bildirgec.org

Babam ve Oğlum

escape | 06 February 2006 09:17

Sevgili günlük,Arkadaşlarımın aylarca “babam ve oğlum” filmini övmesine kulak asmadım, direndim ve filmi izlemeye gitmedim. Ama ben de insanım. Sabır da bir yere kadar! Gittim sonunda..Ortalık yerde en son dokuz yaşındayken ağladığımı hatırlıyorum. Yaramaz ve söz dinlemez bir çocuk olduğum için, deliler gibi koşardım ve sık sık düşerdim. Sonra da “anneeeea” diye ağladım her çocuk gibi… Aradan onca yıl geçti ve ben, yazılı olmayan, herkesin içinde ağlamama sözleşmesini, tek taraflı bozmanın verdiği sıkıntıyla, bir sürü insanın içinde ağlamaya başladım. Genellikle ağlarken; ben, kendim ve şahsım dışında dördüncü bir kişinin bulunmamasına dikkat eder(d)im. Ama heyhat, bir sinema salonunda, beyaz perdede resimler gözümden beynime, beynimden gönlüme doğru hızla akıyor, kulağıma sözcükler takılıyor ve ben ağlıyordum. Diğer izleyenlerin üzerinde de izledikleri film, benzer etkiyi bırakmış olacak ki, oradaki herkes ağlıyordu. Güya “cool” takılacaktım. Filmi izledikten sonra, elimi çeneme koyup, “Hmm, minimalist yaklaşımlar ana temayı ön plana çıkarırken; optimist ve pesimist düşünceler kaotik bir sarmalla sentezlenerek sürrealizme yaklaşmış. Bu bağlamda izleyenin tepkileri hededir.” gibi anlaşılmaz sözcükler kullanıp kendime “entel kuntel” dedirtecektim. Ama ne oldu? Babam ve oğlum filminin neredeyse başlarında ağlamaya başladım. İlk ağlama ihtiyacının ardından önce gözlerimi yukarı çevirip içimden, “la la la la, seni duymuyorum. hem acımadı ki, acımadı ki!” dedim içimden arsızca. Ardından dikkatimi dağıtmak için olsa gerek, “yeni nesil gençlik ne yapıyor, film onları da ağlatıyor mu?” sorusuna cevap bulmak düşüncesiyle, çaktırmadan arkaya baktım. Daha sonra kaçacak bir yerim kalmadığından olacak, iki sıra önde oturan teyzenin acı hıçkırıklarına dayanamayarak ben de ağlamaya başladım. Sonra da film boyunca hep ağladım. Anneme, babama, küçüklüğümde tv’den hayal meyal duyduklarımdan hatırladıklarıma, bir devrin başlamasından bitimine kadar hep acı çekmiş insanlara, geçmişe, hatalara, zihniyetsizlik yüzünden ağır bedeller ödeyenlere ağladım, ağladım. Tüm bulara ağlarken aslında kendime de ağladığımı farkettim. Kaybettiğim aile büyüklerime ve kaybedeceklerime ağladım. Meğer ne çok gözyaşım varmış da, benim haberim yokmuş. Sonra işi abartıp ailemi her şeye rağmen çok sevdiğimi düşünüp yine ağladım. Hızımı alamayıp, neden artık “Donald Duck” gösterimde değil diye ağlamaya devam edecektim ama, ne yazık ki film bitti.Yukarıda yazdıklarım film boyunca yaşadığım med cezirlerdi . Film hakkındaki yorumlarımı daha sonra ekleyeceğim.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.