Hayat yaşanırken, bir gün durup düşünürsün, istediğin her şeyi gerçekleştirdin mi diye..Beynimde sürekli yanan bir ışık vardı, yemek yapmayı öğrenme fırsatı bulamadım. Daha doğrusu küçümsedim, kolay diye..Dışarıda yemek yemeler, sefa pezevenkliği, gerçi bu erkekler için söylenir ama iş hayatının kadını, adamı olmaz derler. Orada kadınlığını unutursun..Bir de kaptırırsan kendini, işi bırakıp ev hanımı olmak gibi bir şansının olması mümkün değildir artık.Hep dışarıdasındır. Özellikle yazın, bir de bekarsan, arkadaşların yapışırlar yakana..Biz, şurada toplandık, bak Nesliyle eşi de gelecek, Haluk ta var, yakışıklı bir dostları da, hadi gel..Hep birileri, baş göz etmeye çalışır seni, bir de bilirler biraz duygusal olduğunu, dalga geçerler.Haluk, şiir yazıyormuş,Gerçekten mi, nasıl şiirlerHer türlü, ama sadece yazın yazıyormuş,,Hangisiydi, doğru olan..Peşinde olman gereken, aşk mıydı, yoksa huzurlu bir, sevgi mi..Yıllarca bu sorunun cevabını aradım, kendimce..Tam aşk lazım derken, aşkı bulduğunda, pamuk şekerinden kocaman bir parça kopardığını düşünüp sevinecekken, iki adım yol almadan eriyip yok oluverir ağzında..Tadı tamamen bitmesin diye, belki su bile içemiyorsun üzerine..Onun, yanına giderken, kendince en önemli olan problemlerini unutuveriyorsun..Adı aşk ya, Peki, ne konuşacaksın ki zaten, piyasayı mı anlatacaksın, bıkmışsın yıllardır, derken, edebiyat mı konuşacaksın, çıkıp sana, gül bahçesi vaad etmedim, deyiverecek..Sen de sinirlenip, Koca Öküz, adlı hikayemi okumuş muydum, sana diyeceksin..O halde en baştan karar vereceksin ne söyleyeceğine; Güven istiyorum, dümdüz yürürken yolda, aniden dönüp arkama baktığımda, hala orada olmanı, istiyorum ..Ama bunları söyledikten sonra, adı, aşk olmaz ki.. Çünkü aşk hep umduruyor, sen o duyguyu seviyorsun..Genelde, sana aşık olmayacak olana, kıpırdıyor kalbin..Bazen huzuru buluyorsun, güveni buluyorsun, o yanında, aşk eksiliveriyor,Aşk, gece karanlıkta inceden bir piyanonun tuşlarında yürüyor sessizce, ya da seni gece yarısı uykundan uyandıran, bir sızıntı oluyor..Herkes kaçıp gidiyor, bir tek sen kalıyorsun içinde sanki..Sızlan bakalım, unutana kadar..Unutuyorsun, sonra bilirkişi oluyorsun, Ben de aşık olmuştum diyorsun..Bak burnum sızladı şimdi, onu hatırladım..Piyano çalarken şarkıyı mırıldanışını, bir de biliyormuşum gibi, ağzımı oynatışımı…Peki, sen hiç aşk yemeği yaptın mı, yaptıysan içine neler kattın, kulak memesi kıvamını tutturmak için, ölçüyü verir misin, yoksa en lezzetlisi, annelerimizin göz kararı mı..Hadi oradan , Aşklar yalan, herkes kendine hayran..Mırıl mırıl mırıldan..Sirkeyi, koydun mu, biraz da sarımsak, işkembe çorbası olur, en büyük aşkın..Laf aramızda, çok lezzetli ama, o bile boktan..
yorumlar
oo o ..acilen ab rh-+ kana ihtiyaç vardır.
yazının altında bu reklam çıkıyor bu ne yahu.
hahaha süpermiş manson..
aşk yemeğini bilmem ama içine sevgimi kattıgım yemek var.
Çerez tabağı teoremi-1Arkadaşım hâlâ evlenemedin “Yeter artık, evlen de çoluk çocuk sahibi ol” dedim. Aşağıdaki teoriyi aktardı:Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman sırasıyla önce antepfıstıkları, ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona beyaz ve sarı leblebiler kalır. Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve ay çekirdekleri ile idare edersin,ya da olur ya bir fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun…Çerez tabağı – 2Bir arkadaşımın, ileri yaşta evlenmekle, çerez tabağı arasındaki benzerliği anlatan görüşlerini aktarmıştım. Bu yazı üzerine, Mektep arkadaşım şöyle yazmış: “Sevgili arkadaşım, aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da kalır. Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri bırakır. Onlara ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, dişini kırabilirsin Arkadaşı haklı…Şairin dediği gibi: “Daha ne güzellikler vardı derinlerde. Bazen korktuk…Bazen gücümüz yetmedi.”ALINTIDI.kusuruma bakılmaya…:))
“alıntıdır” eksik çıkmış özür dilerim.
bir de bu hikayenin ana fikri ile aynı olan gül hikayesi vardır. çok öncelerde bunları anlatırdık.yazıyla da ilgisiini anlayamadım. bu günlerde anlamama hastalığım depreşti sanırım.
Peki, sen hiç aşk yemeği yaptın mı, yaptıysan içine neler kattın, kulak memesi kıvamını tutturmak için, ölçüyü verir misin, yoksa en lezzetlisi, annelerimizin göz kararı mı..klasik tarifleri bilecen ama onlara mutlaka kendinden bir şeyler katacan pbk..tadı, aroması, kıvamı, kokusu, görüntüsü alışılagelmiş dışı olalacak.Tüm emeğine karşın fast food’un sözüm ona ışıltısına kapıldıysa bırak gitsin. aradaki farkı anlayamayan adamdan zaten hayır gelmez…
ovvvv, benzetme harikulâde
:)) mersi
Yorumlar için teşekkürler efendim, daha sizi yansıtan neşe dolu yorumlar bekliyoruz,Bu yazı, gecelik aşklara bir ömür veren cesur kalplere ithafen yazılmıştır..
pbk, haluk kim ya ?
thing, seni hançer sofrasına davet ediyorum, acıkmış olmalısın
zi selem DİYOR Kİ, (25 Eylül 2008 13:11)pbk, Haluk kim ya?Aaaaaa bu yazarın özell hayatına girer, vır vır zır zır..:))Haluk, benim ileride yazacağım roman kahramanım..
pardon,birden kafam karıştı da.
o zaman, hayal kurma..:)Buyur, beleş, standart hayat yaşama paket i kazandınız..Hayırlı olsun..
hayal kuran ben deyilim pbk. hayali kurup,halukla eritmiş olan sensin di mi? bana gelince; bu güne kadar bilmediğim bişeylerin peşinden hiç koşmadım.kuşlar gibi kanat çırpıp uçmadım.mizacımız beyle şeylere meyilli deyildir.ha şunu yaparım yalan deyil;birlikte yaşarım,inlerim,beklerim arada şarkılar da mırıldanır,ya kazanırım ya yitiririm. şu an bu vaziyetteyim ve ikiye bölünmüşlüğümden çok memnunum.zaten erek olarak birbirlerini tamamen ele geçirmiş aşıklar daha yolun başında ölmüşler demektir.bana göre kadın kendini verir vermelidir,erkekte onunla kendi varlığını onunla geliştirir. yoksa aşkı gastronomi bilimine indirgiyerek erkeği sadece eserinizin geçici bir kahramanı yapmaktan öteye gidemezsiniz.
zi selem gözlerim yaşlı. Doğru yerde noktalı virgül kullanmışsın..
buradakileri tenzih ederek söylüyorum. bazı denyolar “ikiye bölünmüşlük” lafından farklı manalar çıkartabilirler.muradım şuydu; bir yanım sevdiğime ait,diğeri bana.dejavuu88,sil gözyaşlarını ya da neron gibi gözyaşı şişesinde sakla evladım lazım olur bi gün. noktalı virgüle gelince,kümesten kaçan tavuklar becermişler.benim dahlim yok.anlamam o işlerden.
saklar sana hediye ederimteşekkürler
şimdi sonuç ne oldu? aşkı mı seçtin? sevgiyi mi? aşk yemeği olunca kafam karıştı benim.
güleyirum katula katulaaşk, sevda elinden hepimizin çektiği aynı işte…
Enterasan yazı, enterasan yorumlar…
Allah kimseyi aşksız ve yalnız bırakmsın
pbk aşkı çok iyi bir şekilde tanımlamışsın..
Nevdalist, sonuç ne oldu biliyor musun, sevgiyi seçtim..Yeterince çekilen aşk acıları sevgiyi kucaklatıyor insana..Aşkı seçenler, ömür boyu hüzünü ve yarım kalışları da beraberinde seçiyor, çünkü aşk daima tek taraflıdır..Nebilim, ne güzel gülmen, hepimiz insanız ve aşk hastalığının belirtileri hep aynı..Wassago nesi enteresan , bence çok sıradan..:)Dimoedes, aşık olmadan kimse ölmesin..Majo; Aşkı pişirdik, biz yandık ve yaktık..Dibimiz tuttu..Best, yeni aşk tariflerini senin güzel cümlelerinden duysak ?Halus, evet doğru az yumurta kırmadık ..Zı Selem, sana artık kızamıyorum..İçiçe geçmiş cümlelerini düzelten, seni ikiye bölmeden seven biri çıkar inşallah karşına ama aşkı tanımadan ölme, racona ters diyenler, ne pamuk şekerler aldı aşklarına, kendileri de yediler:)
Sevdiceğinle yeni bir tarifle pasta yapmanın keyfi de ayrıdır şimdi. Mutfakta iş bölümü yapılır. Herkes görevini başarıyla tamamlamak ister. Karşı cins dolaptan gerekli malzemeleri çıkartır. Diğer cins hem tarifi okur hem hazırlar. Erkek kişisi sakarlıklar yapar, tencereler yuvarlanır, bayan kişisi dalga geçer. Pasta kreması illa burunlara sürülür, türlü muzurluklar yapılır. Pasta oluşumunu tamamlar ve soğuması için buzdolabına konur. Erkek kişisi, bulaşıklara istemeye istemeye yönelen bayan kişisinin arkadan beline sarılarak: “hayatım bırak, ben yıkarım” der.Buna alternatif sunmak istersek: “hayatım bırak tatyana yıkar” da mümkündür.
telefon et getirsinler be dej’im. uğraştığına değmaz.buruna krema kondurma hadisesinin hastasıyım.
Royal icing tercihimdir manson’umcilt maskesi gibi de kullanılabilir.
aşk bir otomobile benzer.hızlanma değeri yoktur.ya durur ya da son süratle gider.hatta bi durur bir gider.o midedeki yanma,avuçların terlemesi ondan oluyor.
içinde terlenirse üstü açılır..Evet evet, otomobil e çok benzer aşk..Hızına kapılıp gidersen, tutkuya dönüşür..Ayaklarına hakim olup, fren yapmazsan sonun duvar da olabilir..
duvara toslamanın tadı hiç bişeyde yok
arabanın içinde niye terleniyor kiGüzel bir aşk son model arabaya benzer, o zaman kliması da vardır
tatlı bi esinti diyosun yani dej..
Dej, mutfakta paylaşıma hayranım, çikolata kremasını etraf kirlenicek mi diye düşünmeden fışkırtmak, harika olur…
Bulaşık beraber yıkanırsa, aynı işlem köpüklerle de yapılabilir ve çok da eğlenceli, romantik olur. Tabii şahsen kremanın duvarlara bulaşması halinde bunun temizliğiyle uğraşmam.
sevdiceğin köprücük kemiğinin oyuk yerine çikolata kreması sıkıp ordan tatmak gibisi yok..
E yani kop, olmazsa olmaz.Hııı araba hızlıdır da son model ya. O vakit camları açmak daha faydalı, bayan kişisinin saçlarının uçuşması ile hoş bir atmosfer yaratılır düşüncesindeyim.
Dej, kışın koltuklar da ısıtılır, yazın klima da açılır ama üst açıldı mı, rüzgar karşı salınmak mükemmeldir..Kop, sabah sabah, çok fantazi gördüm seni..
pbk, şimdi üst açılınca bayan kişisi oraya çıkar evet şahane ammmaa aşağıda neler olur o problem işte. Hani kazaya sebebiyet felan..
yahu hakikaten mutfakta böyel abuk sabuk alet edavat fışkırtan var mı aramızda? cinnet geçiririm yahu. yardımcı temizlese bile. ulan ne pis insanlar nereleriyle yemişler pastayı demezler mi adama?
estağfirullah sörsiHer bünyede farklı reaksiyon..Ben midye tava değil midye dolma tercih ederim, başkası tavasına hastadır..
var olmaz mı, santorini..
ben de her türlüsüne hahtayım midyenin
pbk sıcak demiş ya, üst açılması falano bakımdan dediydim, üste başa gerek olma die komutan sörsi
şahsen sevgilimi bizzat ellerimle o kampa sokar, kendim de frambuazlı dondurma yemeye giderdim
mildırıt teyzeler de seni tanıyamış, sen ayrıldıktan sonra kim di bu hanım kız dediler…
sevgili sörsi Audi AG güzel arabadır, yine de fazla hız direksiyon mukayyeti açısından sakıncalı.Sarışın konusu ise izanım dışında kaldı.
Şurada taşfırın erkeği rolünde ahkam kesenleri bir de kız arkadaşlarının,eşlerinin yanında görmek isterdim. Kızları tavlamak için ne şebeklik yaptığınızı, olanlarla görüşmek, dışarı çıkmak veya yatağa atmak için ne taklalar attığınızı hepimiz biliyoruz. Şurada birbirimizi kandırmayalım bari. Romantizmi bu kadar yadsımayın, özde delikanlı olun sözde değil.
Aşkın yılmaz savunucusu pbk departmanına,Seni temin ederim ki, “aşk’ı” en yoğun biçimde yaşıyorum. Ama hangi aşk’ı?senin ve bir kısım”denyonun” yaşadığı, ya da tarif ettiği aşk’ı deyil elbette.; Varlığımı ikiye bölen,aynı anda iki ben’e sahip olunan bir aşk’ı tarif etmiştim..anlamadınız.anlamanızı da beklemedim zaten..Kendime acımasız,eleştici bir gözle baktığımdan, doğruluğundan ve isabetinden kuşku duymadığım bir aşk’ı yaşıyorum..Gözümü ayırmadan aynaya yansıyan görüntümle övünüyorum, çünkü orada artık iki kişiyi görüyorum, bu görüntüden iki kişilik bir zevk alıyorum..Tıpkı yatakta aldığım keyfin bir eşi..Benim kadınım hem rahibe olacak, hem kendine hayran bir kadın..O böyle biri işte. kendine bakıp ” Ben harikayım hayatım ” diyebilecek cesareti olan kadın..Onda çok özel şeyler olacak..Aklımı başımdan alacak,taptaze dişi etiyle , gözlerimi kamaştıracak, katkısız bir cömertliği olacak..Benim kadınım bu işte..İşte ben bu ikiye bölünmüşlüğe “aşk” diyorum ve onun ruhuma uyum getiren gücünden aldığım destekle doyasıya yaşıyorum “anladığım” aşkı..Benim için üzülme pbk..
iki dakikamüsade ettim ortalığı çarşamba pazarına çevirdiniz. tam bir hafta yokum döndüğümde hafif ne halde olacak bilmem.bu arada heidi kundurası, peynir bıçağı, tekerlek peynir neyin isteyen varsa getiriim.
Manson, gönlünden ne koparsa 🙂
kopanın kirli gömleğini götürcem molin rouge kızlarına.sörsiye fremen çöl tulumu.dej sana disneylandan hediyelik yazdım.
gözüm gibi bakıcam gözüüm
Öncelikle Lesör ve ekürilerine Zi Selam ederim..Santorini nin en kıymetli müşterisi olan beni, oradan kaçırmanıza heyran kaldım..Oysa ki ben size karşı kalkanlarımı indirmiş, çelik yeleğimi giymiştim..Kamu meselelerini şahsımıza mal edip kızık gezmeme sebebiyet verdiniz. Kaç hafta hafif e uğramadım..Nokta..Zı selam, amma da meraklıymışsın aşk hayatını anlatmaya, senin de alıngan, alındığı kadar bunu gizlemeyen bir tip olduğunu anlamış bulunmaktayım..”zi selem DİYOR Kİ, (26 Eylül 2008 10:45)”Ama hangi aşk’ı?senin ve bir kısım”denyonun” yaşadığı, ya da tarif ettiği aşk’ı deyil elbette.; Varlığımı ikiye bölen,aynı anda iki ben’e sahip olunan bir aşk’ı tarif etmiştim..”Denyolarla anılmak ne hoş, aşkın denyosu nasıl olur ki..
alâ seyyehatler temenni ederim sayın manson..kirli gömleğimi koklasınlar geri getir, orda bırakma,ha ellerinde parçalanırsa o ayrı ..
kendim ettim kendim buldummmmgül gibi sarardım sordumeyvaheyvaheyvah.
”pillibebekkuyuda DİYOR Kİ, (26 Eylül 2008 08:08)Aşkı seçenler, ömür boyu ”hüzünü” ve yarım kalışları da beraberinde seçiyor, çünkü aşk daima tek taraflıdır..”Kurban olsunlar bu cümledeki ”Hüzüne”, hüznü olacaktı, gülüyorum kendime..:))
e lesörü ben yaratmıştım hani bu ne dilemma şimdi.
kop kim kokluyor gömleğini, ne iş noluyor kaçırdım yahu
şahsi düşünceleri bıraktım ortamın gidişatına uygun davranıyorum..Fikrim değişmedi, ya hep lesör ol ya hep Manson, ama lesör olmanı tercih ederim..O şirin..
hii yine başlamış.
bitmiş..
kaçıncı sezon du bu
Ben bulaşığa geçtim…
Kop toplasın masayı..
çöpleri de ben atarım ..
Masayı hazırlarım..Simetrik bir şekilde..
simetriden hazetmeyen bi naturam vardır, benim taraf daanık olsun..
o zaman, tuzlukları, limonları, her nevi sos u senin tarafına yığarım..
ne mutlu kendinizden birşey bulduysanız..İlham gelince yine yazacağım..Çoktandır yok..