Ayak fetişizmi hakkında kötü intibalara rastlanabilir. Belki de ‘fetiş’ kelimesi insanda bir tedirginlik yaratıyordur.Ayak fetişizmi , bazılarının ileri sürdüğü gibi asla bir sapkınlık değildir.Sadece belli bir uzva temayüldür.Bu konuda haliyle birçok teori ortaya atılmış.Misal, Freud ilk yaşlarında annesinin ayaklarının altında dolaşan çocuğun, bu sık gördüğü sahneden etkilendiğini ileri sürmüş. Bazısı ise kadının ayakları altında ezilmekten egoyla ya da dominantlıkla alakadar yönlerden zevk alır, bu da aynı noktaya çıkan diğer bir tali yoldur.Bir diğer ve favorim olan yaklaşımsa, Ayak Fetişizminin temelinde, genelde ayakkabı/çorap içinde saklı olmasından dolayı bir ulaşılmazlık, gizlilik, belirsizlik içermesi ve derin merak uyandırmasının yattığından bahseder.Bu bağlamda ayakların 24saat / 7gün açıkta olduğu şöyle ortamlarda ayak fetişizminin yaygın olması beklenmez.

Zira ortamda kapalılığın beslediği giz bulunmamaktadır. İnsanlarda farklı sebeplerden tecelli ettiği gibi, herkesin ayak fetişizmi kendine göredir.İnce bilek, yumuşak topuk,zarif iç kavis, uyumla dizilmiş bakımlı parmaklar güzel bir ayağın temel unsurlarıdır.

O nedenle Ayak Fetişisti (AF) en estetik duygunun insanıdır.AF’nin tutkusu sadece ayak yalamaktan öpmekten hoşlanmak şeklinde özetlenemez, AF, tutsak bir kuşun salıverilişi gibi , ayağın çorap yada ayakkabıdan çıkarkenki süzülüşündedir.

Bu büyülü anın kendine yarattığı etkiden bağımsız ve habersiz , öylece doğal haliyle salınan o çıplak ayaklara hayran olmanın insanıdır. Mutlaka her ayrıntıyı görmesi de gerekmez, bir ayakkabının içinde çorapsız bir ayak AF’yi sarsabilir, o ayağın karakterini merak eder,bu merakın dehlizlerinde dolaşır.

Eğer ayak görüldüyse, kadının fiziksel manada en büyük sırrı açığa çıkmıştır, bundan sonrası AF’nin hayal dünyasında gelişir.AF ince bir hazzın insanı olmakla beraber, sadece ayağa yoğunlaşmış, gözü başka bir şey görmeyen naif erkekler olarak da değerlendirilemez.Kadın bedenini sadece ayaktan ibaret görecek kadar kör değildir.Zaten, sadece ayaklara yoğunlaşmanın çok bir gereği de yoktur, onlarla,mesela, omuzlarındayken de ilgilenebilir. O özel uzva hak ettiği ilgi ve alakayı teslim ederken, aslında kadın bedenindeki tüm organlara hafif titreşimlerle dokunmuş olur.Her türlü ayak masajı , gevşeme rahatlama ve haz alma ile sonuçlanan bir aksiyondur.AF bahar geldiğinde cemrenin düşüşünü hasretle bekler, ilk gördüğü çıplak ayak güzel ve zarifse bu dönemin kendisine uğur getireceğine inanır.

AF sevgilisinin açık ayakkabı giymesinden garip bir kıskançlık duyar, yeri gelir ‘neden o kızın ayağına baktın’ sorusuyla afallar.Kadın ayağı, canlı herşey gibi evrimden nasibini almaktadır, devinim içindedir. Bedenin dağ taş toprak çimen vs. ortamlarla temasını sağlayan ayak İlkel dönemlerde sert koşullara maruz kaldığı için kaba bir figür olarak şekillenmiş ancak şartların iyileşmesiyle gittikçe küçülme, zarifleşme, narinleşme yönünde evrimleşmiş; evrimleşmeye de devam etmektedir.Bir ırk sert koşullardan ne kadar önce kurtulmuşsa, toplum ne kadar kentleşmisse uygarlaşmışsa ayak evrimi o denli yol almış demektir. Bu bağlamda bugün Avrupa’da yerleşik ırkların ayakları en ideal noktadadır.Ülkemizde ayak realitesine bakacak olursak, sancılı bir geçiş döneminden bahsedebiliriz.Göçebe kökenli toplumumuzdaki Ayak gen havuzu ,ideale kıyasla iri tok ve küt özellikler taşır.Parmakların ,özellikle başparmağın iriliği düşündürücüdür. Bir ayakta başparmak iriyse , estetikten bahsetmek oldukça zordur. Ama ülkemizde artık , cinsel bir enstrüman olarak ayağın önemi ve realitesi kavranmış olup, kadınların ayak bakımı, ayakkabı seçimi gibi konulara eğilmesi gayet umut vericidir.Dileğimiz bu estetik görüntülerin, bakım ve ihtimam ile ortaya çıkan kalitenin, tüm yurt sathına yayılmasıdır.