Bir fasıla dilersiniz bazen aranızdaki “savaşa”. Mesafesini önceden koyduğunu söyler yukarıdan bakışlarla. Fark etmişseniz,- ki, bu sonraki geçişlerinizide olanıklı kılar- “görüyorum” dersiniz. Elinizde olmadan adımlarınız o sokağa doğru sürükler her defasında, seyrüsefer edersiniz…Sayrılı davetlerdir bunlar. Sokaktan her geçiş, dile vurulan darbe gibidir. Kelimeleriniz seyrelir, kendinizden başka kimseye anlatamazsınız gördüklerinizi, izin vermez…Bu yaşadıklarınız müntehir merağınızı sizden uzaklaştırır. O’nun yaşamına muvazi bir yaşamın içinde bulursunuz kendinizi. Bakışlarınız anlam kazanmaya; yaşadıklarınızın ve hislerinizin aynasına dönüşmeye başlar. Daha az sözcük…Yaşam incelir.
Takınılan hallerin yüzü gerdiği perdeleri bir bir kaldırmaya başlarsınız.Günlerce dışarı çıkmadığınızda yaşarsınız benzer duyguları. Ne insan sesi, ne gün ışığı…Günler sonra, her şeye yabancılaştırdıktan sonra kendinizi…Önce ışık etkiler gözlerinizi. Kamaşan gözleriniz yavaş yavaş ışığa alışmaya başlar. Bütün her şey gözünüze daha bir olduğu gibi görünür. Apaydınlıktır her yer; neredeyse çıplaktır…Alegori