Dolabınızda hiç giymediğini giysileriniz var mıdır? Ya da hiç kullanmadığınız güzel defterleriniz? Çok az kullanığınız takılarınız veya? Bunun gibi şeyler işte. Benim var. Bazılarını ben almışım, bazıları hediye edilmiş.Eşimin hediye ettiği pembe, çok hoş bir gömlek var mesela. Dört- beş yıl oldu sanırım, bir kere bile giymedim. Neden mi? “Bu çok güzel bir gömlek, özel bir günde giyerim.” diye hep erteledim giymeyi, o da dolapta asılı kaldı öyle. Sonra kızım oldu, her ne kadar hamilelikte aldığım kiloların çoğunu vermiş olsam da artık o gömleği istesem de giyemem.Mesleğim gereği kırtasiye malzemeleriyle fazlasıyla haşır neşirim. Kendime çok güzel defterler alıyorum bazen. Kalbim kadar temiz sayfaları boş bir halde duruyorlar bir kenarda. Neden mi? “Bu çok tatlıymış, buna özel ve de güzel şeyler yazmalıyım.” diye hep erteledim yazmayı, onlar da kitaplığın bir köşesinde kaldılar öyle.Beğendiğim kolyelerim, küpelerim de yine özel günlerde takılmak üzere kutularında sessiz sessiz bekliyorlar. Neden mi? “Şimdi uğraşamam o kadar incik boncukla, zaten bugün takacağım da ne olacak?” diye “bugünü” hep hor gördüğümden, yaşam “yarın”da başlayacakmış gibi hastalıklı bir düşünceye saplandığımdan.Sonra düşündüm, bilinçaltımdaki bu düşüncenin sebebi ne ola ki? Gözümde bugünü yarından daha değersiz kılan şeyin temelinde ne var ki? Küçükken, ancak geçinebileceğimiz kadar bir gelirimiz olduğundan, canımın istediği gibi giysiler, güzel güzel defterler, kalemler alamazdık tabii. Güzel bir elbise bayramlarda, düğünlerde giyilecek demekti. Zaten “Al bakalım, sakla bayramda/düğünde giyersin.” cümlesi elbisenin etiketiydi. Günlük giysilerde, değil her gün ayrı bir şey giymek, kirlenmediği sürece dört-beş gün aynı şeyi giymek olağan bir şeydi. Bir çift ayakkabı ayağı sıkmadığı sürece yıllarca giyilirdi elbet. Çukolata mı aldık mesela, hemen bitmesin diye yavaş yavaş yenirdi.Velhasıl-ı kelam, güzel şeyleri güzel günlerin hak ettiği fikri taa çocukken küçük aklıma öyle bir yerleşmiş ki, şimdi sahip olduğum şeyleri yaşamayı hep erteliyorum, olası güzel günler için. Bu yaşamı da ertelemek değil mi bir nevi?