çok şükür normale döndük… ateş 36.1 – 36.2 giderek yükseldi ve 36.5 civarları seyretmeye başladı… bebeğiniz kötüyse siz de kötüsünüz hatta berbat…tüm sevinçleriniz hüzünleriniz yavrunuza endeksleniyor… onun en ufak acısı canınızı en dayanılmaz acılar kadar acıtıyor , etinizi kemiriyor ve ruhunuzu çürütüyor…bir bakmışsınız kan ter içindesiniz… oysa hava ne kadar da güzel terlemenin alemi yok… yada ne bileyim güneş tepede hava cayır cayır yanıyor , ama ateşler içinde yanan yavrunuzun yanında buz kesmişsiniz , kanınız donmuş… ancak yaşayan bilir frekansında harfi harfine doğrudur söylediklerim… pek tabiki Allah kimseye yaşatmasın…her gün belli saatlerde uykumuz var… eğer yatamazsa huysuzluklardan huysuzluk beğenin , seçin birini alın… ama uyumuşsak ve keyfimiz yerindeyse ooooooohhhhh doyum olmaz rüzgar bebeğimizin lezzetine…aslında hayatımızdaki karşılıksız sevgi beslediğimiz her varlıkla aynı duyguları yaşıyoruz… sevgili oğlum doğmadan önce eşime karşı , evlenmeden önce sevgililerimle , onlardan önce de o güne kadar sahip olduğum tüm evcil hayat dostlarım , dilim hayvan demeye varmıyor , cana yakın arkadaşlarım için hissederdim bu duyguları…demek ki diyorum… ruhumuzu adayacak bir adres gerekiyor bir şekilde… hesapsız kitapsız adanmak istiyoruz o çok değerli , anlatılamayacak kadar özel , ifade edilemeycek varlığa… belki de parmak hesabı yapmadan mutlu olmayı istiyoruz , yada ince eliyip sık dokuyacak derecede ve insana inanılmaz geliyor ama mazoşitstçe olacak bal gibi isteyerek acı çekiyoruz…hayatın hay huyları ruhumuzun yol haritasını bize öyle bir kaybettiriyorki , somut elle tutulan şeylerin tatlı gelmesinden midir nedir , bırakamıyoruz hayattaki şu çok önemli işlerimizi … ve o tam tarif edemediğimiz , anlamlandıramadığımız ruhumuzu aramaya başlıyoruz… beden et değil ki hammaddesi , somut bir karşılığı değeri yok…işte sanırım o zaman sevgi nefret acı zevk duygularını devreye sokuyoruz ve bakalım nereye kadar gidebileceğiz sorusunun cevabını arıyoruz… böylece aşık oluyor , tutuluyor , tutkularımızın kölesi olarak , o pek de bilmediğimiz karanlık ülkemiz ruhumuzun sokaklarını dolaşmaya başlıyoruz…ben de şu sıra ve sanırım sonsuza dek eşim dışında – hadi itiraf edeyim o aşk duygusu biraz eskiyor , nostalji tadı veriyor – sevgili yavrum Rüzgarıma konsantre oldum ve karanlık ülkemdeki yolculuğuma oğlumla çıktım… ben ve benim gibi bilinmezler ülkesinin gezginlerine hayırlı yolculuklar dilerim… Sevgi ve Saygılarımla…