Günlük yaşantımızda etrafımızdaki insanların pırıl pırıl parladığını düşünürüz.Korkudan sapsarı oldu, sinirden kıpkırmızı kesildi,morardı, utançtan pespembe oldu gibi yorumlarda bulunuruz kimi zaman .Hiç düşündünüz mü? Bunları niçin söyleriz. Belki de gerçekten bu renkleri duyumsuyoruzdur. Yani karşımızdaki kişi bir şekilde bizim bu renkleri yaydığımızı hissediyordur.

Spirtüalistler insanların etraflarına yaydıkları renkler olduğu kanaatindeler.İnsanlar zamanın başlangıcından beri auraları görebiliyorlardı.Pek çok kaya resimlerinde ve oymalarda başlarında tuhaf haleler bulunan insanlar vardı. Bazıları geçmişte dünyamızı ziyaret eden uzaylılar olduğunu söylüyor olabilir, ama sanki auraların basit çizimini daha fazla andırıyor gibi.Özellikle de başın çevresinde alevler gösteren resimler.Ayrıca Maya rahiplerinin ve Amerika yerlilerinin kabile şeflerinin başlarında da aurayı temsil eden tüylü başlıklar vardı.Hıristiyanlıktan çok önceleri bile kutsal kişiler başlarının etrafında Haleyle resmedilirdi.(Human Aura: Winifred G. Barton/Kanada)Bu halelere Mısır, Hindistan ,Yunanistan, ve İtalya da bulunan antik resimlerde de rastlanır ve kesinlikle aurayı simgeler.Auraya her uygarlığın kutsal kitabında rastlanır.Hz. Musanın çevresinde de bir hale olması muhtemeldir.Hz. Muhammed minyatürlerde tasvir edilirken etrafın da alevden çok güçlü bir aurayla resmedilirdi.İnsanlar zamanın başlangıcından beri aurayı yaşam gücünün gerçek evi olarak benimsediler. Hindular bu enerjiye ‘Prana ‘ adını verdi. Polinezya da Hunalarca ‘Mana ‘olarak adlandırılır.Parcelsus ise ‘Munis ‘der.Günümüz psişikleri buna ‘Eterik güç’ der.Psişik açıdan duyarlı kimseler aurayı yalnızca hissetmekle kalmaz .Belirli koşullar altında görürler de.Yıllarca aura görmekle ilgili deneyler yapıldı.DR.Water J. Killmer 1908 yılında herkesin aurayı görebileceği bir deney keşfederek çığır açtı.Ancak tıp adamlarının verdikleri cevaplar nedeniyle hayal kırıklıklığına uğradı. Çünkü Killmer ‘ e göre hastalıklar aurada kara lekeler olarak gözüküyorlardı.

1930 ları sonuna doğru Rus bilimadamı Semyon Kirlian auranın fotoğrarını nasıl çekeceğini tesadüfen keşfetti.Kirlian ilk görüntülemeye çalıştığında yandı ama fotoğraf plakasının üzerinde aurik alan belirince çektiği acıyı unutuverdi.1960 da Rusya Sağlık Bakanlığı doktoru ödüllendirererk bu konuyla ilgili bir fon ayırdı.Aurayı yaratan ışık değilse de , görmek için ışığa ihtiyaç vardır.Aura güneş ışığında genişler ve büyür. Kapalı mekanlarda ise daralır. Tam karanlıkta iyice çeker. Ancak tam anlamıyla kaybolmaz .İnce mavimtrak enerji çizgileri biçiminde görünür.

Bazı kişiler auraları görebilirler.Gelgelelim bilim adamları psişik kişilerin her zaman görebildiği bu herkes tarafından görünmeyen çevrelemenin varlığını ancak yakın zamanda doğrulayabilmişlerdir.Pek çok kişi auraları çocukken görebilir.Ama büyüdükçe bu yeteneğini yitirir. Çocuklarıdaki bu psişik potansiyeli destekleyen aileler sayesinde bu konuda gelişmeler oluyor. Ancak hala gidilecek uzun bir yol var.