Allah’ın kızlarını okurken defalarca uçlara gittim geldim. Anlamaya çalıştım… Kitabın rengi neydi? Nedim Gürsel yazarken islamın yanında mıydı, karşısında mı? Niye her iki taraf da kitabı eleştirecek konu bulmuştu?Başladığımda enteresan geldi. İslamın ilk dönemini farklı bir anlatım tarzıyla dile getiren bir kitap olduğu kesindi. Bir çocuğun ve dedesinin anılarıyla 3 putun dilinden islamı anlatıyordu. Peki bu üç farklı hikaye nasıl kesişecekti? Kesişmedi… Sonunda beklediğim veya beklemediğim hiçbirşeyi bulamadım. Gerçekten hiçbir şey bulamadım sonunda.Kitabı okurken bende bıraktığı izlenim ise bence önemliydi. Kitabı okurken hep şunu hissettim; bir çocuğa tarihi öğretmek için en iyi yöntem kurgu içinde yer almasını sağlamak. İşte bir roman. İşte lat, işte menat, işte uzza… Yıllar boyunca tarih derslerinde okuduğumuzdan daha fazla iz bırakarak ilerledi kitap. Kitap mı ilerledi ben mi bilemedim. Sonunda hiçbir şey bulamadım ama içindekiler akılda kalıcıydı… Kim bilir çelişkileriyle, gerçekleriyle belki birilerine ufuk açar. Gerçekleri de çelişkileri de daha cesur olabilirdi belki… Ama neyse bu da öyle bir kitap, değişik….