Yaz gelmiyor, geldi, bak yine yağdı ikilemlerinde yaşarken birileri evet itiraf ediyorum ben geçen sene cup diye içine girdiğim pantolonlarımın bu sene nasıl olur da fermuarlarının kapanmadığını düşünüyordum.
Derken bir gece şaraplarımızı yudumlayıp, peynirlerimizi götürürken bir arkadaşım ‘ye iç bu böyle gitmez spor yapalım bari’ dedi . Herkes şarabın verdiği etkiyle birbirini gaza getirdi. Sonuç; ertesi gün soluğu Cihangir’de pek şirin bir spor salonu olan kuzey yıldızı-nda aldık, aman şirinlik akıyor paçalarından salonun görmeyin
Bir heves gittim spor çantası, ayakkabı aldım motivasyonum tam olsun diye.
Tabii bu arada etraftan bahisler başladı; ahahaa 10 gün sonra görücem seni , bir biracık içiyorum; haa iç iç nasıl olsa bugün spora gittin ahahaa , spor bir yaşam tarzıdır sen kiiim spor yapmak kim bıdı bıdı diye…
Hayır, hem hımbıllar hem de ne güzel ya bir kardeşimiz sağlık içinde yüzecek deyip destek olacaklarına köstek oluyorlar
Neyse sonunda başladık. Hocamız ki sonradan adı erkek güzeli olarak kaldı bizim aramızda bize ilk günden bir program çıkardı ; 20 dak bisiklet, 25 dak koşu bandı ardından mekikler, kürekler, minik dambıllar vs…(vs kısmını es geçmemek lazım aslında en az 10 alet )
25 dakika koşu bandında canın çıkıyor (su bile içirmiyor erkek güzeli dalağımız şişermiş )ve harcadığın kalori 175 . Şu hale bak bir top çikolatalı dondurma bile 200 kalori ; yerim koşu bandını ….
Salonda yine her yerde olduğu gibi kadınlar arası bir çekişme hakim. Sürekli birbirlerini kesip kendi poposunun mu yoksa onun poposunun mu küçük olduğunu tahmin etmeye çalışıyorlar , koşu bandında sürekli yanındaki kadının monitörüne bakıp hangisinin daha çok kalori harcadığını hesaplıyorlar arada fark varsa hop hop hoop hızlanıyorlar, hayır işin kötü yanı bir süre sonra seni de kendilerine benzetiyorlar, paranoyak paranoyak bakıyorsun etrafa.
Erkeklere gelince onlar ayrı bir alem; aynada sürekli kaslarını seyrediyorlar , ortalık yerde halter kaldırıp gözünün içine içine bakıyorlar, sen ağırlık kaldırırken zorlandığında şunu bile kaldıramıyor pöh diyen küçümser bakışlarıyla seni delirtiyorlar, dar atletler, kısacık şortlar giyiyorlar (bir de kadınlara teşhirci derler), hoplayan bişey!? gördüklerinde bakışlarını sabitliyorlar
Meğer bu yukarda ki sebeplerin hepsi bizim sinirimizi bozmaktaymış
Evet beklenen oldu, üçüncü haftanın sonunda salonu bıraktık, zaten yaz geldi yeni bir şeyler alınacak bir beden büyük alırız olur biter .
yorumlar
her sene niyetlenirim bende şekle gireyim diye.
aman işte bizi seven böyle sevsinle biter.
bu sene bu triplere giriyorum.. ya geç büyüyorum ya da birden yaşlandım…
ama gitmeyeceim inatçıyım.
sevilmeyi bekleyen kim?
sigarayı bıraktığımdan beri bende baya göbeklendim, daha doğrusu göbek aldı başını gidiyor. Havalar biraz daha ısınsız yüzücez artık hafatada bir, belki işe yarar.
@kaçakgelin
Madem cihangir taraflarındasın enteresan bişeylerde deneyebilirsin.
düzenli olarak, belirlenmiş bir zaman biriminde belli bir yerde belli bir etkinliği yerine getirmek mi, ben mi, yok daha neler? bendeniz de yukarıda belirtilen etkinliğe şirin bir spor salonumuzda katılmaya çalışmış idim, sonuç aynı zaman biriminden sonra bir daha o yere uğramamak olmuş idi.
tabi şöyle enstanteneler de olmadı değil; bir hanım kızımızın yanıma gelerek gözlerimin içine bakıp(yavru kuş yerim seni bakışı) benim kaldıramadığım bir ağırlığı kaldırması(valla halterciymiş kendisi).
bakışlara gelince konu; hanım kızlarımızın hoplayan ve sallananlara dikkat kesilmesi de ayrı bir blog konusudur.
kırmızı şarap sağlığa yararlıdır, beyaz da tüketilir, yeri gelir rose olur ya da mistel, köpüklü mü o da iyidir. sonra meyve şarapları da vardır leziz.
keske piriltili taytlar, firfirli toplar giyip, kafana bir bant, bileklerine tozluklar takip, fame’de olduu gibi, arada ortaya firlayip, dans filan etseydin. belki eglenirdin ve spora devam ederdin. hem populer de olurdun, ne sirin! “aaa, iste o hatun, 🙂 oley!” derlerdi sen salona girdiinde. :o)
sporu biraktiin icin uzuldum ama yazi cok neseli ve akici olmus, gozumun onunde canlaniverdiniz.
iyi fikir tiviti ama ben istiyorum ki; ben bi yere gitmeyeyim o yer bana gelsin, tembelim bu aralar biraz
ahahaa pırıltılı taytlara fırfırlı toplara gelirsek canım çıktı 3 hafta düşünemedim bile bunları hatta erkek güzeli bi ara kulağıma ‘bak burda başlayan aşklar en gerçek aşklardır herkes birbirini fazlalıklarıyla tanıyo, göbek möbek saklama yok’ dedi ben dağıldım
Yaklaşık 1 senedir kilolarım başıma belada, arkadaşlarımın diline sakız olmuşken. Artık tahammül sınırlarımı daha fazla zorlamayayım diyerek, iş yerinin yakınında bir zayıflama merkezine gittim. Ben öyle alet falan kullanamam yok koşu bandı, yok bisiklet (zaten sigara içiyorum tık nefes kalırım diye, bide uğraşamam zaten) Benim seçimim pasif zayıflamadan yana oldu. Neyse gittim randevu saatinde kadın yatırdı beni sedyeye beyaz çarşaflar falan. Bağladı beni bir alete bişiler sürüp bişiler yapıştırdı şişman yerlereJ50 dk. boyunca elektrik çarptı beni, salladı durdu. İlk önce korktum noluyoo diye. Sonra alıştım birden hızlandı böle hamur gibi yoğuruyo nerdeyse. Bir yandan da canım sıkıldı sigara içiyom ama kalbime felan zarar verirmi sigara+titrek cihaz diye Öteki yandan da ya deprem olsa beni burada bırakırlarmı nasıl çözerim kendimi. Ha bi de elk. kesilmezmiş ben burda günlerce kalırmışım falan işte. Bir dahakine böle abuk subuk şeyler düşünmemek için kitap götürecem. Yazıyı görünce tam üstüne bastım bende:)
valla ter nereden çıkacağını şaşırıyor.
Tembel insanların fiks olayıdır. Kilolar artmaya başlayınca önce yemek yemeyi azaltır, sonra spora başlar. İki gün sonra spor yapmayı bırakır. Sonra zayıf insanlarla dalga geçer, kilolarıyla mutlu olduğunu iddia eder herkese. Yani en azından ben öyle yapıyorum.
Bi de bu türkler amma keyiflerine düşkünlermiş. Düşünsenize milli içki sayılan rakıyı. Diğer içkileri sek veya bi limon parçasıylan içerken, rakıda illaki meze olucak, sofra donatılacak. Tam bir keyif içkisi. Ya da nargile, onda da oturup saatlerce keyif yapma sözkonusu. İşte bütün bunlar kilo olarak geri dönüyolar yuvaya.
birazcık böyle daha arapvari..
faşist değilim ama araplarla aynı kefeye konmaktansa faşist olurum..
oha ne dedim ben..
Her akşam spora tekrar başlamağa karar veriyorum, giderek assolist kıvamına gelen vücuduma bakıp kendime kızıyorum. Geçen gün sevgili Cul hanım bana kollarımın sahneye çıkmaya uygun hale geldiğini söyledi, hem de ulu orta! Ayıp kardeşim, ne diyeceğimi bilemedim. “Tamam, başlayacağım spora, sus şimdi” dedim geçtim. Oysa içime kor gibi oturdu sevgili aile bireyimizin yorumu.
Kilolardan öte, formunu yitiren kaslar benim sorunum. Tembellik öyle bela bir şey ki, tedavisi nedir, nasıldır bulamadım. Salonlar sıkıcı geliyor, evde kendi kendime yaptığım spor ise nedense bir türlü düzenli olmuyor. Sahile inip koşma kararı aldım mesela geçen gün, bana eşlik edecek bir kurban aradım ama kimsede ses yok. Sonra klasik mazeretler işte, sahilde sabahları akşamdan kalmalar cirit atıyormuş da, sabahın köründe başıma bir şey gelirmiş de… Yahu be sivri zeka plumprune, geceleri bardan dönerken bunlar hiç aklına gelmiyor ama! Yalan işte, kandırıyorum kendimi. Eski işimi özledim, zorunlu olarak yapardım spor, her sabah da mızmızlanırdım yapmasam diye, ama spor sonrası duş alınca çivi gibi olur, kendimi muhteşem hissederdim. Şimdi nerdeee… “Aman az yiyeyim de bikinide popom sırıtmasın” tek derdim. Derhal spora başlamalıyım, yoksa yakında pelteleşmiş bedenimi sıkıştırmak için çok daha fazla uğraşmam gerekecek. İyi oldu bu günlük, tam zamanında ilaç gibi geldi. Şu erkek güzeline de çok güldüm, göbekler fora filan. 🙂
mümkünse 2 kişi karşılıklı veya takım halinde yapılan sporlar iyidir
tek başına olunca vazcayma oranında artış görülüyor
ben de kilo aldım. teraziye çıkmaya bile korkuyorum.
şınav çekmeyi hiç beceremem.. 10 tane çeksem on gün yatarım heralde. en kısa zamanda spora başlamak lazım diyorum ben de. ama olmuoyr işte. gecenin ikisine kadar işteyim. sabah 8de de iş başı. ne zaman yapacağım sporu. aslında bir tane kondisyon aleti alıp işyerinde salona koysak uyar gibi geliyor ama.. dur bakiim patron ne diyecek?…