Burnumun 5 cm ötesinde başlayan çimlerin arasından günlük telaşına dalmış bir karıncayı izliyorum. Onun telaşta olduğunu düşünen şu yakınlardaki tek salak yaratık ben olabilirim. Hala şehir yorgunluğunu üzerimden atamamış olmanın etkileri bunlar… Altında uzandığım çam ağacına doğru kafamı kaldırıp bakıyorum. Sanki düşüncelerimi okumuşçasına belki biraz muzip gülümsüyor. Ne kadar sığ düşündüğümü anlatıyor, sessiz duruşuyla… Doğanın muhteşem nitelikteki planını göremeyecek kadar kendime ve günlük telaşlarıma düşmüş olmamı ayıplıyor, herhalde… Bir olmanın anlamını anlatmaya çalışıyor. “Mesela” diyor sessizce, “bak birazdan uzaklardaki akkavakları okşayan rüzgar iğne yapraklarımın arasından geçecek; hatta senin omuzlarını, açıkta bıraktığın sırtını yalayacak usulca ve beraber bir olmanın tadına varacağız” diyor. Hep sessizce diyor bütün bunları.Çimenleri akşam güneşinde sulayan cihazın düzenli olarak çıkardığı ses, ormanın içinden yükselen cırcır böceği seslerine karışıyor. Aynı anda rüzgar çamla benim üzerimizden geçiyor. Saçlarım dalgalanıyor. Bu satırları yazdığım kağıt üzerinde gezintisini sürdüren minik örümcek rüzgarı hissedince durup dinlenmeyi yeğliyor. Akkavakların gönderdiği mesajı dinliyoruz, hep birlikte. Yüz üstü yattığım yerden bir bacağımı geriye doğru kaldırıp salındırıyorum. İçimdeki bir tür çocuk sevincini o rüzgara serbestçe bırakıyorum. O da bir ihtimal; bir arının kanat vızıltısına karışıyor. Çam ağaçlarından yayılan reçine kokusuyla ıslak çimenlerin rayihasını hissedebiliyor olduğuma memnun; başımı yaslıyorum sadık yarimin göğsüne. Birazdan arıların kovanlarına dönüş yolculuğu başlayacak. Kuşluk vaktinin adını bir kez daha koyacak kuşlar… Dallarda beğendikleri yerlere yerleşecekler… Kendi günlük telaşımdan sıyrılmam gerekiyordu demek, bir karıncanın serinlikteki gezintisini izleyebilmek için…Aradığım o başka şeyin ne olduğunu şu an gayet iyi anlıyorum. Çimenlerin arasındaki üç yapraklı yoncalara da artık kızgın değilim.bu bir pilli patisözüdür!
yorumlar
Bu satırları okuduğumda kısa bir süre önce yaşadığım dinginliği ve huzuru buldum.. İşte o huzur bulduğum anlardan bir kare sana pati…Ormanın içinde bir dere ve o derenin etrafında bu rengarenk yusufçuklar, başka yerde görsem korkacağım bu yaratık orda bana doğanın mucizesi ve olmazsa olmazı gibi geldi..
doğanın bize öğrettiği ne çok şey var,daha da olacak eminim.
kuş sesleri
Pati estağfirullah..
umarım dört yapraklı yoncayı bulursun..
oh, teşekkür etmeyi unutmuşum arkadaşlar…yakında bir de salkım söğütlerle sohbete gideceğim, alabalıklara sizi anlatıp, yazın son kelebeklerinin kanatlarındaki sanatı sesimi çıkartmadan izleyeceğim.
salkım söğütler, küçükken görevim yazın bahçedeki dökülmüş yapraklarını temizlemekti. çok mutsuz bir halde yerine getirirdim bu görevi. şimdi keşke evimin bir bahçesi olsa ve bahçesinde salkım söğütler olsa da dökülmüş yapraklarını temizlesem diyorum..
evet sana kesinlikle bir salkım söğüt gerekli @puella… nedense bakanı hüzünlendiren ağaçlardır. anıları kıpraştırır.
03-12 Eylul : Salkim soğüt. Doğum gününe göre ağaçlar karşılaştırmasında bu çıkıyor salkım söğüte.Bunlarda bu türün özellikleri :)Salkimsogut : Guzel ve cok melankoliktir.Etkileyicidir. Guzel ve zevkli seylere meraklidir. Seyahat etmeyi sever. Hayalperesttir.Kaprisli ama durusttur. Baskalarinin duygularina onem verir.Cabuk etki altinda kalir ama beraber yasanmasi zordur. Talepkardir. Sezgileri de kuvvetlidir. AsIkken aci ceker ama demir atabilecegi birini bulabilir. *Alıntı*
kaynağını da belirtseydiniz keşke @avalianch.ben huysuz ve de arşivci çalışmayı seven bir insanımdır. bu bloga böyle bir katkınız olsun isterdim.
Ordan burdan kestim direk salkımsöğüt olsun diye.Kaynak bu. Salkımsöğütle alakalı bir hikaye, efsane de bu.Ben de mantık hatalarından nefret ederim özelliklen deee..Nays to miit yu o zaman 🙂