadı beni, annem kavınvalidem onlarda mı anlamadılar seni, memem büyük gelmiş ağzına, olsun çekseydim sütümü, biberonla besleseydim, şekerli su verseydim de bu hale düşürmeseydim seni..Sultanbeyli de çok ucuza bir hastane bulduk, baban sigortasız çalışıyor, o yüzden özel hastane hem, orda doğurdum seni ne hemşireler ne doktorlar bana birşey demedi, sardılar seni verdiler kucağıma, insan hayatı bu kadar ucuz mu bebeğim, ben çok cahil değilim bebeğim ama neden böyle yaptım sana bebeğim neden…..Diyorlar ki anneler doğum sonrası depresyona girerlermiş, gülüyorum onlara sağlıklı bebekleri olduğuna şükretceklerine, oturup mutsuzluk oyunu oynuyorlar. Sen iyileş bebeğim daha çok okuyacağım, sana öyle bakacağım ki herkes gıpta edecek, ahh bebeğim bir ağlasan sesini duysam, sürekli uyutuyorlar seni bebeğim.. Bugün sütümü sağdılar burnundan besliyorlar seni bebeğim, gözyaşlarım kurudu artık bebeğim, sana bakmaya utanıyorum, ben bu hale getirdim seni bebeğim…Affet beni bebeğim…***********************************Bu ülkenin Başbakanı 3 çocuk yapın diyor….Bu ülkede her 15 dakikada bir bebek ölüyor..Sebep:Bebek ölümlerinin çoğu doğum salonundaki ısının korunamaması ya da çocuğun aç kalması gibi basit nedenlerle meydana geliyor….
yorumlar
🙁
içim yandı, kendimi koydum o annenin yerine… ne büyük çaresizlik… ne olursa olsun bir kadının yaşayabileceği en acı şey evladını yitirmek… gelelim yurduma… bu ülkenin başbakanı, doğan her çocuk için geleceği garanti edebildiği zaman söyledikleri ciddiye alınabilir. önce duruma hakim olmak gerek… görünen köy ve kılavuz ortada… ve hatta kılavuz mümkünse karga olmamalı… yoksa burnumuz o şeyin içinden çıkmaz…
söylenecek çok şey var, neyse!
bu yazıyı Bakanlık, sağlık ocaklarının duvarlarına yapıştırtmalı!
Ne yazık ki bu anlattıklarım gerçek, uzak bir akrabamın torunu..iki gün önce gittim bebeği görmeye, her gece rüyalarıma giriyor…Tahlil sonuçlarını uzman bir arkadaşıma götüreceğim cumartesi günü umarım bir hasar kalmaz…
umarız..
@linet üzdün beni, dilerim en kısa zaman da sağlığın kavuşur. Bebekler ölmesin çok üzülüyorum:(
@akoni amacım üzmek değildi, acımı hafifletmek belki biraz bilgilendirmek…teşekkür ederim iyi dilekleri için herkese…
Bebekler ölmesin..
konu bebek olunca, biraz daha hassas oluyorum…
Ah ben dayanamam onlara,bebek denildimi akan sular durur.Bu gün pazarda 2 yaşlarında bir kız çocuğu topun peşinde düşe kalka koşturuyor.Annesi pazarcılık yapıyor.Yanına büyücek bir kutu koymuş.İçine battaniye sermiş anne satış yapıyor bebek pazarda oynuyor.Uykusu gelince de kutunun içinde yatıyor.Çok tatlıydı uzaktan seyrettim.
Annenin yaşadığı acıyı, pişmanlığı ve çaresizliği, ne yapacağını bilememezliği, bütün iç sızlamalarıyla bize aktardığı için Linet’e teşekkür etmek istiyorum ama böyle bir toplumsal acı karşısında aslında edebiyat gücünün ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktansa oturup bu acıyı yaşayan insanla, bilgiyi, tedbirleri ve hüznü paylaşma isteği doluyor içime. Teselli verecek olsa bile söylenecekler anlamını yitiriyor sanki. Bir bebek her zaman daha çok can yakar acı çektiğinde o eşsiz masumluğuyla.Anneler isteseler de suç işleyemezler bebeklerine karşı, içgüdüleri engeller bunu.O kadınla konuşmak isterdim Linet, imkânın olursa ona şunları söyler misin:”Pişmanlıklar yerini tecrübeye bırakmadıkları sürece oldukları acılı şekilleriyle olmaması gereken bir şekilde büyümeye devam ederler.”Yazı içimizi burksada Linet’e teşekkür ediyorum çünkü acıları göremeyen, mutlulukları da bilemez.Bebeğin sağlığına kavuşması için gereken şeyin ilaçlardan çok anne sevgisi olduğunu düşünüyorum. Bence anne, bebeğin sevgiyi hissedebileceği bir yerde bulunmalı.
huzursuzluk geceyle birlikte zaten kara olan usumun en ücra köşesinden bütün hüznünü saydırıyor… ne diyebilirim ki… çığlık atasım dünyanın benleğini yertasım geliyor her okuduğum bu şekilde yazıdan sonra… bebeklerini döven anneler biliyorum annelerinin bu şekilde ruhunu döven bebekler… iyileşmeli, iyileşecekte umuyorum… tüm iyi dileklerimi sunuyorum Linet ve akrabasına
melekler korusun, dualar yol bulsun, bebeğiniz, tüm bebekler sağlığa kavuşsun, koşsun…sizlere sabır ve bebeğe sağlık, ışıklı sevgi dolu günler diliyorum dualarımla…
İşte böyle bir adam bizim başbakanımız oluyor ya ben ona şaşıyorum.Bebek ve annesinin durumunu bize haberdar edersen sevinirim. Benim aklım orda kalır şimdi.
Aglamamak icin kendimi zor tutuyorum Linet.(Ülkemizin bu saglik durumu hic icacici degil. Hala insanlar sira bekliyorlar muayene icin. Hala hesap soruluyor gelen hastaya bakmadan. Nedir bu aymazlik hic anlamiyorum. Ben olsam kirar gecirirdim ortaligi, sonu hapis olsa bile. Benim yavrum kucagimda nefes alamiyor.. Biri gelmis hesap soruyor; önce bak, muayene et sonra hesabini sor; yok efendinin umurun da mi bu?Not: Sakin ola yanlis anlasilmasin; burayi övüyor falan degilim, bilakis gercek olan seyi sizlerle paylasmak istiyorum…Burda ki hastaneler de hademe mademe yoktur. Kapida bekleyen hesap soran da yoktur. hasta mi ziyaret edeceksin; elini kolunu sallayarak dogrudan cikar bulur ziyaret edersin. hastan mi var; dogrudan götürürsün. Acil vakalar da hic bir sey sorulmaz hemen hastaya müdahele edilir. Daha sonra bagli bulundugun kasanin karti sorulur. Refakatci falana hic gerek duyulmaz. Hasta agirsa bile melek gibi hemsireler ilgilenir. Ve hatta o, güzel kizlar O, insanlarin altlarini üstlerini bile temizlerler. Hemsireler yapmacik gülücük degil gercekten icten gülerek sevecen karsilarlar. Hem devlet hem de özel hastaneler hep böyledir. Onlar her seyden önce hastayi O,nun iyi olmasini düsünürler. Avrupa ziyareti sonrasin da, Merhum M. Akif Ersoy’a sorarlar: Efendim nasil buldunuz Avrupa’yi? Cevap cok manidardir: Onlarin isi bizim dinimiz gibi, dinleri ise isimiz gibi…
Allah hiçbir anneye böyle bir acı ve sonu tüm ömrü boyunca unutamayacağı bir pişmanlık vermesin. O yavrunun gülüşünü görmeyi nasip etsin annesine. Biliyorum ki o anne zaten bundan sonraki hayatını yavrusuna adayacak…
Gelişmelerden haberdar edeceğim … Herkese tekrar teşekkür ediyorum…
Gırtlağımda o tanıdık düğüm, oğlumun hasreti ve her an kötü bir haberini alacağım korkusu, geleceğin belirsizliğinde elimizin kolmuzun bağlı kalmışlığı; yaşama, yaşananlara, düzene gereksiz isyanım (kimse tek başına savaşçı değildir çünkü) her şey ama her şey şu anda çığlık olarak haykırmak istiyor. Gel gör ki ofiste bunu yapsam kimse sebebini anlamayacak, susuyorum… susmaya çalışıyorum…Daha yeni konuştuk geçenlerde. Savaşlar, kötü yönetimler, iktidar yolsuzlukları hep oldu tarih boyunca ve hep olacak. Ama yaşam devam ediyor. Bu serzenişten ibaret isyanlar yerine artık kendimize dönüp hırstan uzak sadece insanlık için değil, tüm canlıların yaşam hakları için önce kendimiz küçük adımlar atalım. büyüsün gün geçtikçe ve bir çığ olalım. İşte o zaman şikayet edecek bir şeyimiz kalmaz.Acı gerçek şu ki ölüm gerçek. İsterse hasta yatağında, isterse gençliğinin baharında. Ama bir anne için kundaktaki çocuğun ölümünün düşüncesi bile bambaşka…
linet…allah şifa versin o güzel bebeğe…bütün hasta bebeklere sağlık versin.çok üzüldüm çok…ve yazının sonundaki hatırlatmaya içim sızladı. bizleri habersiz bırakma lütfen.