Son günlerde kamuoyunda en çok tartışılan şeylerden birisi “Mustafa” filmi.”Filmi izledin mi ?” derseniz cevabım “Hayır”. Ama bazılarını “Ah Atatürk’ün insan tarafı da insan tarafı” diye tempo tuttuğu ortamda yüksek sesle şunu söylüyorum: ATATÜRKÜN İNSAN TARAFI BENİ HİÇ Mİ HİÇ İL-Gİ-LEN-DİR-Mİ-YOR!Ya arkadaş banane Atatürk’ün insan tarafından…O’da her insan gibi, doğmuş, yaşamış ve bu dünyadan göçüp gitmiştir.Diğer insanlardan farkı siyasi ve askeri dehasıdır ve diğer insanlarla ortak noktası da “insani zaaflarıdır”Ama benim içn önemli olan; farklılıklarının bize kazandırdıkları ve bize bıraktığı mirastır.İnsani tarafı Atatürk’ün özelidir ve beni bağlamaz…Olayın bu boyutunu bu şekilde bırakmak istiyorum…Ama O’nun hakkında konuşulacak çok daha önemli tartışma konuları var diye düşünüyorum…Atatürk nasıl bir siyasi liderdi ?Atatürk pragmatist,realist ve rasyonalist bir devlet adamıydı.Kurtuluş Savaşı’nda Rusya’dan aldığı silahlar karşısında kurdurduğu Komünist Parti’de de, Meclisi açarken yanında bulundurduğu sarıklı hocalarda da, her an için isyan etmeye hazır Çerkes Ethem’in kardeşi Reşit Bey’in milletvekili olmasında da atatürk’ün muhteşem pragmatizminin izlerini görmek için mümkündür.Dinsizliğin en büyük ideolojisi sosyalizmi devlet rejimi ilan eden Rusya’dan aldığı silahlarla cephee savaşırken, hala “Allah, peygamber ve halife” kelimelerini dillerinden düşürmeyen hocalarla Meclis açabilmek, tam bağımsızlığı şiar edinmişken isyankar tavırları başgösteren Çerkes Ethem’in kardeşi Reşit Bey’i Meclis’te vekil yapabilmek muhteşem bir siyasetin, muhteşem bir denge startejistliğinin örneği değil de nedir ?Peki Atatürk, Makyavelist’ti demek mümkün mü ?Kurtuluş Savaşı’nda pragmatizmin yanında belli bir ölçüde Makyavelist bir Atatürk görmekte mümkün…(Sadece Kurtuluş Savaşı döneminde)Şimdi bazı arkadaşlarımızın “Atatürk Makyavelist olsa manda ve himayeyi kabul edebilirdi” diyebilirler.Tabii bu Kurtuluş Savaşı’na nasıl baktığınıza bağlı.Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın başarı ölçüsünü sadece “yabancı düşman askerlerinin Anadolu’dan çekilmesi” olarak değil, kültürel,sosyal,ekonomik ve siyasal olarak tam bir bağımsızlık olarak gördüğündendir ki “manda ve himayeye” başından beri karşı çıkmıştır.Ancak bunların dışında bağımsızlık için evet;Atatürk için her yol mübah olmuştur…Peki askeri olarak böylesi dehaya sahip, pragmatizmi siyaset sahnesinde böylesinde ustalıkla kullanılabilen bir büyük devlet adamının adı ile anılan “Kemalizm” bir ideoloji olabilir mi, olursa bu ideolojiyi bizzat Atatürk’ün oluşturduğu iddia edilebilir mi ?Öncelikle şunu söylemek gerekir…Hayatının her döneminde milletinin varlığı, bekası ve tam bağımsızlığı için pragmatizmi çok başarılı bir silah olarak kullanmış bir lider hali ile dönemsel olarak taktiksel siyasal esneklikler göstermiştir.Peki liberalizm veya komünizm, sosyalizm, nazizm gibi “Kuramsal teoriye” dayalı ideolojiler en ufak bir esnekliğe müsaade edebilir mi?(S.S.CB’de Kruşçev ile başlayan “özel mülkiyete” ılımlı yaklaşım hareketinin, Gorbaçov döneminde “Glasnost “ve “Presteroyka” uygulamaları ile zirveye varmasının sonucu ortadadır)Keza Amerika gibi bir ülkede özel mülkiyet hakkının bırakın yasaklanmasını kısıtlanmasının dahi düşünülmesi mümkünmüdür ?Bu soruların yanıtı tabii ki “Hayır” dır.Peki o zaman Atatürk gibi konjonktürel esnekliğe sahip bir liderin bir doktriner ideolojiyi-“Kemalizm- kendi iradesi ile, planlayarak oluşturması mümkünmüdür ?Bence hayır…İşte bu nedenle bence bu nedenle Kemalizm bir ideoloji, bir doktrin olamaz, olsa olsa bir düşünce biçimidir…Peki yıllardır “O Kemalizm’e aykırı, o ugun” diyerek hareketlerimize şekil verilmesinin nedeni nedir…Çünkü Kemalizm, Atatürk’ün ölümünün ardından devlet içerisinde özellikle askeri bürokrasinin ağırlığını oluşturduğu, sayısı birkaç yüz kişiyi geçmeyen “elit yönetici kadronun” ,omurgası o dönemin CHP Programından oluşan, bolca Atatürk vecizesi ile soslanmış toplumu yönetebilme aygıtı olarak geliştirilen Türkiye’nin ilk “Derin Anayasasası”dır.Bu “Derin Anayasa” dönemsel olarak yenilenmiş, makyajlanmış, konjonktürel şartlara göre uyarlanmıştır ancak önündeki Atatürk posteri hiç bir zaman kaldırılmamıştır.Yani atılan “Kemalist gençlik”, “Kemalist toplum” ve bilimum Kemalist vesaire naraları bir slogan olmaktan bir adım öteye gidemez.Pragmatist Atatürk “tam”bağımsız bir ülke bırakmıştır geriye. Ama ardılları sadece sanal bir “doktrin” ortaya çıkarabilmiştir.Evet yazımın başında belirttiğim gibi Atatürk’ün insani yönünü fikri yönünü tartışmak daha önemli…Bırakın “Mustafa” rahat rahat uyusun, biz “Atatürk’ü” tartışalım…