O gün gayet bakımlı çıkmıştım evden.İnce çoraplarım, hafif diz üstü eteğim, dalgalı kızılımsı saçlarımla kendimi muhteşem hissediyordum. Taksi kullanmak zorundaydım, çünkü arabamı bakıma vermiştim.Bakımlı olan her şey çok güzel görünür gözüme.Beklediğim taksi gelmemişti. Biraz yürümek istedim. Büyük bir kamyonun yanından geçiyordum ki çırpınmayı andıran sesler duydum.Neler oluyordu, eğilip baktım. İri bir kedi, bembeyaz paçalı güvercini tırnaklarının arasına almış ısırmaya çalışıyordu. Hemen yattım arabanın altına. Aramızda ilginç bir mücadele başlamıştı. Kedi güvercin ve ben..Nasıl bir hayat yaşarsan yaşa bu mücadele hep vardı. Keditüm çabama rağmen güvercini bırakmamakta ısrar ediyordu.’’Çabuk ver onu bana, seni hain’’, deyip indiriverdim kedinin kıçına tokadımı.. Ve yakaladım titreyen kuşu, derken bir kontak sesi duydum. Tüm gücümle arabayı tekmelemeye başladım. Çalışır vaziyetteyken durdu birden.Biri bana bakıyordu.’’ Hanımefendi, ne yapıyorsunuz, arabamın altında ?’’Ona kuşu uzattım ‘’Beyefendi tutar mısınız, dışarı çıkmam lazım..dedim.Adam gördüğü manzara karşısında donup kalmıştı. Birden dönüp üzerime baktım, göğüslerimden biri dışarı fırlamış, bacaklar fora, yüzüm ise çamurdan katılaşmıştı.Her ne kadar namusum elimden gitse de o gün bir canı kurtarmıştım.’’Hanımefendi, size biri mı saldırdı? Eğer öyle ise polise gidelim’’. Kendimi toparladıktan sonra güvercini aldım elinden’’ Görmüyor musunuz, kuşu kurtardım’’deyip uzaklaştım oradan.Güvercini veteriner arkadaşıma bıraktıktan sonra anneme gittim.‘’Anne ben Vejetaryen olmaya karar verdim, biliyor musun ?‘’Kızım, normal biri olmaya karar versen, daha mutlu olurdum, sürekli tabiat kanunlarına karşı çıkıyorsun, bir kedi, doğal olarak bir kuşu avlayabilir. Lütfen kızım, hayatına engellemeler koymadan yaşamına devam et ve beni üzme.Annemin sözlerine çok içerlemiştim. Galiba vicdanım olması gerekenden çok fazla dışarıya çıkmıştı, sökük bir kumaş gibi ve öyle incelmişti ki teyel tutmuyordu bir türlü..Bütün bunları düşünürken, acınası, mutlulukla hüznün karıştığı, buruk duygularla uykuya daldım o gece… Ertesi sabah tam omzumda beyaz bir kuş tüyü ile uyandım, görür görmez şok oldum, yatağa gömüldüm tekrar gözlerimi kapattım, uykudan yeniden kalktım, aman Allah ım yine omzumdaydı, bu mümkün değildi..Mucize ..Durumu kabullenmem bir iki dakikamı aldı, kaskatı kesilmiştim. Hemen birkaç kişiyi arayıp olanları anlatmalı, bir şeyler yapmalıydım. Omzumu kıpırdatmadan kalktım yataktan, bu bir hediyeydi bana..Yok canım, tüy falan yoktu, ben öyle görüyordum. Aynaya baktım, hala omzumdaydı, kapıcının karısını çağırdım..-Bana bak, ne görüyorsun?-Sizi görüyorum, uykudan kalkmışsınız..-Tamam, omzuma bak..dedim ona-Kuştüyü, görüyorum..-Neeeeeeeeeeeeee, demek doğruymuş, ben gerçekten ‘‘melek’’ olmalıydım..Evet, hemen annemi aradım..-Anne, olanları bir bilsen, sana dün bir kuştan bahsetmiştim, bu sabah kalktım, omzumda beyaz bir kuştüyü ile..İnanabiliyor musun, bu bir teşekkür anne.. Sevinçten ölebilirim.-Kızım, dün, ben, yastığını, kuştüyü bir yastıkla değiştirdim, nasıl rahat uyudun mu?..Ve bu şarkıyı mırıldandım ona;Kara kaş, gözlerin elmasBu güzellik kimsede kalmaz,Annene bak , gör halini