artık bu bayrak meselesinin çok fazla ileri götürüldüğü düşüncesindeyim. bayrak bir ülkenin semblüdür kuşkusuz tamam. ama bu ülkede, cehaletin, kör milliyetçi şovenizmin, durduk yere provakasyona gelişin bir sembolü olmuş durumdadır bayrak. artık hiç şüphem yok ki, bu bayrak martavalını çıkaranların ülkelerini sevmekle, ulusal çıkarları savunmakla, saygıyla felan bi ilgileri yoktur. derin devletle ilgileri vardır. nasıl bir rezilliktir bu. bu topraklarda ya adam gibi milliyetçilik yapılsın, yada siktir olunup gidilsin orta asya steplerine… trabzonda yaşananlar tam bir vehamettir. hatta öyle ileri gidilmiştir ki polis bile bildiri dağıtan gençleri kurtardığını felan iddia buyurmuştur. bu ülkede kimsenin sesini duyurmaya hakkı yokmu. kimse bu ülkedeki ağzına kadar dolmuş antidemoratik faşist uygulamaları kınamaya protesto etmeye hakkı yokmudur. demokratik kamuoyunu kendi topraklarımızda değil de mozambik ya da ruanda damı yaratmak gerekiyor. bu insanların içi nasıl boşaltılmış böyle. bayrak denilen bir bez parçası bu insanların ruhlarını nasıl teslim almış. ne istiyor bu insanlar? hepsinin ağzı açlıktan kokarken, bayrak nasıl karınlarının doyurulmasına vesile ediliyor. hangi çıkar çeteleri bu insanların insani değerlerini çalıyor? bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. eli kanlı MHP çeteleri ve ülkücü faşistler hala akıllanmadılar mı? aslında birkaç bombalık işlerinin olduğunu bilmiyorlar mı. illa MHP li avına mı çıkmak gerekiyor AB’ye girmek için. silahları tekrar gömülen yerlerden çıkarmak mı gerekiyor yani. bi kaç kendini bilmez ülkücü faşisti köşebaşlarında indirmek mi gerekiyor?elbetteki hayır.bu gaza getirilen güruhun bir sorumlusu var kuşkusuz. 93’teki sivas olaylarını anımsadım birden. oardaydım ve yanmaktan kıl payı kurtuldum. üç tane zavallı meczup, devletin içine çöreklenmiş, dinle alakası olmaya çıkar grupları tarafından proveke edildi ve aydınların yakılmasını emretti. aynısı trabzonda yapılmaya çalışıldı. genelkuramay başkanından başbakanına kadar herkes istifa etmelidir. kalabalıkalrla oyun oynanmaz. başka kalabalıklar da vardır kuşkusuz. işin boku çıkmasın lütfen.
yorumlar
burdansonra bir de burdan
Bayrağı yakanlar yada yaktıranlar bu eylemlerinin ardından insanların tepki vereceğini evlerine arbalarına bayrak asacağını ve hatta birkaç kandırılmış gencin başka bir konuda bildiri dağıtmasının provake edilerek halkın galeyana geleceğini çok iyi biliyorlardı.Çünkü bayrağı bunun için yaktırdılar,çünkü amaçları insanımızı birbirine düşürüp bir parça oluşmaya başlayan huzur ortamını baltalamaktı.Sonuç olarak bu millet bu filmi pek çok kez izlemesine rağmen tepkileriyle yine aynı tuzağa düşüyor ve bu tezgahı kuranların ekmeğine yağ sürüyor.Lütfen artık uyanalım.Selam ve sevgilerimle.NUMİ
İşin suyu(ya da boku)olayın akabinde, sanki bu anı beklermiş gibi, derhal çıkmıştır. Allahuekberci kurt adamlar uzunca bi süredir geceyi beklemiyor ısırmak için.Ve bu ısırma alışkanlığı, “derin devlet”in ince eleyip sık dokuyarak gerçekleştirdiği türlü atraksiyonların “hız olarak” çok önünde.Salaklığın ağına düşen toplumlarda gözlemlenmesi mümkün semptomlardan biri de aynı filmin tekrar tekrar izlemesi diye düşünüyorum.İnsanımız bu rüştünü, minimal ölçekte, kemal sunal filmleri ile ispat etmedi mi zaten.Bu arada hangi huzur ortamı,pardon?okyanusun dibine vurmuş yurdum insanı huzur ortamını “big blue”da mı buldu?
bayrağı ülkenin sembolü olduğunu dile getiripte, bez parçası olarak bizi teslim aldığını düşünen bir zihniyet…bu bir çelişki değilmidir?Mhp ve ülkücü faşistlerin bir bombalık işi var ha? boşuna terörist denmiyor sizlere.bence yazmaktan vazgeç. hatta ve hatta okumaya başlasan daha uygun olur senin için. belki ozaman daha aydın bir “aydın” olursun…
işte bak taloscuğum blogun başında belirtilen bokun çıkarılması olayının bir parçası olmaya devam ediyorsun. bayrağa bez parçası yakıştırması yapıldığını gördüğün zaman sen de bayrağı ayaklar altında çiğneyen zihniyetin öteki kutbunda başka bir deyişle karşı cephesinde, kendinize gelin! nidaları sergiliyorsun. bunun farkındasın veya değilsin kötü bir amacın var veya yok. zaten insanlık tarihi boyunca insanoğlu bir bayrak bir de din için asmış kesmiş ve tabiki öte yandan da asılmış kesilmiş. dinler toplumun afyonudur demiş birileri ve aslında çok da güzel söylemiş. bayrak da başka bir açıdan yine toplumların afyonu görevini üstlenmiş durumda. afyon, bilinçsiz tüketim sonucunda işin içinden çıkılmaz sorunlar adeta felaketlere yol açar. ve aslında bilinçli tüketimi de ütopya olmaya çok yakın bir haldedir. kısaca bayrak olsun veya din olsun bu kavramlar her istenildiğinde toplum içinde büyük hareketler, dalgalanmalar çarpışmalar, kan akıtmalar, katliamlara dönüştürülebilecek kadar güçlü bir etkiye sahiptir. bir anda yüzbinleri aynı safta toparlayıp dışarıda bıraktığı diğer taraftakilerle resmen bir savaş sebebi haline gelebilir. gelmiştir ve lanet olsun ki gelecektir de. işte bu lanet olası durum söz konusu edilirken insan ister istemez kendi ülkesinin bayrağına bile bez parçası tanımlamasını getiriverir. burada bu durumu duyup hoop kardeşim ne diyosun sen?! sen nasıl, ne biçim türksün bakiim kıvamında yaklaşımlar da aynen bu lanetin içinde lanetlenmiş bir tarafı açığa vurmaktan başka bir şey değildir. kısaca bez parçası denildiğinde (bu benim fikrim) türk bayrağına yapılmış bir hakaretten öte insanı insanlıktan çıkaran binlerce yüzbinlerce yıldır kan akıtılmasına, canların kaybedilmesine ve bu tip kangren olmuş yaraların dinmek bilmez acısını da adeta afyon misali şehitlik mertebesiyle dindirmeye çalışmak lanetin kısır döngüsüdür. yine hassas bir konu olduğu için açıklama yapmak zorunda hissediyorum. şehitlik mertebesine saygı duyuyorum ve saygısızlık ediyor gibi görünüyorsa özür dilerim ama yine bahsini etmeye çalıştığım nokta tarih boyunca insanları gruplaştırıp birbirine düşürdüğü apaçık ortada olsa bile milliyetçilik adeta insanın bir yaşama sebebi olmuş ve olmaya devam edecektir.
ben sadece sözlerindeki çarpışan noktaları dile getirdim. orda bayrağı savunmasına rağmen bez parçası sayması saçma geldi sadece.milliyetçilik duygusu her insanda vardır dostum. komünist, faşist yada emperyalist bir düşünce olsun. hepsi kendi ülkesi için uğraşıyor, özgürlük için uğraşıyor. bu bir milliyetçiliktir zaten. tarih boyunca insanları birbirine düşüren bu konu ayrı milletler için söylenen bir kavram. yalnız ülke içerisindeki çarpışmalar milliyetçilik kavramı dışına taşmış farklı bir amaçmış gibi bir sezgi yaratıyor.neyse fazla sözü uzatmadan bayrak olayının gerçekten boku çıktı. türk milleti gaza hazırdır. gazı veren veletler ise şimdi bayragı savunuyorlar “biz bayragı zaten seviyoruz, ne yaptığımızı bilmeden giriştiğimiz bir olayın içinde bulduk kendimizi, pişmanız, Ne Mutlu Türküm Diyene!…”
her insan da milliyetçilik duygusu vardir dersen yalan olur bundan önceki yazıları okuduysan hala milliyetçilik duygusunu barindirdigimi düşünüyorsan komiksindir. insan anne karnından bayrakla marşlarla doğmuyor. bun pisliklerin hepsi sonradan beyinlere kazınıyor. hep alınan açılan yaralar sonucu sonrasında bir tepkidir bu. sen yapmazsan sana yaparlar bu bir kısır döngüdür. çok az insan bu döngünün içinde olmayıp başka döngülerde nefes alabilir.insan bayrağı için dini için değil yaşamak için dünyaya gelir ama gel de bunu anlat. bunu anlatmaya başladığın anda bile elinde mavi fotografli bir kimlik kartın varsa haybeye konuşuyosundur. haybeye konuşmaktır aslında haybeyee bağırmak çağrmak haybeye yaşamak haybeye bokunu çıkartmak. insana nefes almak yetmez olmuş haybeden dünyalar çizgiler sınırlar yaratmış sonra da boku mu çıkmış temizleyin bakalım nasıl temizlenecek….
milliyetçilik duygusunu ters açı ülkemizdeki duruma göre düşünüyorsun. milliyetçilik; ülkesini, milletini seven, bayrağına saygı duyan, yaşama mecburiyeti hissetmeden hayatını sürdüren insanlarda mümkündür. hani kürtleri ve kürtçülüğü savunan insanlar, sözde kürdistanı kurmak isteyen insanlar , milliyetçi olmadığını söyleyen insanlar. evet milletçi değiller ama türkiye için. kürdistan kurulunca (-ki sadece vatikan da mevcuttur bu ülke içinde ülke kurulamaz.) kendi ülkelerin de, kendince yaşama şansı, sevmeleri, (kendilerince) aşşalanma yok, hor görme yok, (zaten yok olanı ise olaylara göre kendileri yaptırıyorlar, sadece kürtler için değil herkes için geçerlidir bu)… bu sayede o milliyetçi olduğunu söylemeyen vatandaş kendi ülkesine karşı bir milliyetçilik duygusu başlayacak, farkında olmadan.benim anlatmak istediğim milliyetçilik budur. senin anladığın nedir, nasıl bir şeydir, yenlen bir cinstenmidir, yoksa Mhp ve yandaşlarını içine alan bir düşüncemidir? bir çelişkimidir?flaş tv de bayrak olayından sonra bir proğram yayımlanmıştı. mhp iki şahsiyet ve hadepli iki şahsiyet. hadepli şahsiyet bayrağa saygı duyduğunu milliyetçiliği savunduğunu söylüyordu. söylüyordu ama mhpli şahsiyetin verdiği türk bayrağı şeklindeki yaka iğnesini bir sebepten takmıyordu yakasına… ve hadepin pkk ile olan ilişkisine karşın gelen bir soruda mhplinin ilişkisi vardır cevabına cevap veremiyordu… bunların hepsi birer çelişkidir işte. olaylar sonuçlar çelişkiden doğar.ben milliyetçiyim. ama olaylara biraz daha musterih bakarım.mavi fotolu kimlik kartı haybeye yapılmıyor. güzel insan be goodie.nice çamurlardan çıkmış bumu temizlenmiyecek…
ya öylesindir ya böylesindir. ya beyazsındır ya siyahsındır. ya alırsın almazsan onlar alır ya yersin yemeğenin malını başkaları yer ya bizdensindir ya onlardan ya iyisindir ya kötü… bir çok kişi de senin gibi düşünüyor zaten bu en başından beri böyle gelmiş böyle gidecek bir durum.. yorma kafanı bu olunmaz doğulur gibi bir şey aslında.. neyi tartışabiliriz ki neyi.. bir sürü millet ve devlet var ve hepsinin yücelten milliyetçileri. yani sen bir kaç yüz kilometre kuzeyde veya batıda doğmuş olsan oranın o toprakların üstünde barındırdığı milliyetçiliğin bir parçası olacaktın. aa pardon bir ayrıntıyı unuttum oranın olaylara biraz müsterih bakan bir milliyetçisi olacaktın. e bu da çok normal değil mi? herşey bu kadar basit hafta sonları 11er kişilik takımlarla topun belirtilen çizgiyi aşmasına çabalayan takımın tezahüratı olayının biraz daha geniş hayatımıza zerketmiş hali. yani bu mu doğru olan? başka çare yokmuş gibi görünüyor olabilir haklısın