Yutkunamıyorum, tıkanıyorum…Yok yok ağlamıyorum, ama tahammül edemiyorum,Anneyim.Tek taşa indirgenmiş bir anne değilim ki, hiçbir anne değil ki…Sevgililer Günü, Babalar Günü, Kadınlar Günü ve nihayet Anneler Günü…..Bugünlerin tek ortak özelliği belki de tüm dünyanın kabul ettiği gibi ticari bir alana ve hizmet eden ‘yaratılmış’ günler olmasıdır.Fakat içlerinden Anneler Günü’ nün diğerlerine attığı büyük bir fark vardır. Evet, Babalar Günü bile bu farkı pek atamaz çünkü baba her ne kadar ‘baba’ ise de anne farklıdır.Anneler Günü’ nün attığı büyük farka gelelim;…….Günü kalıbı içinde yer alan anne kelimesi ticari bir gün olma halini ortadan kaldırmasa da, bize ‘ aman yeter ki bu özel gün kutlansın da ticaret nemalansın ne var ? ‘ dedirtebilen, hediye almanın bu kadar sırtımıza yük hissetmediğimiz, hediye beklentisi duyan ilgili kişiyi (anneyi) yadırgamadığımız yegâne gündür.Anne öyle kutsaldır ki; bu gün onlar için icat edilmemiş olsa idi bile; ‘ana’ olmuş her kadının kendi hayatlarında ‘iyi ki varsın, iyi ki annemsin, harika bir annesin! ‘ cümleleriyle kutlanmaya devam edegeldiği ve edeceği kesin olan bir müessesedir.Dolayısıyla tamam, bu ticari günü benimsedik, en küçük yerleşim birimindeki bir ilkokul öğrencimiz bile annesi için ipe boncuk diziyor kolye yapıyor, bunu hediye ediyor bu olay bile anneler günde hediye alınmasının müthiş bir toplumsal benimsenmesidir.Fakat bu tek taş pırlantanın anne’ in olmasa olmazları arasında olduğu, muhakkak alınması gerektiği ve buna benzer cümleleri sürekli vaziyette etrafta ticari bir şekilde sıkça duydukça bende kendi annelik serüvenimdeki hoş ilerleyişimden sıyrılıp iki çift laf etme ihtiyacının hâsıl oldu.Uzun süredir bu tek taş mevzuu bir moda halinde kadınların yüreğinden vurmaya devam ediyor ama, konu anneliğe gelince orada kaldım.Çünkü bir anne hediye almalı hem de kesinlikle almalı, senede bir gün değil mümkünse her gün…Bununla ilgili ne kadar kampanya varsa bende varım onlarla, nevresim, şekerlik, hatta mutfak robotu… Babalarıyla harçlık ortaklığı suretiyle hediye almaları o çocukları daha bir şirin gösteriyor ama ‘ baba hadi anneme tek taş alalım lütfen!’ değil…Bir demet papatya, ertesi sabah anneye hazırlanmış kahvaltı ve nihayet yanağa kondurulan bir öpücük, neredesiniz?Biliyorum bunu yapacak olan çocuklar var ve hala bu düşüncelerle onları yetiştiren anneler de var…Ben aslında o kadar olumlu bakıyorum ki; tek taş bir kadına yakışır hadi gidin alın olayına kesinlikle varım ve kesinlikle çok da yakıştırıyorum sahiden o nazik ellerimize…Benim kesinlikle yakıştıramadığım; böyle güzel bir günün bir mücevher ile taçlandırılmazsa anlamını bulamayacağının türlü şekillerde insanlara cümlelenmesi.Unutmayalım;Mücevher olan anneler zaten güzelken mücevher katkısıyla güzelleşebilirler biraz daha belki fakatOnlar çoktan gece içgüdüsel olarak kalkıp çocuklarının üstlerini örttüklerinde Tanrı’ nın taçlandırdığı bir değer olmuşlardır.