Olacaktı.

Hafif Uyku’ya, bu sıcak yuvanın tasarımında emeği geçen ve benimle kelimelerini paylaşan herkese en vefâsız şekliyle kuru bir teşekkür edilecek, arkaya bakılmadan gidilecek, sebepler yetim, sonuçlar ‘pHx’ siz olacaktı.

Benim için Hafif’te üstüne ahkâm kesilemeyecek tek bir blog yok.

Kesilen her ahkâm’a verilecek bir cevabım var.

Zaman gelir tek bir cümle zaman gelir sayfalarca yazarım. Verdiğim değeri değiştirmez.

Hayatımda olanlarla, olmuş olanlarla da hayatıma dair tartışamayacağım hiç birşey yok sadece mekân doğru seçilmeli.

Hayatı seyreden birisi değilim, monitörden seyreden birisi hiç değilim. Onun için duracağım yeri bilirim.

Hafif; pHx için, iyi kurgulanmış, güzel tasarlanmış, gülen yüzleri de ağlayan yüzleri de olan çok sesli bir Türkiye müzikalinin sıfırlar ve birler dünyasında anlamlandırılmış halidir.

Zaman içersinde sıfırlar ve birler olarak hayatımda yer alıp, eksi sonsuzdan artı sonsuza anlam kazanan birisine tekrardan sıfırlarlar ve birler olarak cevap vermek benim için yanlıştır, ve sadece boştur

Hafif’te hayatı tartışırım. Hayatımı tartışmam. Hayatımdakilerle, hayatımda olanlarla ise asla tartışmam. Mahremiyet esastır. Otobüste 27 dakika boyunca sevgilimin kulağına bacaklarını titretecek kadar bütün içimi kor gibi akıtırım ama caddede bankta otururken, tam da otobüs geçerken, sevgilimle dudaklarımı paylaşmaktan haz etmem, kusursuz olsa da.

Daha önce gözbebeklerimle iletişim kurmuş birisi, kesilen herhangi bir ahkâmın içinde geçen herhangi bir tanımlamadan, tamlamadan, yakarıştan, isyandan, şakadan, öfkeden, renkten dolayı kendinde cevap hakkı buluyorsa izlemesi gereken yol, ‘mouse’undan ve klavyesi ile değil akılsız başın cezasını çekecek uzvu ile olmalıdır.

Erkekler daha yakındır böyle deyimlere; ” kaçamak dövüşmek” diye bir deyim vardır. Kalabalık içinde seni hiç mi hiç ilgilendirmeyen, bir senedir uğramadığın bir mekanda olan bir kavgada vurup kaçarsın. Kime vurduğun, neye vurduğun, hangi tarafta olduğun belli değildir. Hem cevap vermişindir, hem de sözde kavga etmişsindir.

Şimdi de “kaçamak iletişmek” çıktı galiba.

Kimseye üstünde isim yazmayan zarf atmam. Bir zarf atılacak olsa, gideceği yerde, gideceği kişi de belli olur. Bu zarfıda direk o kişiye atarım, benim için özel olan bir insanın zarfa vereceği cevaplardan dolayı benim için değerli olacak görüşlerini de başka insanlarla paylaşmam.

Birbirlerine kendilerinden daha fazla yakın olmuş iki insanın tartışacakları bir konu, söyleyecekleri bir cümle varsa, bu yer internet’teki hafif sitesi değildir.

Aslında bu bir veda yazısı olacaktı çünkü insanlara nasıl doğru davranacaklarını anlatmaktan bıktım hele ki en yakın olmuş olanınıza bile hâlâ birşeyler anlatmanın hayal kırıklığı da eklenince, “i’ve become hateful towards all humans in general, only because it seems so easy for people to get along and have empathy… I simply love people too much, so much that it makes me feel fuckin’ sad ” diyen şu anda iki kanatlı olan insana bütün kalbimle bir kez daha hak verip çekip gitmek geldi içimden.

Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasındaki çizginin nereden geçtiğini bilmek zor. Bu çizginin nereden geçtiğini, neleri kestiğini, neleri kanattığını zaten bilmiyorsan ya bir bilene soracaksın ya da susacaksın, sadece okuyacaksın.