Herzaman anne olmak nasıl birşey olduğu anlatılır, 9 ay beklediğimiz çocuğumuz nihayet 19 Şubat 2011 saat 08:30 da kucağımıza aldık bu süreç içerisinde annesinin karnındayken çocuğumuzun tekmelerini hissetmek çok güzel bir duyguyken daha henüz farkında olmadığım taki doğduhu zaman anlaya bileceğim sürece doğru ileriyorduk.Sonunda o gün gelmişti ve ilk sancıları başlamıştı. Biz o ilk sancılar ile sanki biran önce doğacak zannetmiştik, dakikalar tutuyor, sancıların süresinin kısaldığını düşünüyor bir tarafdan da bu sancıların dayanılamayacak kadar korkunç olmadığını sanıyordukSonunda sancı süresi 3 dakikaya düştü, hastanein yolunu tuttuk, dokdorumuza vardık, doktorumuz “daha yolun çok başındasınız” dediğinde üzülerek başımı önüme eğdim, daha savaşılacak çok sancımız varmış, Doktorumuza sordum -“peki biz nasıl anlıacağız gerçek sancıları” – “büyükleriniz bilir”, “anneniz anla”r dedi, ama onlarda bir panik halinde oldukları için “anlamak mümlün mü? “, yarı elinden birşey gelmez bir tavırla tebessüm etmekden başka birşey diyemedi sonradan aklına geldi sanırım “isterseniz burada kalın bu sancılar bugün devam edecek hem burada kontrol edilir, sizde sürekli gerçek sancı olup olmadığının kaygısında olmazsınız” diyerek bizi ikna etti. Asıl sancılı süreç başlamıştı, hiç bitmeyecek sandığımız süreç, ilk başta çok kolay dediğimiz o anlar “iki hu bir püf” le geçen karımın gözünde gördüğüm acı, elimden hiç birşey gelmiyordu, sadece “hadi canım dikkatini bana topla” diyerek sadece “iki hu bir püf” dedirtiğim anlar hala düşündükçe gözlerimin dolduğu, içimin cız ettiği, karmaşık duygular. bir ara karımın o acıyla “değmez bu sancılara, değmez sezeryan olsaydım keşke, niye fikrimin değişmesine yardım ettin” demesi ve o an başımdan kaynar sular döküldü sanmıştım, oysa bir anlıkdı, biliyorum, sonra benim topralanmam gerekiyordu, çünkü onun acıyla dikkati dağılıyor, ağlamaklı oluyor, nefes alışlarını bırakıyor ve de daha çok acı çektiğini görüyordum, bu yüzden toparlanmam lazımdı ve toparlandım, “hadi aşkım, geçecek, az kaldı, yolun yarısı bitti” diyerek teselliler de bulunarak, saat öğlen 11 de başlayan sancılarımızı gece 3, 4, 5 sabah ezanı ile devam etti “Allahım ezanlar yüzü suyu hürmetine acılarını hafiflet, çocuğumuz doğsun biran önce” saat 06 “doktor ne zaman gelecek” “Daha ne kadar kaldı ?” diyordu karım “az kaldı aşkım, doktor geliyormuş, sonra seni doğum haneye alacak, sabret bitti, sabahıda yaptık” ikimizin de gözünden uyku akıyor, dualar üstüne, dualar okuyorduk, her sancı arasında “dinlen aşkım gücünü topla, gücüne ihtiyacımız olacak birtanem” nihayet doktorumuz geldi 07:00 kontrolü yapıldı fakat “biraz daha var” denildi, doktorumuz başında, son ana doğru yaklaşıyorduk, acılar içinde biraz yürütüyorlar, biraz yatrıyorlar dı, sonunda doğum haneye aldılar saat 08:20 civarıdaydı 10 dakika sonra küçük Mesud Talha ‘mızın “inga sesi” o an öyle bir rahatlama hissettim ki tarifi mümkün değil, tüm vucudum titredi, doğumhanenin kapısını açtım girdim içeri, eşim ve çocuğum, çok şükür, biri oğlum diyor, öbürü inga diyordu, artık herşey bitmişti, tüm ağrılar, bütün sancılar ve güçlükler, çok şükür22 Şubat 2011