Ve geliyor yine bahar… herşey kendini tazeleme telaşında çırpınıp duruyor. bu telaş içerisinde bir ses geliyor kulağıma zar zor duyabildiğim. “bahar akşamalarının güneşi gibisin, bazen sıcaklığı ile her şeyi yakan” diyor sanki.. kulak kabartıp iyice anlamaya çalışıyorum ve duyduklarımda yanılmadığımı analıyorum. ne demek istiyor acaba diye düşünmeye başlladığımda, kışın o insanı saran serinliğine alıştı da sıcaktan sıkılıp, sıcaklığı ile herşeyi yaktığından mı yakınıyor diyorum. ama sonra farkediyorum ki bir yakınma değil bu daha farklı hisler barındıyor içinde…nereden mi anlıyorum bunu hemen arkasından dökülen kelimeler sanki bir öncekini tamamlıyor gibi… ve şöyle sesleniyor “bazen suskunluğu ile sert rüzgara karşı koyan…” sesi biraz daha yükselerek. ne demek istedi diye iyice meraklanmaya başlıyorum ve daha sonra biraz daha yaklaşmak için yürümek istiyorum sesin geldiği yöne doğru ama karar veremiyorum hangi yöne gideceğime çünkü bu ses saki her yanımı sarıyor. nasıl ki bahar gelirken her yanımızı bir telaş alır aynen öyle oluyor. kelebeklerin kozadan çıkma telaşı, yaprakların açmak için verdiği telaş, güneşin biraz daha ısıtmak , toprağın bünyesindekileri yetiştirme yelaşı,…vs. ve ses etrafını sardıkça bende telaşlanmaya başlıyorum ve ses giderek yükselerek şunları söylüyor.”bazen de bir çağlayan” diye bir bağırma duyuyorum. bu bağrışlar içerisinde…ve sonra anlıyorum ki bu sesler benim yüreğimden gelen kelimelermiş. olanları düşündükten son ra şu şekilde tamamlıyorum söylenenleri:”bahar akşamalarının güneşi gibisin,bazen sıcaklığı ile her şeyi yakan,bazen suskunluğu ile sert rüzgara karşı koyan…bazen de bir çağlayan.sen içimdeki birisin,gibisi fazla bahar akşamlarının güneşisin.”