Futbol ile alakam çok eski günlerde kalmis. Fenerbahçe’den bahsedilirken hala Oguz ile ilgili sesler duymamin nedenini takimda halen gögsünü sisirerek, süpürge sopasi egrilmezliginde kullandigi serbest vuruslarina devam ettigini sanmamdi. Fakat öyle degilmis. Adamin jübilesinin üzerinden belki çeyrek asir geçmis (evet fazla attim) ben hala adamin top kosturdugunu saniyorum.Neyse gördügünüz gibi efendim. Futbol bilgim Tanju’lu, Rıdvan’li zamanlardan kalma benim. En çok Türk takimlarinin yurt disinda oynadiklari maçlardan bir de sezon sonunda sampiyon olan takimdan haberdarim sadece. Futbol camiasinda hangi dolaplar dönüyor, kim kime sike yapiyor, hangi kanattan daha çok orta açiliyor, milli takimin defansif kurgusundaki eksiklikler ne gibi konulardaki bilgim çekirdek çitlerken televole izleyen ev hanimi kivaminda.Bir neyse daha… uzattikça uzatiyoruz. Gelelim Arif’e. Yukarida anlatilan futbol cahilliginin de etkisinden olsa gerek Arif’in futbolu biraktigini geç de olsa ögrendim. Fakat bu Oguz’unki kadar geç degil. Aslina bakilirsa Oguz’un milli takım yardimci antrenörlügü yaptigi bir dönemde, Arif’in kisa bir zaman önceye kadar top kosturuyor olmasi pek garip geldi. Bu adam yaslanmiyor mu kardesim (Bu soruyu Oguz için niye sormadin kendine dangalak!).Verkaç‘daki arkadaslarin “Bu sefer penalti degil Arif !” baslikli yazisindan ögrendim bu gerçegi. Arkadasin* tatli anlatimi ile süsledigi “Arif macerasi”ni okuduktan sonra ben de bi kaç karalama yapayim dedim.Hani “Futboldan anlamiyorum. Cahilim” dediysek, Arif’i bilmeyecek kadar degiliz. Samsunspor’un kaptani Arif hiç unutulur mu. Saka saka… Galatasarayin demirbasi Arif. Taktigim lakabi ile “Atar Arif”.Arif’i tanimayanlar için belirteyim “Atar” ön eki, karsilastigi her gollük pozisyonu basari ile gole çevirdigi için degil, ceza sahasi çizgisini gördügünde dayanamayip kendisini yere atmasindan kaynaklanir.Hatta bi dönem (kesin tarih verilmiyor ya, salla anasini satayim) Arif çiktigi her maçi “kendini yere atma” hat-trick’i ile süslemeden bitirmiyordu. Zaten çogu zaman ikinci yari, maçin 65. dakikasindan sonra deli gibi sahaya kosarken hatirlariz onu. Son 10-15 dakkada jokerlik görevi ile gazi alir, kiçina neft yagi sürülmüs gibi o 10 dakika içinde, dili köpek gibi disari çikana kadar depar atar, dripingde bulunur (ne demekse), presi ile bunaltir, yeri geldiginde gol bile atabilirdi, sansli gününde ise.Ama ünvaninin da (atar) vurguladigi gibi en belirgin özelligi yukarida da dedigimiz gibi ceza sahasinin çekiciligine dayanamamasi idi. Hatta (salla, salla korkma) gerekirse yaninda rakip takimdan herhangi bir oyuncu olmamasina ragmen atabilir ve üstüne üstlük penalti da yaptirabilirdi. Öyle de estetik düsüslere sahip Arif.Spor spikerlerinin bugün kullandigi bir çok kalibi Arif sayesinde üretilmistir; “Arif yerde oyun devam ediyor”, “Ariften müthis çalimlar fakat kendini yine yerde buluyor”, “arif ceza sahasiyla karsi karsiya, her an bir penalti olabilir…”, “Penalti var mi bu hafta?”, “O golü atsa is bitmisti”, “Arife tarif gerekmez”, “Atsan atilmaz satsan satilmaz” ve daha niceleri…Son olarak Arif’e kalan hayatinda basarilar diliyor ve bizim için (en azindan benim için) maçlari daha eglenceli hale getirdigi çok tesekkür ediyoruz. Güle güle…______________www.anafikir.comfikrin kadar varsın…