“Debelenme bir dur” dedi Anka. “Nedir kendine ettiğin bu zulüm? Sevsene kaldığın yerden. Nedir seni bu kadar korkutan?”Düğümlüydü dudaklarım cevap veremedim. “Anka beni bırakıp gitme” diyemedim. Boşluktayım. Mühür var kalbimde. Çözsem bir türlü çözmesem bin türlü. “Anka gitme diyemedim.””Kalmam yanında kör divane” dedi Anka. “Yapacakların kendinedir a budala sev biraz kendini vazgeçme ne kendinden ne sevdiğinden. “Topraktayım ben. Yerin yedi kat dibinde.”Kalmam yanında” dedi Anka. Sevdiğini haykırmadan kalmam. “Sevmek demek kendine acımak değil a berduş. A rezil, a rüsva.”Yapma diyemedim. Gitme diyemedim. Kalbimi sıkan kement var çözemiyorum diyemedim. Yapma Anka, gitme. Kal içimde. Adı düğüm oldu sevdiğimin içime. Lime lime etti. Dağıttı gitti. Aşk demekki buydu. İçinde sınırsızca, sayısızca tekrar edip durmaktı adını. Anlamsızlaşacağına daha fazla anlam kazanmasıydı o harflerin bileşkesinin.”Beter ol” dedi Anka. “Kendine acımandansa yok olmanı dilerim Allah’ tan. Kifayetsiz, rezil. Bakma bana, bakma kanatlarıma, bakma güzelliğime. Hak etmedinki sen beni görmeyi. Bakma güneşime, bakma ayıma, bakma yıldızıma, bakma, bakma, bakma. Ben senin sevdiğinden peyda oldum, cesaret al diye, öp, kokla, sev diye. Madem sende yok bu cesaret yıkıl karşımdan anma adımı. Tekrarlama güzel ismimi. Sana kattığımı geri ver, sen yoluna, ben yoluma.”Ah Anka…Keşke baksan bana, görsen halimi. Bak mühürlüyüm. Ağzım dilim kurudu. Seviyorum seni hem de ölesiye ama yapma böyle. Bak Anka cesaretime. Gözlerimi kırpmadan seni izliyorum. Ama şu kahrolası mühür, açamıyorum dudaklarımı. Adın kalbimde. Nasıl sökerim? Nasıl tekraralamam. Neden varım o zaman? Ben senim anka. Gidersen, ölürüm.Debelendi kalbim / Görmemiş gibi / Sevmemiş gibi / Vazgeçti herşeyden / Bencilleşti / Yok etti kendini, kendi kanında / Debelendi aklım / Bırakmak istemedi seni / Debelendi kalbim / Sana karşı / Bana karşı / Dur dedim Anka / Gitme dedim Anka / Yapma dedim Anka / Ben senim / Gidrsen, ölürüm.