cuma’nın çaresizliği departmanından
Dear Father,Biliyorum neredeyse yıl oldu sana yazmayalı. Oysa sen bilmiyorsun ki nice “babama …. mektuplar” diye başladığım ama yollamadığım mektuplar oldu. Niye yollamadım bilmiyorum. Pek müstehcen tavırlar da yoktu satır aralarında ama yollamadım niye bilmiyorum. Ama o 26 Temmuz gecesinde başımı göğsüne dayayıp saçlarımı okşamanın verdiği hazzı asla unutmayacagım. Biliyorum gitmemizi pek istemiyordun. Hani o kapıdan çıkarken bizi uğurluyordun ya aslında 2. kez öpmüştüm seni o gece o birsürü tarifsiz duyguyla sardı seni yorgun kollarım. Evet biliyorum ihtiyacım olduğunda seninle konuşabilirim. Neyse ki aşık olduğum da, ev değiştireceğim de, ayrılacağım da , evleneceğim de sana bunları anlatmak için hep koşarak gelebildim.Hani o 8 mayıs gecesi sana kaşlarımı çatıp buruk ama kat kat kızgın bir şekilde bıraktım ya seni ardımda çok üzüleegimi sanmamıştım. Ta ki sen Mayısın gecesinde ben Arnavutköy’ün ılık rüzgarların da hiç beklemediğğm bir şekilde arayıp beni kutladığın da doldu gözlerim. Keşke sen de olsaydın dedim ya…Zaten biliyordum beni hiç bırakmayacagını. 10 mayıs ta yıllar sonra hatırım için taktığın o kıravat (gravat) ve kız babası değil kızın kankası tavrınla bir kez daha hayran kaldım sana. İşte ben bu adamın kızıyım…O ilk gençlik yıllarımı hatırlıyorsun biliyorum asla ikimizde unutmayacagız o günleri. Odama kapandığım, içime döndüğüm günler. Sana “senden nefret ediyorum” dediğim o anlamsız ama ders çıkarılan yıllar. Nerden bilebilirdim ki 10 yıl sonra sana “senden nefret ediyorum” dediğim için pişmanın diye kendimden şikayetçi olduğum da “zaten inanmamıştım” diyeceğini.Bugün bir şey geçti gözlerim önunden. Ben Kazancı Yokuşunda oturuyorum ve işsizim ama mutluyum. Sen ilkn defa evime geleceksin.Elinde paketler. Markete gitmişsiniz kızlarla. Diş macunu, yağ, salça, makarna, çorba, kahve ve birsürü şey daha. Ağlamak istedim o an göğsüne kapanıp. Nerdeyse 1 yıl olmuştu ben bir karar almıştım ve kollarından uçup gitmiştim. İstememiştin biliyorum ama saygı duymuştun. Ve ilk defa evime gelmiştin. O merdivenlerden inerken sana kapıyı açtığım da atlamak istedim kollarına. Sen çökmüştün azcık. Yaşlanmışmıydın ne? Sanki üzülmüştün sanki biri seni üzmüştü terk etmişti ve sen gecelerce onu düşünmüştün. İnan ki o da seni düşündü gecelerce ağladı ama yanaşamadı yanına. Ama biliyordu ne olursa olsun parçandı ve siz asla kopamazdınız… Bunları neden yazıyorum bilmiyorum.Sadece dün akşam karşımda oturup yemek yerken bunlar geçti kafamdan ama herkesin içinde diyemedi dudaklarım birşey. Zaten bilirsin benim işim konuşmak değil yazmak. Çok şey yaşadık birbirimizden habersiz. ÇOK üzüldük birbirimizden habersiz. Çok suçladık birbirimizi. Çok özledik ama çok. Sen yaşlandıkça ben de yaşlanıyorum unutma. Bazen gereğinden fazla duygusallaşıyorum. Düşünüyorum…Bir zamanlar evim diyebilecegim yerim yoktu. İşte odam, işte mutfagım diyemediğim yıllar oldu. Şimdi işim, evim, eşyam, pencerem varken geçen yılların ardında onca zahmetli senelerin ardından bilmem ne kadar üzdüm seni. Üzüldüğüm kadar üzdüm seni, üzdüğüm kadar da üzüldüm.O 26 temmuz gecesinde herkesin içinde dedin ya: “O benim bir tanem, o benim tek arkadasım, en zor en kötü günleri birlikte yaşadık hep ikimiz vardık” dedin ya… İŞte o zaman gerçekten babam, arkadaşım, ilk aşkım olduğunu bir kez daha belledi bu küçük beynim. Bana kızdığın da sadece şapşal derdin. Yine bir şapşallık yaparsam sakın ha ümidini yitirme benden yana. Dediğğin gibi bigün bütün yazdıklarımı toplayacagım. O gün bir karar vereceğim. O kararları verirken de senin bana ta küçüklükten beri dinlememe sebep olduğun en güzel şarkıları dinleyecegim. Boyalı Kuş’um benim. Def Leppard’ın bi şarkısı varya işte bende hep 2 adım arkandan takip edeceğim seni. İyi bir adamsın sen. İyi bir baba olmak halt değil biliyorum iyi br adamsın ve bu bana yetiyor. Yüzünü dökse bile bu küçük kız bırak sana aksın yüzü.Kafamın karışık olduğu zamanlarda affet beni. Yalnız kalmaya ihtiyacım olduğu zamanlarda affet beni. Bir gün benim doğrum sana hata gibi gelirse o zaman da affet lütfen. Biliyorum çok yaşındayım ama bazen şapşallık yapabiliyorum. Olsun seviyorum ya seni. Biliyorum buralarda olduğunu. Ben babamı satırlarından bile tanıyabilirim. Günlük şahidim olsun kocamaaan bir şey var içimde senden yana. Hep sevcek seni.Şimdilik bu kadar…gelcem yine.