Çalışırken dahi hep seni düşünüyorum. Hep sana ileti yazmak istiyorum gmailden. Sonra tutuyorum kendimi. Çalış, disiplinli ol diyorum. Bir süre dayanabiliyorum. Sonra gene susturmam gerekiyor içimdeki sana ulaşma isteğini.Akşam seninle paylaşacağım konuları kafama not ediyorum. Güzel olur diyorum, senin ne tepki vereceğini düşünüyor ve yüzüm gülümsüyor o an. Sen de sanıyorsun ki, yanında değilim. Evet, tamamıyla yanımdasın. Kalbimin içindesin.Bilgisayarda tüm dosyaları kapattığımda ya da aşağı aldığımda ekrandaki yüzünü görmemle hangi işi yaptığımı unutuyorum, yine toparlıyorum kendimi.Sen benimle bu kadar ilgilenmesen, şu sıralar sıkıntıdan patlamış, bunalmış olurdum. Sen tüm bunlara izin vermedin.Benimle “en değerli varlığım” diyerek ilgilendin. Bu bana çok iyi geldi ve tüm bunalmalarımı engellemiş oldu. Yoksa çok farklı olurdu. Ne kadar teşekkür etsem az.Daha önceki mutluluklarım şuna benziyor: tahta bir masada tempo tutarak müzik yapıyordum, eğleniyordum. Müziği bu sanıyordum üstelik.Sonra Beethoven dinledim ve müziği asıl o zaman fark ettim. Ama öncesinde bunu bilemezdim.Neyse, şimdi oldukça iyi hissetmem iyi bir şey. Şimdi sen benim müziğimsin, her gün yeni notalarını keşfettiğim…